Kelime: Yıl
Anlamlar:
1. Dünya'nın, Güneş çevresinde tam bir dolanım yapması için geçen 365 gün, 5 saat ve 49 dakikalık zaman
Özelliği / Tipi / Türü: Isim
2. Miladi takvime göre ocak ayının birinde başlayıp aralık ayının otuz birinde sona eren on iki aylık dönem, sene
3. On iki aylık dönem
İçinde Yıl geçen birleşik ve kökteş kelimeler: yılaşırı, yılbaşı, yıl dönümü, yıl halkası, yıldan yıla, adli yıl, altın yıl, artık yıl, ayrıksı yıl, binyıl, dönencel yıl, gümüş yıl, kamerî yıl, kırkyıl, mali yıl, yarıyıl, yeni yıl, yüzyıl, ayda yılda bir, ay gün yılı, ay yılı, bütçe yılı, gezegen yılı, güneş yılı, ışık yılı, öğretim yılı, var yılı, yasama yılı, yıldız yılı, yıllar yılı, yok yılı

Yıl hakkında eş anlamlı kelimeler
Yıl eş anlamlısı
yıl kelimesinin eş anlamlı sözcükleri : Sene

Yıl hakkında zıt (karşıt) anlamlı kelimeler
Yıl zıt anlamlısı
Yıl kelimesinin zıt anlamlı sözcükleri : Bulunamadı!
Yıl ile ilgili 1 örnek cümle
"Yıl" kelimesini bir cümle içinde kullanmak gerekirse, aşağıdaki cümleler gerçek veya mecaz anlamı ile "Yıl" kelimesinin cümle içinde kullanımına örnek gösterilebilir.
1. Apartmanın yapılması iki yıl sürmüştü
Diğer dillerde Yıl
İngilizce: Year
Spanish: Año
German: Jahr
French: An
Italian: Anno

Yıl ile ilgili atasözleri
Aşağıda Yıl hakkında ve içinde Yıl kelimesi geçen, Yıl ile başlayan veya biten atasözleri örnek olarak verilmiştir.
Atasözü: acı (kötü) söz insanı (adamı) dinden çıkarır, tatlı söz yılanı inden çıkarır
Anlamı: gönül alıcı, okşayıcı sözlerle karşımızdakinin inadı yenilebilir.
Atasözü: ahlatın iyisini ayılar yer
Anlamı: kendilerine yakışmayan güzel bir şeyi eline geçirenler için kullanılan bir söz.
Atasözü: ahlatın iyisini dağda ayılar yer
Anlamı: kendilerine yakışmayan güzel bir şeyi eline geçirenler için kullanılan bir söz.
Atasözü: altı aylık seyislikle kırk yıllık fışkı karıştırılmaz
Anlamı: bir işi tam öğrenmeden, inceliklerini kavramadan, ustalaşmadan o işte bilgiçlik taslanmaz.
Atasözü: ar yılı değil, kâr yılı
Anlamı: birinin sıkılmayı bir yana bırakarak yalnız çıkarına baktığı anlatılırken söylenen bir söz.
Atasözü: ardında yüz köpek havlamayan kurt, kurt sayılmaz
Anlamı: önemli kimseleri çekemeyip onlara dil uzatanlar çok olur.
Atasözü: armudun iyisini (dağda) ayılar yer
Anlamı: kendilerine yakışmayan güzel bir şeyi eline geçirenler için kullanılan bir söz.
Atasözü: ay görmüşün yıldıza minneti (itibarı) yoktur
Anlamı: bir şeyin çok üstününü, çok güzelini görmüş olan kimse, ondan daha az değerde olanını beğenmez.
Atasözü: ay (gün) var yılı besler, yıl var ayı (günü) beslemez
Anlamı: öyle zaman olur ki bir aylık kazanç insanı bir yıl geçindirir, öyle zaman da olur ki bir yıllık kazanç bir ay geçindirmeye yetmez.
Atasözü: ayı gördüm, yıldıza itibarım (minnetim) yok
Anlamı: bir şeyin en iyisine alıştıktan sonra ondan aşağı olanlar beni ilgilendirmez.
Atasözü: bana dokunmayan (beni sokmayan) yılan bin yaşasın
Anlamı: birçok kimse, kendilerine kötülüğü dokunmayan kişiye ilişmek istemez.
Atasözü: bıldır yediği hurmalar, bu yıl götünü tırmalar
Anlamı: aradan bir yıl geçmiş, davranışının karşılığını şimdi görüyor, yaptığının acısı bugün çıkıyor.
Atasözü: bir acı kahvenin kırk yıl hatırı vardır
Anlamı: iyilik küçük de olsa unutulmaz.
Atasözü: bir ağızdan çıkıp (çıkan) bin dile (ağza) yayılır
Anlamı: ortaya atılan bir söz çok çabuk yayılır.
Atasözü: bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı (hakkı) vardır
Anlamı: iyilik küçük de olsa unutulmaz.
Atasözü: çiftçinin karnını yarmışlar, kırk tane 'gelecek yıl' çıkmış
Anlamı: çiftçinin ürünü her yıl bir afete uğrar, o da hep gelecek yıla umut bağlar.
Atasözü: denize düşen yılana (yosuna) sarılır
Anlamı: güç bir duruma düşenlerin bundan kurtulmak için her türlü çareye başvurmaları olağandır.
Atasözü: el eliyle yılan tut, onu da yalan tut
Anlamı: kişi kendi işini kendisi yapmalıdır.
Atasözü: el eliyle yılan tutan, yarısını yalan tutar
Anlamı: kişi kendi işini kendisi yapmalıdır.
Atasözü: el eliyle yılan tutulur
Anlamı: kişi kendi işini kendisi yapmalıdır.

Yıl ile ilgili deyimler
Aşağıda Yıl hakkında ve içinde Yıl kelimesi geçen, Yıl ile başlayan veya biten deyimler örnek olarak verilmiştir.
Deyim: ayılık etmek
Anlamı: kaba davranmak.
Deyim: ayılıp bayılmak
Anlamı: 1) birini kendinden geçercesine sevmek; 2) aşırı ölçüde sinir bunalımları geçirmek.
Deyim: (birinin) kemikleri sayılmak
Anlamı: çok zayıflamak.
Deyim: canı bayılmak
Anlamı: iç geçmek, takatsizlik göstermek.
Deyim: fena değil (sayılmaz)
Anlamı: oldukça iyi.
Deyim: göz yıldırmak
Anlamı: gözünü korkutmak.
Deyim: gözleri bayılmak
Anlamı: uyku, istek vb. bir durum gözlerinden belli olmak.
Deyim: gözlerini bayıltmak
Anlamı: gözlerini yarı kapamak: 'İnleyerek, gözlerini bayıltarak nasıl düştüğünü anlatıyor.' -M. Ş. Esendal.
Deyim: gözü yılmak
Anlamı: daha önceden denediği için o durumla karşılaşmaktan korkmak, o işe girişmekten çekinmek: 'Artık bu tedaviden bıkmış usanmış, adamakıllı gözü yılmıştı.' -P. Safa.
Deyim: gözünü yıldırmak
Anlamı: gözünü korkutmak: 'Hem de oraya kadar sürüklenmek, hanlarda birçok para harcamak, günlerce işten güçten kalmak köylülerin gözünü yıldırır.' -N. Nâzım.
Deyim: günleri sayılı olmak
Anlamı: 1) ölümü yakın olmak; 2) bir yerde kalmak için ancak birkaç günü bulunmak.
Deyim: hatırı sayılır
Anlamı: 1) oldukça çok: 'Adamları aracılığıyla bu konuda hatırı sayılır bir külliyata sahip oldu.' -İ. O. Anar. 2) önemli, saygın, saygıdeğer: 'Sabit Bey Ağabey mahalle tulumbacıları arasında en hatırı sayılır adamlardandır.' -H. Taner.
Deyim: (herhangi bir yılın) kurası olmak
Anlamı: ask. o yıl askerlik çağına girenlerden olmak.
Deyim: içi bayılmak
Anlamı: 1) çok acıkmak; 2) çok şekerli veya yağlı yiyecek ağır gelmek.
Deyim: içi kazınmak (kıyılmak)
Anlamı: açlıktan midesinde eziklik duymak.
Deyim: içini bayıltmak (kıymak)
Anlamı: 1) tatlı, ağır gelip artık yiyememek; 2) mec. çok konuşarak veya ağır davranarak birini usandırmak; 3) mec. yoğun olarak hissetmek: 'Bu bahçede insanın içini bayıltan hanımeli, gül ve salkım kokuları binbir ot kokusuna karışıyordu.' -H. E. Adıvar.
Deyim: kabadayılık taslamak
Anlamı: kabadayı gibi davranmaya, kabadayı gibi görünmeye çalışmak: 'Kaçanın arkasından kabadayılık taslamak pek ayıp olur.' -A. Gündüz.
Deyim: kaburgaları çıkmak (sayılmak)
Anlamı: çok zayıf olmak.
Deyim: keyfinden bayılmak (dörtköşe olmak)
Anlamı: tkz. bir şeyden çok kıvanç duymak: 'Derhâl terennüme başlardım, adamcağız keyfinden bayılırdı.' -R. H. Karay.
Deyim: koynunda yılan beslemek
Anlamı: bir yakınından ihanet görmek.