Akmak kelimesinin sözlük anlamı ne demek?
Akmak kelimesinin sözlük anlamı, eş ve zıt anlamlı karşılıkları, diğer dillerdeki anlamları, Akmak hakkında örnek cümleler, atasözü ve deyimler...
Kelime: Akmak
Anlamlar:
1. Sıvı maddeler veya çok ince taneli katı maddeler bir yerden başka bir yere doğru gitmek
Özelliği / Tipi / Türü: -den
Örnek: "Eskiden Sakarya, bu köprünün altından akarmış."
2. Sıvı maddeler aşağıya yönelmek
3. Sıvı bir madde bir yerden çıkmak
4. Bir kap veya bir yer, içindeki veya üstündeki sıvıyı sızdırmak
Özelliği / Tipi / Türü: Nesnesiz
Örnek: "Dam akıyor."
5. Art arda ve toplu olarak gitmek
Özelliği / Tipi / Türü: -e
Örnek: "Öfkeli insanlar, el ele, omuz omuza Taksim'e doğru akıyorlardı."
6. Kumaş yıpranıp iplikleri erimeye başlamak
Özelliği / Tipi / Türü: Nesnesiz
Örnek: "Çarşafın kumaşı da yer yer akmış, buruşmuştu."
7. Boya birbirine karışmak
Özelliği / Tipi / Türü: Nesnesiz
8. Sürüp gitmek
Özelliği / Tipi / Türü: -le
Örnek: "Nedim divanında bir kaside vardır, müjgân üstüne, hicran üstüne, umman üstüne kafiyeleri ve redifleriyle akar."
9. Zaman çabuk geçmek
Özelliği / Tipi / Türü: Nesnesiz - Mecaz Anlam
10. Karışmak, katılmak
Özelliği / Tipi / Türü: Nesnesiz - Mecaz Anlam
11. Çabucak savuşmak, ortadan kaybolmak
Özelliği / Tipi / Türü: Nesnesiz - Argo
İçinde Akmak geçen birleşik ve kökteş kelimeler: akan yıldız, akarsu, akaryakıt
Akmak hakkında eş anlamlı kelimeler
Akmak eş anlamlısı
akmak kelimesinin eş anlamlı sözcükleri : katılmak , karışmak
Akmak hakkında zıt (karşıt) anlamlı kelimeler
Akmak zıt anlamlısı
Akmak kelimesinin zıt anlamlı sözcükleri : Sonuç bulunamadı!
Akmak ile ilgili 11 örnek cümle
"Akmak" kelimesini bir cümle içinde kullanmak gerekirse, aşağıdaki cümleler gerçek veya mecaz anlamı ile "Akmak" kelimesinin cümle içinde kullanımına örnek gösterilebilir.
1. Aşağıda küçük bir dere akmaktaydı
2. Saçlarından yağmur suları akıyordu
3. Çatı akıyor. Bu bidon akıyor
4. Pınar cılız akıyor
5. İnsanlar alana doğru akıyordu
6. Günler akıp gidiyordu
7. Perde yer yer akmıştı
8. Kapının boyası akmış
9. Dün tarlada önümden bir karayılan aktı
10. Araba asfalta akıp gitmekteydi
11. Saatler akıp gitmişti
Diğer dillerde Akmak
İngilizce: Flow
Spanish: Flujo
German: Fließen
French: Flux
Italian: Flusso
Akmak ile ilgili atasözleri
Aşağıda Akmak hakkında ve içinde Akmak kelimesi geçen, Akmak ile başlayan veya biten atasözleri örnek olarak verilmiştir.
Atasözü: aç tokun gözüne bakmakla doymaz
Anlamı: yoksul insanla ilgilenmek ancak ona yardım etmekle olur.
Atasözü: bakmakla usta olunsa (öğrense), köpekler (kediler) kasap olurdu (kasaplığı öğrenirdi)
Anlamı: yapılmadan yalnızca nasıl yapıldığı görülerek hiçbir şey öğrenilemez.
Atasözü: güzele bakmak sevaptır
Anlamı: güzele bakarken Tanrının neler yarattığını düşünür ve büyüklüğünü anlarız.
Atasözü: hastaya bakmaktan hasta olması yeğdir
Anlamı: ağır bir hastaya bakmak o denli güçtür ki, kimi zaman hasta olmak bundan daha kolay görünür.
Akmak ile ilgili deyimler
Aşağıda Akmak hakkında ve içinde Akmak kelimesi geçen, Akmak ile başlayan veya biten deyimler örnek olarak verilmiştir.
Deyim: abliyi kaçırmak (bırakmak, koyuvermek)
Anlamı: 1) soğukkanlılığını yitirip davranışlarını denetleyememek; 2) şaşırıp ne yapacağını bilememek.
Deyim: açık kapı bırakmak
Anlamı: gereğinde, bir konuya yeniden dönebilme imkânı bırakmak, kesip atmamak.
Deyim: ad takmak
Anlamı: 1) adlandırmak: 'Çadırlarının başından ayrılmayan inatçı grevcilere öteki işçiler, çadır tutan diye ad taktı.' -L. Tekin. 2) alay etmek veya övmek amacıyla lakap takmak.
Deyim: adres bırakmak (göstermek, vermek)
Anlamı: arandığında bulunabileceği, oturduğu yeri bildirmek: 'Kendisi, soracak olurlarsa Hayrettin Ağa'nın adresini vermesini söyledi.' -M. Yesari.
Deyim: Agop'un kazı gibi bakmak
Anlamı: aptal aptal bakmak.
Deyim: ağzına kilit takmak (vurmak)
Anlamı: 1) susmak; 2) susturmak.
Deyim: ağzından bal damlamak (akmak)
Anlamı: çok tatlı konuşmak: 'Öyle zekiler vardır, konuştular mı ağızlarından bal akıyor sanırsın.' -A. İlhan.
Deyim: ağzının suyu akmak
Anlamı: çok beğenip istemek, imrenmek: 'Bu ziyafete elimiz erişmiyor, uzaktan ağzımın suyu akıyor.' -R. N. Güntekin.
Deyim: akarına bırakmak
Anlamı: işin sonucunu sabırla beklemek, doğal gelişmeyi beklemek: 'İçeriğin nasıl aktarılacağına dikkat etmiş, dilin olanaklarını akarına bırakmıştır.' -S. İleri.
Deyim: aklına takmak
Anlamı: sürekli olarak bir şeyi düşünmek, bir düşünceye saplanıp kalmak: 'Tartışma, grevin nereden çıktığını aklına takanlar yüzünden büyüyüp genişledi.' -N. Uygur.
Deyim: aklını takmak
Anlamı: aklına takmak.
Deyim: alıcı gözüyle bakmak
Anlamı: inceden inceye gözden geçirmek: 'Şimdiye kadar pek alıcı gözüyle bakmamıştı.' -S. F. Abasıyanık.
Deyim: ana baba eline bakmak
Anlamı: ana ve babanın verdiği para ile geçinmek.
Deyim: anahtarı beline takmak
Anlamı: evde yönetimi ele almak.
Deyim: arkasını bırakmak
Anlamı: peşini bırakmak.
Deyim: arkaya bırakmak (koymak)
Anlamı: sonraya, başka zamana bırakmak, ertelemek.
Deyim: askıda bırakmak
Anlamı: sonuca vardırmamak.
Deyim: ayağına çelme takmak
Anlamı: 1) biri yürürken ayakları arasına ayak uzatıp düşürmek; 2) mec. birinin işinde yükselmesine engel olmak.
Deyim: ayağına ip takmak
Anlamı: bir kimseyi çekiştirmek: 'Ara sıra ötekinin berikinin ayağına ip takmaktan başka konuşacak lakırtıları olmazdı.' -R. N. Güntekin.
Deyim: ayakaltında bırakmak
Anlamı: ezilmesine, yok olmasına göz yummak, korumamak.