Kelime: Zan
Kökeni: "Arapça ẓann" kelimesinden Türkçeye geçmiştir.
Anlamlar:
1. Sanı
Özelliği / Tipi / Türü: Isim
Örnek: "Kapıyorum zannıyla kilitlemişim, diyordu."
İçinde Zan geçen birleşik ve kökteş kelimeler: zannetmek, zanneylemek, zannolunmak, hüsnüzan, suizan

Zan hakkında eş anlamlı kelimeler
Zan eş anlamlısı
zan kelimesinin eş anlamlı sözcükleri : sanı

Zan hakkında zıt (karşıt) anlamlı kelimeler
Zan zıt anlamlısı
Zan kelimesinin zıt anlamlı sözcükleri : Bulunamadı!
Diğer dillerde Zan
İngilizce: Suspicion
Spanish: Sospecha
German: Zan
French: Soupçon
Italian: Sospetto

Zan ile ilgili atasözleri
Aşağıda Zan hakkında ve içinde Zan kelimesi geçen, Zan ile başlayan veya biten atasözleri örnek olarak verilmiştir.
Atasözü: ağır kazan geç kaynar
Anlamı: 1) kalın kafalı insan bir konuyu zor anlar; 2) tembel olan işi geç yapar.
Atasözü: ağustosta beyni kaynayanın zemheride kazanı kaynar
Anlamı: yazın çalışan kışın rahat eder.
Atasözü: akıl (göz) var, izan (mantık, yakın) var
Anlamı: 1) herhangi bir şey bilgiye ve mantığa dayalı olarak yapılmalıdır; 2) her şey ortadadır.
Atasözü: ata malı mal olmaz, kendin kazanmak gerek
Anlamı: babadan kalan mal kalıcı değildir, çabuk biter; kişinin gerçek malı, kendi çalışmasıyla elde ettiği maldır.
Atasözü: azan kurda kızan köpek
Anlamı: belalı kişinin hakkından kötü kişi gelir.
Atasözü: baba malı tez tükenir, evlat gerek kazana
Anlamı: kendini bilen, yaşama sorumluluğu duyan akıllı evladın gerçek malı, kendisinin kazandığı maldır.
Atasözü: bayramda borç ödeyene ramazan ağır (kısa) gelir
Anlamı: vadesi yaklaşan bir borcu ödemek zorunda olan kimseye günler çok çabuk geçer.
Atasözü: bir baş soğan bir kazanı kokutur
Anlamı: kötü bir kişi, kötü bir davranış, kötü bir söz büyük bir topluluğun huzurunu bozmaya yeter.
Atasözü: el için kuyu kazan, evvela kendisi düşer
Anlamı: başkasına tuzak hazırlayan kimse, bu tuzağa ondan önce kendisi düşer.
Atasözü: el kazanı ile aş kaynamaz
Anlamı: önemli bir iş, başkalarının yardımıyla başarılamaz, iş her an yarıda kalabilir.
Atasözü: el terazi, göz mizan
Anlamı: elle tartıp ağırlığı, gözle bakıp hacmi tahmin edebiliriz.
Atasözü: gençlikte para kazan, kocalıkta kur kazan
Anlamı: kişi gençliğinde çalışıp para biriktirmelidir ki ihtiyarlığında çalışamadığı zaman onunla rahat rahat geçinsin.
Atasözü: götüne güvenen borazancıbaşı
Anlamı: başarabileceğinize eminseniz büyük işlere girişiniz.
Atasözü: göz terazi, el mizan
Anlamı: elle tartıp ağırlığı, gözle bakıp hacmi tahmin edebiliriz.
Atasözü: gürültü istemeyen kazancı (bakırcı) dükkânına girmez (hırkasını başına çeker)
Anlamı: kafasını dinlemek isteyen kimse, gürültülü patırtılı işlerde görev almaz.
Atasözü: iki baş bir kazanda kaynamaz
Anlamı: ayrı ayrı düşünceleri ve kişilikleri bulunan iki kişi bir arada yaşayamaz, bir işi birlikte yapamazlar.
Atasözü: ikisini bir kazana koysalar kaynamazlar
Anlamı: aralarındaki anlaşmazlık o kadar büyüktür ki onları uzlaştırma çaresi bulunamaz.
Atasözü: it sürü, para kazan
Anlamı: ekmek parası kazanmak için it sürümek gibi bir iş tutmak bile ayıp değildir.
Atasözü: kalp kazanır, kaltaban gönenir
Anlamı: iş becerme yeteneği bulunmayan kişi, düzenbazın kendisine yutturduğu şeyi kazanç sanır.
Atasözü: kaynayan kazan kapak tutmaz
Anlamı: içten içe, gizlice gelişen olaylar veya duygular bir yerde patlak verir.

Zan ile ilgili deyimler
Aşağıda Zan hakkında ve içinde Zan kelimesi geçen, Zan ile başlayan veya biten deyimler örnek olarak verilmiştir.
Deyim: abazan kalmak
Anlamı: 1) uzun süre cinsel ilişkide bulunmamak; 2) aç kalmak.
Deyim: açıklık kazanmak
Anlamı: bir konu aydınlanmak, anlaşılır duruma gelmek.
Deyim: baba değil, tırabzan babası
Anlamı: çocuklarına karşı babalık görevlerini yerine getirmeyen, onlara hayrı olmayan baba.
Deyim: bağışıklık kazanmak
Anlamı: 1) bazı mikroplara karşı aşı veya doğal yolla dirençli duruma gelmek; 2) mec. korunaklı olmak: 'Bu tehditlere karşı bağışıklık kazanmak hususunda şaşılası bir yetiye de sahiptiler.' -E. Şafak.
Deyim: bahsi kazanmak
Anlamı: ileri sürülen, savunulan görüşün doğru olduğu belli olmak.
Deyim: başarı göstermek (kazanmak)
Anlamı: başarmak: 'Arandığı, fikri sorulduğu, başarı kazandığı da oluyordu.' -R. H. Karay.
Deyim: başı kazan gibi olmak
Anlamı: başında çok ağrı ve uğultulu bir sersemlik olmak: 'Başım kazan gibiydi, bir kavanoz aspirin içsem ağrımın geçeceğine ihtimal vermiyordum.' -T. Dursun K.
Deyim: bir kazanda kaynamak
Anlamı: anlaşmak, uyuşmak, bağdaşmak.
Deyim: (bir yer) kazan (biri) kepçe
Anlamı: 'bir yeri etraflıca (dolaşmak, aramak)' anlamında kullanılan bir söz: İstanbul kazan ben kepçe, üç gün onu aradım.
Deyim: (birinin, birilerinin) takdirini kazanmak
Anlamı: bir kimse veya bir topluluk tarafından beğenilmek: 'İhtimal ki senin alın yazında şunlar yazılıydı: Âlemin saygı ve takdirini kazanmış bir adam olacaksın.' -Y. K. Karaosmanoğlu.
Deyim: (birinin) kazanı kapalı kaynamak
Anlamı: içyüzü bilinmemek.
Deyim: (birinin) sırtından (para) kazanmak
Anlamı: para kazanmak için birini kullanmak: 'Benim bu marifetimi bilmeyenlerle bahse girip sırtımdan para kazanan açıkgözler bile oldu.' -H. Taner.
Deyim: cadı kazanı gibi kaynamak
Anlamı: dedikodu, kargaşa çok olmak.
Deyim: canına ezan okumak
Anlamı: bir kimsenin hakkından gelmek, öldürmek.
Deyim: çuvalla para kazanmak
Anlamı: aşırı kazanç sağlamak.
Deyim: deneyim kazanmak
Anlamı: deneyimli duruma gelmek.
Deyim: ekmeğini kazanmak
Anlamı: geçimini sağlamak: 'İçi huzurlu, akşama dek çalışmış, ekmeğini kazanmış.' -M. İzgü.
Deyim: el kazanıyla aş kaynatmak
Anlamı: başkasının hazırladığı imkânları kendi hesabına kullanarak iş çevirmek.
Deyim: eli harama uzanmak
Anlamı: dinî bakımdan yasaklanmış bir işe yönelmek: 'Eli ne vakit harama uzandı?' -H. Taner.
Deyim: güven kazanmak
Anlamı: kendisine inandırmak.