Dal ne demek? Dal anlamı nedir?


Google News

Yayınlama: 11 ay önce

Okuma süresi: 3 dakika

Dal kelimesinin sözlük anlamı, eş ve zıt anlamlı karşılıkları, diğer dillerdeki anlamları, Dal hakkında örnek cümleler, atasözü ve deyimler...

Kelime: Dal

Anlamlar:

1. Ağacın gövdesinden ayrılan kollardan her biri

Özelliği / Tipi / Türü: Isim

Örnek: "Cılız dallar, yeşili fersiz, tırnak kadar yapraklar!"

"Tarık Buğra"

2. Branş

3. Bir bilim alanının içinde yer alan ana bilim dalında alt alanı

4. Canlıların bölümlenmesinde, sınıfların bir araya gelmesiyle oluşan birlik, şube

Özelliği / Tipi / Türü: Biyoloji

İçinde Dal geçen birleşik ve kökteş kelimeler: dalkıran, dalkurutan, ana dal, yan dal, ana bilim dalı, harmandalı, zeytin dalı

2. Arka, sırt

Özelliği / Tipi / Türü: Isim - Halk ağzında

3. Kol

4. Omuz

Örnek: "Belikler dalına dökülür gelir / İnce bel üstüne sal ala gözlüm"

"Halk türküsü"

5. Boyun, ense

İçinde Dal geçen birleşik ve kökteş kelimeler: ana dal, doruk dal

3. Çıplak, yalın

Özelliği / Tipi / Türü: Sıfat

Örnek: "Dalkılıç. Daltaban."

İçinde Dal geçen birleşik ve kökteş kelimeler: dalfes, dalfidan, dalgündüz, dalkılıç, dalöğle, daltaban, daluyku, dalyarak


Dal eş anlamlısı

Dal hakkında eş anlamlı kelimeler

Dal eş anlamlısı

dal kelimesinin eş anlamlı sözcükleri : Branş , Şube , Sırt , Arka , Kol , Omuz , Ense , Boyun , Yalın , Çıplak


Dal zıt anlamlısı

Dal hakkında zıt (karşıt) anlamlı kelimeler

Dal zıt anlamlısı

Dal kelimesinin zıt anlamlı sözcükleri : Sonuç bulunamadı!


Dal ile ilgili 3 örnek cümle

"Dal" kelimesini bir cümle içinde kullanmak gerekirse, aşağıdaki cümleler gerçek veya mecaz anlamı ile "Dal" kelimesinin cümle içinde kullanımına örnek gösterilebilir.

1. Ağacın iki dalını kestiler

2. Hekimliğin her dalında gelişme var

3. Dalına bir heybe takmış gidiyordu


Diğer dillerde Dal

İngilizce: Branch

Spanish: Sucursal

German: Zweig

French: Direction

Italian: Ramo


Dal ile ilgili atasözleri

Dal ile ilgili atasözleri

Aşağıda Dal hakkında ve içinde Dal kelimesi geçen, Dal ile başlayan veya biten atasözleri örnek olarak verilmiştir.

Atasözü: abdal ata binince bey oldum sanır, şalgam aşa girince yağ oldum sanır

Anlamı: görmemiş kişi, rastlantı sonucu layık olmadığı bir duruma kavuşursa bu durum kendisinin hakkıymış gibi aptalca böbürlenir.

Atasözü: abdal düğünden, çocuk oyundan usanmaz

Anlamı: bir kimse sevdiği işi sürekli olarak yapmaktan bıkmaz.

Atasözü: abdal tekkede, hacı Mekke'de bulunur

Anlamı: herkes kendisine yakışan ve uğraştığı işle ilgili olan yerdedir.

Atasözü: abdala 'kar yağıyor' demişler, 'titremeye hazırım (durmuşum)' demiş

Anlamı: varlıklılar için sıkıntı olabilecek bir durum, yoksullar için söz konusu bile olmaz.

Atasözü: abdala malum olur

Anlamı: bir şeyin olacağını önceden sezen kimseler için söylenen bir söz.

Atasözü: abdalın dostluğu köy görününceye kadar

Anlamı: çıkarı dolayısıyla yakınlık gösteren kimse, işini yürütecek başkalarını bulduğunda sizinle ilgisini keser.

Atasözü: abdalın karnı doyunca gözü pabucundadır (yolda olur)

Anlamı: çıkarına düşkün kimselerin arkadaşlığı işi bitinceye kadardır.

Atasözü: abdalın yağı çok olursa gâh borusuna çalar, gâh gerisine

Anlamı: varlıklı ama akılsız ve hesapsız kişi malını gereksiz yerlere harcar, telef eder.

Atasözü: ağaca çıkan keçinin dala bakan oğlağı olur

Anlamı: çocuklar ana ve babalarından öğrendiklerini yapmaya özenirler.

Atasözü: ağaçtan maşa, abdaldan paşa olmaz

Anlamı: yeteneksiz, beceriksiz kimse önemli işlerde kullanılamaz.

Atasözü: ahmağa yüz, abdala söz vermeye gelmez

Anlamı: ahmağa gereğinden çok ilgi gösterir, abdala gereğinden çok söz hakkı verirseniz sizi çok uğraştırır.

Atasözü: Allah uçamayan kuşa alçacık dal verir

Anlamı: Allah, yetenekleri kısıtlı olanlara durumlarına uygun bir yaşama düzeni verir.

Atasözü: armut dalının dibine düşer

Anlamı: bir kimse önce yakınlarına yararlı olur.

Atasözü: avrat (kadın) malı, kapı mandalı

Anlamı: bir erkek, karısının malından yararlanmayı düşünmemelidir.

Atasözü: dağ yürümezse abdal yürür

Anlamı: büyüklük taslayan birinde bitecek bir işimiz varsa biz onun ayağına gidip işimizi görmeliyiz.

Atasözü: dalmasını bilmeyen ördek, kıçından dalar

Anlamı: ne yaptığını bilmeyen kişi işi tersinden yürütmeye kalkar.

Atasözü: deniz dalgasız olmaz, gönül sevdasız olmaz

Anlamı: her denizde az çok dalga bulunduğu gibi her gönülde de bir sevda vardır.

Atasözü: deniz dalgasız olmaz, kapı halkasız

Anlamı: her nesnenin kendisine özgü nitelikleri, kendisinden ayrılmayan özellikleri vardır.

Atasözü: deniz kenarında dalga eksik olmaz

Anlamı: içinde çeşitli olayların geçmesi doğal olan bir ortamda zaman zaman sert çatışmaların, fırtınaların çıkması da olasıdır.

Atasözü: gül dalından odun, beslemeden kadın olmaz

Anlamı: her şey, kendisinden beklenen görevi yapabilecek niteliklere sahip olmalıdır.


Dal ile ilgili deyimler

Dal ile ilgili deyimler

Aşağıda Dal hakkında ve içinde Dal kelimesi geçen, Dal ile başlayan veya biten deyimler örnek olarak verilmiştir.

Deyim: adalet dağıtmak

Anlamı: kanunların saydığı hakları sahiplerine vermek.

Deyim: ağzı açık ayran delisi (budalası)

Anlamı: 1) yeni gördüğü her şeye şaşkınlıkla bakan; 2) saf, bön.

Deyim: atla arpayı dövüştürmek (dalaştırmak)

Anlamı: fesat karıştırmak, arabozanlık etmek.

Deyim: bindiği dalı kesmek

Anlamı: kendisine gerekli ve yararlı olan şeyi farkında olmadan yararsız duruma getirmek, kendi eliyle yok etmek: 'Bindiği dalı kesmek diye bir deyim vardır ya, sanki insanlığın bugünkü bunalımını anlatmak için bulunmuş.' -H. Taner.

Deyim: bir dalda durmamak

Anlamı: sık sık iş veya düşünce değiştirmek.

Deyim: (bir işi) dallandırıp budaklandırmak

Anlamı: bir işi, bir sorunu büyüterek karışık duruma getirmek.

Deyim: (bir şeyin) telaşına dalmak

Anlamı: herhangi bir şeyle ilgili olarak heyecanla, aceleyle, sıkıntıyla davranmak: 'Karısı akşam telaşına dalmış, çardağın etrafında dolanıp duruyordu.' -N. Cumalı.

Deyim: (bir yerden) payandaları çözmek

Anlamı: argo ayrılmak, kaçmak, uzaklaşmak.

Deyim: (birinin) adaletine sığınmak

Anlamı: birinden anlayış, hoşgörü, yakınlık beklemek.

Deyim: dal budak salmak

Anlamı: 1) karmaşık bir biçimde yayılıp genişlemek: 'Samimiyetimizin her köşesinde heybetli çınarlar gibi dal budak salmıştı.' -O. S. Orhon. 2) soy yönünden genişleyip yayılmak.

Deyim: dal gibi

Anlamı: ince uzun yapılı: 'Dal gibi bir vücut üzerinde dev gibi bir baş!' -Y. Z. Ortaç.

Deyim: dal gibi kalmak

Anlamı: vücudu çok zayıflamak.

Deyim: dal sürmek

Anlamı: yayılmak, kaplamak: 'Yüreğinde onmaz bir karıncalanma vardı; onmaz bir kıpırtı dal sürüyordu, durmadan filizleniyordu.' -B. Günel.

Deyim: dal vermek

Anlamı: dayanmak, yaslanmak.

Deyim: dala çıka

Anlamı: büyük güçlüklerle.

Deyim: dalak kestirmek

Anlamı: hlk. sıtmadan büyümüş dalağı eski bir yöntemle tedavi ettirmek.

Deyim: dalalete düşmek

Anlamı: doğru yoldan ayrılmak, sapkınlık etmek.

Deyim: dalavere çevirmek (dalaveresini döndürmek)

Anlamı: yalan dolanla gizlice kötü iş görmek: 'Beyefendi dalaveresini döndüreceği yerleri adamlarından hiç kimseye söylemedi.' -Ö. Seyfettin.

Deyim: daldan dala konmak

Anlamı: sık sık iş, konu veya düşünce değiştirmek: 'Çalı kuşu gibi daldan dala konan kararsız bir çocuktu.' -H. R. Gürpınar.

Deyim: dalga geçmek

Anlamı: argo 1) üzerinde durulması gereken işle ilgilenmeyerek başka şeyler düşünmek veya yapmak: 'İki delikanlı dalga geçip otururlarken kapı yeniden sürüldü.' -M. Ş. Esendal. 2) eğlenmek, alay etmek; 3) geçici sevgi ilişkisi kurmak, gönül eğlendirmek.


Yorumlar

Yorum Yap
Lütfen yorum yazmak için oturum açın ya da kayıt olun.

Dal D ile başlayan kelimeler Da ile başlayan kelimeler Ne demek Sözlük Eş anlamlı kelimeler Zıt anlamlı kelimeler Atasözleri Deyimler Örnek cümleler