Ak ne demek? Ak nedir?
Ak kelimesinin sözlük anlamı, eş ve zıt anlamlı karşılıkları, diğer dillerdeki anlamları, Ak hakkında örnek cümleler, atasözü ve deyimler...
Kelime: Ak
Anlamlar:
1. Kar, süt vb.nin rengi, beyaz, kara ve siyah karşıtı
Özelliği / Tipi / Türü: Isim
2. Bu renkte olan
Özelliği / Tipi / Türü: Sıfat
3. Beyaz leke
Örnek: "Bir gözünde akı var."
4. Temiz
Özelliği / Tipi / Türü: Sıfat - Mecaz Anlam
5. Dürüst
Özelliği / Tipi / Türü: Sıfat - Mecaz Anlam
6. Sıkıntısız, rahat
Özelliği / Tipi / Türü: Sıfat - Mecaz Anlam
Örnek: "Ak günler göresin."
İçinde Ak geçen birleşik ve kökteş kelimeler: ak ağa, akağaç, akamber, akasma, akbaba, akbakla, akbalık, akbalıkçıl, akbasma, akbaş, ak benek, akbuğday, akburçak, akciğer, akçöpleme, akdarı, ak demir, akdiken, akdoğan, akdut, ak gözlü, akgünlük, akhardal, ak kan, akkaraman, akkarınca, akkavak, akkefal, akkelebek, akkor, akkuş, akkuyruk, aklevrek, ak madde, akmantar, ak pak, akpas, akpelin, ak saçlı, aksakal, ak sakallı, aksedir, aksoğan, aksöğüt, aksu, aksuna, aksungur, ak sülümen, aktaş, aktavşan, aktöre, aktutma, ak yazı, ak yel, ak yem, Ak Yıldız, akyuvar, akzambak, yüzü ak, göz akı, yumurta akı, yüz akı
Ak hakkında eş anlamlı kelimeler
Ak eş anlamlısı
ak kelimesinin eş anlamlı sözcükleri : Rahat , Sıkıntısız , Temiz , Dürüst
Ak hakkında zıt (karşıt) anlamlı kelimeler
Ak zıt anlamlısı
ak kelimesinin zıt anlamlı sözcükleri : siyah, kara
Ak ile ilgili 6 örnek cümle
"Ak" kelimesini bir cümle içinde kullanmak gerekirse, aşağıdaki cümleler gerçek veya mecaz anlamı ile "Ak" kelimesinin cümle içinde kullanımına örnek gösterilebilir.
1. Ak ile kara karşıt renklerdir
2. Balkona ak bir güvercin kondu
3. İnciler ak gerdanına çok yakışmıştı
4. Kara günler, ak günler, hepsi insan için
5. Masada ak pak bir örtü vardı
6. Bekleme odasında ak pak bir hanım oturuyordu
Diğer dillerde Ak
İngilizce: Flow
Spanish: Flujo
German: EG
French: Flux
Italian: Flusso
Ak ile ilgili atasözleri
Aşağıda Ak hakkında ve içinde Ak kelimesi geçen, Ak ile başlayan veya biten atasözleri örnek olarak verilmiştir.
Atasözü: aba vakti yaba, yaba vakti aba
Anlamı: gereksinimler vaktinden önce ve ucuz olduğu zaman karşılanmalıdır.
Atasözü: acıklı başta akıl olmaz
Anlamı: büyük sıkıntılar içinde bulunanlar mantık dışı işler yapabilirler.
Atasözü: aç kalmak, borçlu olmaktan iyidir
Anlamı: sözünün eri olana, borcunu ödeyememek aç kalmaktan daha ağır gelir.
Atasözü: aç tokun gözüne bakmakla doymaz
Anlamı: yoksul insanla ilgilenmek ancak ona yardım etmekle olur.
Atasözü: adam olacak çocuk bokundan belli olur
Anlamı: bir kimsenin yeni başladığı işte usta olup olamayacağı ilk davranışlarından anlaşılır.
Atasözü: adamak kolay, ödemek zordur
Anlamı: söz vermek kolaydır ancak o sözü yerine getirmek zordur.
Atasözü: adamakla mal tükenmez
Anlamı: yardım sözle değil, gerçekten fedakârlık yapılarak gerçekleştirilir.
Atasözü: adamın yere bakanından, suyun yavaş akanından kork
Anlamı: duygu ve düşüncelerini açığa vurmayan sessiz insan yavaş akan derin su gibi tehlikelidir.
Atasözü: ağa borç eder, uşak harç
Anlamı: ağa para sıkıntısı içinde olup borç etse de uşak, bunu anlamaz ve bol harcamayı sürdürür.
Atasözü: ağaca çıkan keçinin dala bakan oğlağı olur
Anlamı: çocuklar ana ve babalarından öğrendiklerini yapmaya özenirler.
Atasözü: ağalık (beylik) vermekle, yiğitlik vurmakla
Anlamı: sözü geçer bir adam olmak istersen herkese yardımda bulunacaksın, yiğit adam olmak için de savaşta da barışta da vurucu, kırıcı olacaksın.
Atasözü: ağılda oğlak doğsa ovada otu biter
Anlamı: Tanrı her yarattığının rızkını verir.
Atasözü: ağızdan burun yakın, kardeşten karın yakın
Anlamı: insanın kendi yararı her şeyden önemlidir.
Atasözü: ağlamak para etmez
Anlamı: üzülmenin yararı olmaz.
Atasözü: ağlamakla yâr ele girmez
Anlamı: kişi çok sevdiği şeye yalnızca özlemini çekmekle kavuşamaz, onu elde etmenin yollarını bulmalıdır.
Atasözü: ağlar gözden, sahte sözden kendini sakın
Anlamı: kendini acındıranlardan kork.
Atasözü: ahbap kusuruna bakan ahbapsız kalır
Anlamı: dostların ufak tefek kusurlarına bakmamak gerekir.
Atasözü: ahmak gelin yengeyi halayığı sanır
Anlamı: ahmak kimse kendisini koruyup gözeten kişiye hizmetine verilmiş biri gözüyle bakar ve saygısız davranışlarıyla onun gönlünü kırarak hizmetinden yoksun kalır.
Atasözü: ahmak misafir ev sahibini ağırlar
Anlamı: başkalarının görev ve yetkilerine karışmak ahmaklıktır.
Atasözü: ak akçe kara gün içindir
Anlamı: çalışarak kazandığımız para, dar zamanımızda bizi sıkıntıdan kurtarır.
Ak ile ilgili deyimler
Aşağıda Ak hakkında ve içinde Ak kelimesi geçen, Ak ile başlayan veya biten deyimler örnek olarak verilmiştir.
Deyim: abazan kalmak
Anlamı: 1) uzun süre cinsel ilişkide bulunmamak; 2) aç kalmak.
Deyim: abdest almak
Anlamı: 1) Müslümanlar, belli ibadetleri yapabilmek için bir düzen içerisinde bazı organları yıkayıp bazılarını mesh ederek arınmak; 2) boy abdesti almak.
Deyim: abdest bozmak
Anlamı: idrar veya dışkı yapmak.
Deyim: abdesti kaçmak
Anlamı: abdesti bozulmak.
Deyim: abdestinde namazında olmak
Anlamı: dindar olmak.
Deyim: abdestinden şüphesi olmamak
Anlamı: yaptığı işte kusuru olmadığını kesin olarak bilmek.
Deyim: abdestsiz yere basmamak
Anlamı: dinî kurallara titizlikle bağlı olmak.
Deyim: abesle iştigal etmek (uğraşmak)
Anlamı: yersiz, yararsız işlerle vakit öldürmek: 'Yazarlarımızın çoğu yalnızca kendi ürünlerinin ne amaçla üretildiğini sayıp dökerek bir anlamda abesle iştigal ediyorlar.' -T. Uyar.
Deyim: abliyi kaçırmak (bırakmak, koyuvermek)
Anlamı: 1) soğukkanlılığını yitirip davranışlarını denetleyememek; 2) şaşırıp ne yapacağını bilememek.
Deyim: ablukayı yarmak
Anlamı: kuşatılan bölgeden zor kullanarak dışarı çıkmak.
Deyim: abuk sabuk konuşmak
Anlamı: ne söylediğini bilmeden, düşüncesiz, tutarsız konuşmak.
Deyim: acı çekmek (duymak)
Anlamı: 1) ağrı, sızı duymak: Ameliyattan sonra çok acı çekti. 2) mec. üzülmek, üzüntü içinde kalmak: 'Bu faciaya bizzat karışmışım gibi bir acı duyuyordum.' -Y. K. Karaosmanoğlu.
Deyim: acısı ortaya çıkmak
Anlamı: olumsuz sonucu yavaş yavaş ortaya çıkmak: 'Dur bakalım daha hele, o içtiklerinin acısı bir bir çıkacak ortaya.' -M. İzgü.
Deyim: acısını almak
Anlamı: 1) acılığını gidermek; 2) sızıyı dindirmek.
Deyim: acısını bağrına (içine) basmak (gömmek)
Anlamı: bir üzüntüye, sıkıntıya yakınmadan katlanmak.
Deyim: acısını çıkarmak
Anlamı: 1) acılığını yok etmek: Soğanın acısını çıkarmak. 2) mec. uğradığı maddi veya manevi zararı karşılayacak bir iş yapmak: 'Bunca gecikmişliğe rağmen o günlerin acısını çıkarabilmesine imkân tanımalıydı.' -E. Şafak. 3) mec. öç almak: 'Ustanın kendisini küçük burjuva münevveri diye aşağılık görmesinin acısını çıkarıyor.' -N. Hikmet.
Deyim: aciz içinde olmak
Anlamı: gücü yetmemek, becerememek.
Deyim: âciz kalmak
Anlamı: çok uğraşmasına karşın bir işi yapamamak: 'Kitaplar Taptuk'u anlatmaktan âciz kalır.' -A. Kabaklı.
Deyim: aç açık kalmak
Anlamı: yoksulluk içinde, evsiz barksız kalmak.
Deyim: aç doyurmak
Anlamı: yoksulları beslemek.