Kelime: Ze

Anlamlar:

1. Türk alfabesinin yirmi dokuzuncu harfinin adı, okunuşu


Ze eş anlamlısı

Ze hakkında eş anlamlı kelimeler

Ze eş anlamlısı

ze kelimesinin eş anlamlı sözcükleri : okunuşu


Ze zıt anlamlısı

Ze hakkında zıt (karşıt) anlamlı kelimeler

Ze zıt anlamlısı

Ze kelimesinin zıt anlamlı sözcükleri : Bulunamadı!


Diğer dillerde Ze

İngilizce: Ze

Spanish: Ze

German: Ze

French: Ze

Italian: Ze


Ze ile ilgili atasözleri

Ze ile ilgili atasözleri

Aşağıda Ze hakkında ve içinde Ze kelimesi geçen, Ze ile başlayan veya biten atasözleri örnek olarak verilmiştir.

Atasözü: ağaç ucuna yel değer, güzel kişiye söz değer

Anlamı: güzel insanlar her yerde ilgi çekerler, her zaman onların sözü kabul edilir.

Atasözü: ağaç yaprağıyla gürler (güzeldir)

Anlamı: insan önemli işleri akrabası, yakınları, yandaşlarından güç alarak daha kolay yapar.

Atasözü: ağası yiğit olanın etbaı sarhoş gezer

Anlamı: dişli birine dayanan, güvenen kişi herkese kafa tutar, kabadayıca davranır.

Atasözü: ağustosta beyni kaynayanın zemheride kazanı kaynar

Anlamı: yazın çalışan kışın rahat eder.

Atasözü: ağustosta gölge kovan zemheride karnın ovar

Anlamı: elinde fırsat varken geleceğini sağlamaya gayret göstermeyip eğlenceye, keyfe dalan kimse sonunda aç kalır ve perişan olur.

Atasözü: ağustosta yatanı, zemheride büvelek tutar

Anlamı: elinde fırsat varken geleceğini sağlamaya gayret göstermeyip eğlenceye, keyfe dalan kimse sonunda aç kalır ve perişan olur.

Atasözü: ağzına bir zeytin verir, altına (ardına) tulum tutar

Anlamı: yaptığı küçük iyiliklere karşılık büyük çıkar bekler.

Atasözü: âlemin ağzı torba değil ki büzesin

Anlamı: başkalarının söyleyeceklerine engel olamazsınız.

Atasözü: Allah bilir ama kul da sezer

Anlamı: bir işin nasıl bir sonuç vereceğini ancak Tanrı bilir ama insan da kafasını kullanarak aşağı yukarı bir tahminde bulunabilir.

Atasözü: Allah sağ gözü (eli) sol göze (ele) muhtaç etmesin

Anlamı: Tanrı kimseyi kimseye, en yakınlarına bile muhtaç etmesin.

Atasözü: anan güzel idi hani yeri, baban güzel idi hani evi

Anlamı: hiçbir duruma güvenilmez, bizim olan şeyler elimizde sürekli olarak kalmazlar.

Atasözü: arık öküze bıçak olmaz (çalınmaz)

Anlamı: 1) güçsüz kimseyi ezmek yiğitlik değildir; 2) kendisinden yararlanılamayacak kişiye yararlanmak amacıyla eziyet edilmemelidir.

Atasözü: aslan kocayınca sıçan deliği gözetir

Anlamı: güçlü olduğunda ağır ve büyük işler yapan, büyük kazançlar elde eden kimse, güçten düşünce pek küçük işlerle uğraşır, azla yetinir.

Atasözü: astar bol olmayınca yüze gelmez

Anlamı: bir iş yapmak için gerekli olan şeyler, ölçü biraz geniş tutularak hazırlanmalıdır.

Atasözü: bağ babadan, zeytin dededen kalmalı

Anlamı: bağ, bir kuşak geçecek kadar yaşlandıktan sonra bol ürün verir, zeytinin bol ürün verebilmesi için en azından iki kuşaklık bir zaman geçmelidir.

Atasözü: bakan göze bağ (yasak) olmaz

Anlamı: herkesin gözü önündeki şeye bakılması önlenemez.

Atasözü: balın âlâsı (tazesi) oğlun tazesinden

Anlamı: ana baba için en tatlı şey, çocuklarıdır.

Atasözü: benzeye benzeye yaz, benzeye benzeye kış olur

Anlamı: günler birbirinden çok farklı olmadığı hâlde hava yavaş yavaş ısınarak yaz, aynı biçimde yavaş yavaş soğuyarak kış olur.

Atasözü: berber berbere benzer ama başın Allah'a emanet

Anlamı: kendisini uzman olarak gösteren her kişiye güvenilmemelidir, malınızı canınızı tehlikeye sokabilir.

Atasözü: biz bize benzeriz

Anlamı: aramızda fark yok, özelliklerimiz veya tutum ve davranışlarımız aynıdır.


Ze ile ilgili deyimler

Ze ile ilgili deyimler

Aşağıda Ze hakkında ve içinde Ze kelimesi geçen, Ze ile başlayan veya biten deyimler örnek olarak verilmiştir.

Deyim: abdest tazelemek

Anlamı: abdesti bozulmadığı hâlde yeniden abdest almak.

Deyim: acze düşmek

Anlamı: çaresiz kalmak, elinden bir şey gelmemek.

Deyim: adama benzemek (dönmek)

Anlamı: 1) giyim kuşamıyla, davranışlarıyla insana yakışır bir biçim almak: 'Bak gördün mü, isteyince adama dönüyorsun.' -E. Işınsu. 2) beğenilir duruma gelmek: Şimdiki belediye başkanı sayesinde şehir adama benzedi.

Deyim: âdet olduğu üzere

Anlamı: alışıldığı gibi.

Deyim: adı çıkmış dokuza, inmez sekize

Anlamı: 'birinin bir kere adı çıktıktan sonra onun hakkındaki yaygın inanç artık kolay kolay düzelemez' anlamında kullanılan bir söz: 'Artık o yana bir daha gelme, adın çıktı dokuza, inmez sekize, demedim miydi?' -B. Günel.

Deyim: afiyet üzere olmak

Anlamı: sağlıklı, rahat yaşıyor olmak.

Deyim: ahiretini yapmak (zenginleştirmek)

Anlamı: hayır işleri yaparak sevap kazanmak.

Deyim: arabasını düze çıkarmak

Anlamı: karşılaştığı güçlükleri yenip işini kolay yürür duruma getirmek.

Deyim: ayağı düze basmak

Anlamı: güçlükleri yenerek ilerisinden korkmayacak bir duruma girmek.

Deyim: ayrıcalık gözetmek

Anlamı: ayrıcalık tanımak: 'Annem, babam çocuklar arasında hiçbir ayrıcalık gözetmezlerdi.' -A. Erhat.

Deyim: bahsi tazelemek

Anlamı: konuşmayı aynı konu üzerine getirmek: 'İkide bir, bahsi tazeleyip bir yandan da etrafı araştırıyordu.' -E. E. Talu.

Deyim: benzetmek gibi olmasın

Anlamı: kötü bir sona uğramış birinden veya bir şeyden söz ederken, ona benzetilen kimse veya şey için kötü bir duygu beslenilmediğini anlatan bir söz.

Deyim: bilgi tazelemek

Anlamı: önceden sahip olduğu bilgiyi yenilemek, güncelleştirmek: Matematikle ilgili bilgilerimi tazeledim.

Deyim: (bir iş) kâğıt üzerinde (üstünde) kalmak

Anlamı: 1) yapılması düşünülmüş olduğu hâlde yapılmamak; 2) kararı bağlandığı hâlde uygulanmamak.

Deyim: (bir şey birinin) zevkini okşamak

Anlamı: o şeyden hoşlanmak.

Deyim: (bir şeyden) zevk almak (duymak)

Anlamı: hoşlanmak, beğenmek: 'Yılan gibisin, insanları sokmaktan zevk alırsın.' -N. Hikmet.

Deyim: bir şeye benzememek

Anlamı: işe yarar durumda olmamak.

Deyim: (bir şeyi) maymuna benzetmek (çevirmek, döndürmek)

Anlamı: gülünç ve çirkin duruma sokmak.

Deyim: (bir şeyin) üzerine bir bardak (soğuk) su içmek

Anlamı: alay üstüne bir bardak su içmek.

Deyim: (bir şeyin) üzerine üzerine gitmek

Anlamı: üstüne üstüne gitmek.