Artmak ne demek? TDK sözlük anlamı nedir?


Google News

Yayınlama: 2 yıl önce

Okuma süresi: 3 dakika

Artmak kelimesinin sözlük anlamı, eş ve zıt anlamlı karşılıkları, diğer dillerdeki anlamları, Artmak hakkında örnek cümleler, atasözü ve deyimler...

Kelime: Artmak

Anlamlar:

1. Büyük heybe

Özelliği / Tipi / Türü: Isim - Halk ağzında

2. Çoğalmak

Özelliği / Tipi / Türü: Nesnesiz

Örnek: "O zaman bedava binme olasılığı artardı."

"Ayla Kutlu"

3. Harcandıktan sonra bir miktar geri kalmak

Örnek: "Kumaş arttı. Yemek arttı."

4. Değeri yükselmek, fazlalaşmak


Artmak eş anlamlısı

Artmak hakkında eş anlamlı kelimeler

Artmak eş anlamlısı

artmak kelimesinin eş anlamlı sözcükleri : Fazlalaşmak , Çoğalmak


Artmak zıt anlamlısı

Artmak hakkında zıt (karşıt) anlamlı kelimeler

Artmak zıt anlamlısı

Artmak kelimesinin zıt anlamlı sözcükleri : Sonuç bulunamadı!


Artmak ile ilgili 3 örnek cümle

"Artmak" kelimesini bir cümle içinde kullanmak gerekirse, aşağıdaki cümleler gerçek veya mecaz anlamı ile "Artmak" kelimesinin cümle içinde kullanımına örnek gösterilebilir.

1. İşler her gün biraz daha artmaktadır

2. Sofraya konulan yemekler artmakta, sonra dökülmektedir

3. Ev kiraları artmakta, paranın değeri düşmektedir


Diğer dillerde Artmak

İngilizce: Increase

Spanish: Aumentar

German: Zunahme

French: Augmenter

Italian: Aumentare


Artmak ile ilgili atasözleri

Artmak ile ilgili atasözleri

Aşağıda Artmak hakkında ve içinde Artmak kelimesi geçen, Artmak ile başlayan veya biten atasözleri örnek olarak verilmiştir.


Artmak ile ilgili deyimler

Artmak ile ilgili deyimler

Aşağıda Artmak hakkında ve içinde Artmak kelimesi geçen, Artmak ile başlayan veya biten deyimler örnek olarak verilmiştir.

Deyim: (bir işte) saç sakal ağartmak

Anlamı: o işte uzun zaman çalışmış, emek vermiş olmak.

Deyim: (birine veya bir şeye) taş çıkarmak (çıkartmak)

Anlamı: biri ötekinden özellik, yetenek vb. bakımından üstün olmak: 'Zaten yol boyunca hem lezzetli hem de buzdolabına taş çıkartacak sulardan geçeceğiz.' -N. F. Kısakürek.

Deyim: (birinin) yüzünü ağartmak

Anlamı: beğenilir iş yapmak, iş ve davranışlarıyla yakınlarının övünmesine sebep olmak: 'Bu zaferle Mustafa Kemal, ordumuzun yüzünü ağartmış, milletimizin yüzünü güldürmüştür.' -E. C. Güney.

Deyim: (birinin) yüzünü kızartmak

Anlamı: bir kimsenin utanmasına sebep olmak, birini utanacak duruma düşürmek.

Deyim: cıcığını çıkartmak

Anlamı: cıcığı çıkmak.

Deyim: emekliye ayırmak (çıkarmak, çıkartmak)

Anlamı: kanuna göre aylık bağlayarak bir görevliyi görevinden ayırmak: 'Size bir fenalık edebilir, sizi işinizden attırır, vekâlet emrine alır, vakitsiz emekliye çıkartabilir.' -H. Taner.

Deyim: enseyi karartmak

Anlamı: ümitsizliğe kapılmak, karamsarlığa düşmek.

Deyim: göğsünü kabartmak

Anlamı: bir olay dolayısıyla kıvanç duygusunu ortaya koymak, övünmek: 'Duvarda, güneşe karşı / Göğsünü kabartan bir güvercin / İçimde öksüzün gözyaşı / Yıkılan yıllar için' -H. F. Ozansoy.

Deyim: gönlünü karartmak

Anlamı: yaşamaya karşı sevgi ve isteğini azaltmak: 'Tabiatın bu eşsiz güzellikleri karşısında o birtakım gevezeliklerle benim kafamı ağrıtacak, gönlümü karartacak değil.' -O. C. Kaygılı.

Deyim: gözünü ağartmak

Anlamı: gözlerini belertmek.

Deyim: gözünü karartmak

Anlamı: bir işe atılırken hiçbir şeyden çekinmemek: 'Cesaret timsali değildi Cemal ama üç büyük birayı devirdikten sonra, kendi gözünü karartabileceği gibi başkalarınınkini de morartabileceğinden hiç şüphesi yoktu.' -E. Şafak.

Deyim: gözüyle (gözleriyle) tartmak

Anlamı: kim ve ne olduğunu anlamak için dikkatle bakmak: 'Beni gözleriyle tartarak önümden geçti, sonra geri döndü geldi, oturmakta olduğun tahta sıranın ucuna ilişti.' -O. Kemal.

Deyim: içini karartmak

Anlamı: bunalıma veya sıkıntıya sokmak, endişeye düşürmek: 'Annesini yanına aldığı günlerdeki mutsuzluğum hâlâ içimi karartıyor.' -E. Bener.

Deyim: kaş yapayım derken (yaparken) göz çıkartmak (çıkarmak)

Anlamı: işi düzelteyim derken büsbütün bozmak.

Deyim: kaşıkla yedirip sapıyla (gözünü) çıkartmak

Anlamı: yaptığı bir iyiliği hiçe indirecek kötülükte bulunmak.

Deyim: kendini (birini) temize çıkarmak (çıkartmak)

Anlamı: huk. aklandırmak: 'Sonra kendini büsbütün temize çıkartmak için üstünün ve eşyasının aranmasını istedi.' -R. N. Güntekin.

Deyim: kendini tartmak

Anlamı: ne durumda olduğunu öğrenmek için kendini yoklamak.

Deyim: kulak kabartmak

Anlamı: belli etmemeye çalışarak dinlemek: 'Karanlıkta, uyuyup uyumadığını anlayabilmek için tüm seslere kulak kabartarak yanına uzandım.' -E. Şafak.

Deyim: ruhu karartmak

Anlamı: sıkıntıya sokmak, bunaltmak: 'Korkunç geceler, çakalların ulumaları, köpeklerin haykırışları bu ruhu da karartan gecelerde sinirleri büsbütün gevşetiyor.' -E. İ. Benice.

Deyim: saç ağartmak

Anlamı: saç sakal ağartmak.


Yorumlar

Yorum Yap
Lütfen yorum yazmak için oturum açın ya da kayıt olun.

Artmak A ile başlayan kelimeler Ar ile başlayan kelimeler Ne demek Sözlük Eş anlamlı kelimeler Zıt anlamlı kelimeler Atasözleri Deyimler Örnek cümleler