Dem kelimesinin sözlük anlamı ne demek?
Dem kelimesinin sözlük anlamı, eş ve zıt anlamlı karşılıkları, diğer dillerdeki anlamları, Dem hakkında örnek cümleler, atasözü ve deyimler...
Kelime: Dem
Kökeni: "Farsça dem" kelimesinden Türkçeye geçmiştir.
Anlamlar:
1. Hazırlanan çayın renk ve koku bakımından istenilen durumu
Özelliği / Tipi / Türü: Isim
2. Zaman, çağ
Örnek: "Âdem'den bu deme neslim getirdi / Bana türlü türlü meyve yetirdi"
3. Pişirilen yemeklerin yenecek kıvamda olması
Özelliği / Tipi / Türü: Halk ağzında
4. Soluk, nefes
Özelliği / Tipi / Türü: Eskimiş
5. İçki
Özelliği / Tipi / Türü: Eskimiş
6. Koku
Özelliği / Tipi / Türü: Eskimiş
İçinde Dem geçen birleşik ve kökteş kelimeler: her dem
2. Kan
Özelliği / Tipi / Türü: Isim - Eskimiş
İçinde Dem geçen birleşik ve kökteş kelimeler: deveranıdem
Dem hakkında eş anlamlı kelimeler
Dem eş anlamlısı
dem kelimesinin eş anlamlı sözcükleri : içki, koku, çağ, zaman, nefes, soluk, kan
Dem hakkında zıt (karşıt) anlamlı kelimeler
Dem zıt anlamlısı
Dem kelimesinin zıt anlamlı sözcükleri : Sonuç bulunamadı!
Dem ile ilgili 6 örnek cümle
"Dem" kelimesini bir cümle içinde kullanmak gerekirse, aşağıdaki cümleler gerçek veya mecaz anlamı ile "Dem" kelimesinin cümle içinde kullanımına örnek gösterilebilir.
1. Unutamam o demleri derdi
2. Bu akşam demimiz az geldi
3. Çayın demi hazır
4. Ölmeden bir dem sürelim demiş Köroğlu
5. Bahçede bülbül dem çekmekteydi
6. Bu akşam bir dem çekelim
Diğer dillerde Dem
İngilizce: Dem
Spanish: Dem
German: Dem
French: Dem
Italian: Dem
Dem ile ilgili atasözleri
Aşağıda Dem hakkında ve içinde Dem kelimesi geçen, Dem ile başlayan veya biten atasözleri örnek olarak verilmiştir.
Atasözü: abdala 'kar yağıyor' demişler, 'titremeye hazırım (durmuşum)' demiş
Anlamı: varlıklılar için sıkıntı olabilecek bir durum, yoksullar için söz konusu bile olmaz.
Atasözü: acıkan ne yemez, acıyan ne demez
Anlamı: geçim sıkıntısı içinde bulunan kişi geçinebilmek için her yolu dener, her işi yapar, canı yanan kişi de sonunu düşünmeden ağzına geleni söyler.
Atasözü: aç ne yemez, tok ne demez
Anlamı: yoksul kimse eline geçen şeyin iyisine kötüsüne bakmaz, varlıklı kişi ise en güzel şeylerde bile kusur bulur.
Atasözü: adamak kolay, ödemek zordur
Anlamı: söz vermek kolaydır ancak o sözü yerine getirmek zordur.
Atasözü: ağaca balta vurmuşlar 'sapı bedenimden' demiş
Anlamı: insana en yakını bile kötülük edebilir.
Atasözü: ağır ağır demeli, çabuk çabuk yemeli
Anlamı: yemeği çabuk yemelisin, dediğinin anlaşılabilmesi için de sözleri tane tane ve yavaş yavaş söylemelisin.
Atasözü: Allah verince kimin oğlu, kimin kızı demez
Anlamı: Tanrı dilerse hiç tanınmayan, yoksul bir aile çocuğunu da üne, zenginliğe kavuşturur.
Atasözü: arsızın yüzüne tükürmüşler 'yağmur yağıyor' demiş
Anlamı: arsız ne kadar ağır hakaret görse de aldırmaz, pişkinliğe vurur.
Atasözü: ateş demekle ağız yanmaz
Anlamı: kişi, zararlı bir eylemin sözünü etmekle kendisini zarara sokmuş olmaz.
Atasözü: atım tepmez, itim kapmaz deme
Anlamı: size çok bağlı olan kimseler bile zaman gelir sizi incitebilirler.
Atasözü: aza sormuşlar: 'nereye?', 'çoğun yanına' demiş
Anlamı: küçük kazançların bile hep varlıklı kimselere düştüğü inancını belirten bir söz.
Atasözü: bal bal demekle ağız tatlanmaz
Anlamı: sözde kalan dilek ve tasarıların iş bitirmede hiçbir etkisi olmaz.
Atasözü: balık demiş ki 'etimi yiyen doymasın, avımı yapan gülmesin (onmasın)'
Anlamı: balık çok lezzetlidir etine doyum olmaz ama balık avcıları hep geçim darlığı içindedir.
Atasözü: bin tasa bir borç ödemez
Anlamı: borçlu ne denli üzülürse üzülsün borç sıkıntısından kurtulamaz.
Atasözü: bodur tavuk her gün (dem) piliç
Anlamı: kısa boylular olduklarından daha genç görünürler.
Atasözü: borç ödemekle (vermekle), yol yürümekle tükenir
Anlamı: birden ödenemeyen bir borç azar azar verilerek ödenebilir.
Atasözü: boşboğazı ateşe atmışlar, odunum yaş (az) demiş
Anlamı: çenesi düşükler umulmadık anlarda densizce konuşabilirler.
Atasözü: buğdayım var deme ambara girmeyince, oğlum var deme yoksulluğa ermeyince (düşmeyince)
Anlamı: bir şeyin senin olduğundan kuşkun kalmaması için gereken bütün koşullar gerçekleşmelidir.
Atasözü: bülbülü altın kafese koymuşlar, 'ah vatanım' demiş
Anlamı: kişi, başka yerlerde ne kadar rahat ve mutlu olursa olsun yine de kendi yurdunu özler.
Atasözü: çabalama kaptan ben gidemem
Anlamı: bu işi yapacak güçte değilim, zorlamanın yararı yok.
Dem ile ilgili deyimler
Aşağıda Dem hakkında ve içinde Dem kelimesi geçen, Dem ile başlayan veya biten deyimler örnek olarak verilmiştir.
Deyim: âdembaba gibi
Anlamı: parasız pulsuz, perişan, zavallı.
Deyim: âdembabaya dönmek
Anlamı: malını mülkünü kaybetmek.
Deyim: ah vah etmek (demek)
Anlamı: pişman olmak: 'Yaptığım deliliğe ne zaman ah vah diyeceğimi bir kestirebilsem.' -S. F. Abasıyanık.
Deyim: akım derken bokum demek
Anlamı: kaba sözünü yerli yerince söyleyememek.
Deyim: alçacık dağları ben yarattım demek
Anlamı: çok kurumlu olmak, kendini çok beğenmek.
Deyim: Allah yarattı dememek
Anlamı: kıyasıya dövmek, çok hırpalamak.
Deyim: Allah yürü ya kulum demiş
Anlamı: az zamanda çok para kazananlar veya işinde çok ilerleyenler için söylenen bir söz: 'Son yıllarda Allah yürü ya kulum demiş ve birdenbire ünlü bir iş adamı oluvermiştir.' -İ. Aral.
Deyim: armudun sapı var, üzümün (kirazın) çöpü var demek
Anlamı: her şeye kusur bulmak, hiçbir şeyi beğenmemek.
Deyim: badem gibi
Anlamı: taze ve gevrek (salatalık).
Deyim: badem olmak
Anlamı: argo sonu kötü olmak, kötü bitmek.
Deyim: bana da ... demesinler
Anlamı: bir işin kesinlikle yapılacağını belirtmek için söylenen bir söz: 'Fırat'ın iki yakasını birbirine bağlamazsam bana da vali demesinler.' -A. Kulin.
Deyim: bana mısın dememek
Anlamı: hiçbir şey etkili olmamak, hiçbir şeye aldırış etmemek: 'Kilidi çekiştiriyorum, bana mısın demiyor.' -A. Ümit.
Deyim: baş edememek
Anlamı: 1) gücü yetmemek; 2) engel olamamak.
Deyim: bir iki demeden (demeye kalmadan)
Anlamı: duraksamadan, karşısındakine vakit bırakmadan: 'Sol ayağımı eline aldı, bir iki demeye kalmadan çevirdi mi, bastırdı mı, bilmiyorum.' -T. Dursun K.
Deyim: (bir şeyden) dem vurmak
Anlamı: bir şeyden söz etmek, konu açmak: 'Benim gibi kurak çölde yaşayanların şiirden, hünerden dem vurmaları nasıl mümkün olur?' -A. Kabaklı.
Deyim: (bir şeyin) kefaretini ödemek
Anlamı: cezasını çekmek: 'O, kendisine düşen zulüm payının kefaretini ödedi.' -N. F. Kısakürek.
Deyim: (birine) gözünün üstünde kaşın var dememek
Anlamı: birinin her davranışını hoş görmek.
Deyim: (birini) demire vurmak
Anlamı: birini demir zincirle bağlamak.
Deyim: (birinin) ak dediğine kara demek
Anlamı: inatçılık ederek karşısındaki ile anlaşmaya yanaşmamak.
Deyim: bismillah demek
Anlamı: bir işe uğurlu olması dileği ile başlamak.