Kelime: Yay
Anlamlar:
1. Ok atmaya yarayan, iki ucu arasına kiriş gerilmiş, eğri ağaç veya metal çubuk
Özelliği / Tipi / Türü: Isim
Örnek: "Sadağını ve yayını kepenek altında dikkatlice tutuyordu."
2. Farklı amaçlarla çeşitli biçimlerde yapılan esnek parça
Örnek: "Araba yayı. Kilidin yayı. Kanepenin yayı."
3. Zemberek
4. Hallacın pamuk veya yünü atmak için tokmak yardımıyla kullandığı araç
Örnek: "Karınları hallaç yayından kopup fırlamış gibi beyaz."
5. Bir çember üzerindeki iki nokta ile bu nokta arasındaki çember parçası
Özelliği / Tipi / Türü: Matematik
6. Bir eğriden alınan parça
Özelliği / Tipi / Türü: Matematik
7. Keman, viyolonsel vb. çalgılarda sürterek titreşim yoluyla ses çıkarmaya yarayan parça
Özelliği / Tipi / Türü: Müzik
İçinde Yay geçen birleşik ve kökteş kelimeler: yay ayraç, yayçizer, yay kabzası, yay kolu, halka yay, elektrik yayı, gece yayı, gün yayı, keman yayı, refleks yayı
2. Zodyak üzerinde Akrep ile Oğlak arasında bulunan takımyıldızın adı
Özelliği / Tipi / Türü: Isim - Gök bilimi

Yay hakkında eş anlamlı kelimeler
Yay eş anlamlısı
yay kelimesinin eş anlamlı sözcükleri : zemberek

Yay hakkında zıt (karşıt) anlamlı kelimeler
Yay zıt anlamlısı
Yay kelimesinin zıt anlamlı sözcükleri : Bulunamadı!
Yay ile ilgili 1 örnek cümle
"Yay" kelimesini bir cümle içinde kullanmak gerekirse, aşağıdaki cümleler gerçek veya mecaz anlamı ile "Yay" kelimesinin cümle içinde kullanımına örnek gösterilebilir.
1. Kilidin yayı bozulmuş
Diğer dillerde Yay
İngilizce: Release
Spanish: Lanzar
German: Bogen
French: Publier
Italian: Rilasciare

Yay ile ilgili atasözleri
Aşağıda Yay hakkında ve içinde Yay kelimesi geçen, Yay ile başlayan veya biten atasözleri örnek olarak verilmiştir.
Atasözü: bir ağızdan çıkıp (çıkan) bin dile (ağza) yayılır
Anlamı: ortaya atılan bir söz çok çabuk yayılır.
Atasözü: dünyayı sel bassa ördeğe vız gelir
Anlamı: birçok kimse için felakete yol açan bir olay, bazı insanları ilgilendirmez.
Atasözü: koy avucuma, koyayım avucuna
Anlamı: bize yardımda bulunan, yarar sağlayan kişiye biz de yardımda bulunur, yarar sağlarız.
Atasözü: otuz iki dişten çıkan, otuz iki mahalleye yayılır
Anlamı: bir ağızdan çıkan söz, başkalarının ağzına geçer, her tarafa yayılır.
Atasözü: say beni, sayayım seni
Anlamı: sevgi karşılıklı olur, sen beni seversen ben de seni severim.
Atasözü: ver yiyeyim, ört uyuyayım; gözle, canım çıkmasın
Anlamı: başkalarının sırtından geçinmeye alışmış kişi en hayati sorunlarının bile çözümünde kendisine hizmet edecek birini arar.
Atasözü: yayı, atıcısına vermeli
Anlamı: ülkenin yönetimine, bunu başarıyla yerine getirebilecek olanlar seçilmelidir.

Yay ile ilgili deyimler
Aşağıda Yay hakkında ve içinde Yay kelimesi geçen, Yay ile başlayan veya biten deyimler örnek olarak verilmiştir.
Deyim: ağız yaymak
Anlamı: açık ve dürüst konuşmaktan kaçınmak.
Deyim: angaryaya koşmak
Anlamı: birini zorunlu olmadığı hâlde bir işte çalışmaya zorlamak.
Deyim: (birine) dünyayı zindan (zehir) etmek (dünyayı başına dar etmek)
Anlamı: bir kimseyi çok sıkıntılı bir duruma sokmak: 'En güzel zamanında hiç olmayacak bir şey çıkarır, dünyayı kendine zehir edersin.' -R. N. Güntekin.
Deyim: çocuk dünyaya getirmek
Anlamı: çocuk doğurmak.
Deyim: dayayıp döşemek
Anlamı: evi, odayı mobilya vb. ile döşemek: 'Karyolalar, koltuklar, kanepelerle dayayıp döşemek lazım.' -Y. K. Karaosmanoğlu.
Deyim: dünyaya gelmek
Anlamı: insan, doğmak: 'Sonunda ne kadar istedilerse de erkek çocukları dünyaya gelmedi.' -N. Cumalı.
Deyim: dünyaya getirmek
Anlamı: doğurmak: 'Hayriye Hanım yedi gün evvel ilk çocuğunu dünyaya getirmiştir.' -R. N. Güntekin.
Deyim: dünyaya gözlerini kapamak (yummak)
Anlamı: ölmek: 'Bir sabah söyledi son sözlerini / Yumdu dünyaya ela gözlerini' -Y. K. Beyatlı.
Deyim: dünyaya kazık çakmak (kakmak)
Anlamı: tkz. çok uzun ömürlü olmak, çok yaşamak.
Deyim: dünyaya yuf borusu öttürmek
Anlamı: ölmek: 'Mektubun elinize değmesinden epeyce zaman evvel dünyaya yuf borusu öttürmüş olacak.' -R. N. Güntekin.
Deyim: dünyayı anlamak
Anlamı: dünyada neler olduğunu öğrenmek, deneyimi artmak.
Deyim: dünyayı ben yarattım demek
Anlamı: aşırı mağrur olmak, büyüklenmek.
Deyim: dünyayı ben yarattım havasında olmak
Anlamı: çevresinde güçlü olduğu düşüncesini oluşturmak: 'O da oğlanın, dünyayı ben yarattım havalarındaki tavrından rahatsız olmuştu.' -A. Ümit.
Deyim: dünyayı görmemek
Anlamı: bir konuya veya bir işe aşırı odaklanıp çevre ile ilgilenmemek: 'Günlerce, haftalarca kitapların içine gömülür, dünyayı görmezdim.' -R. N. Güntekin.
Deyim: dünyayı haram etmek
Anlamı: bir yeri yaşanılmaz duruma getirmek: '... kadıncağıza, o iki zavallı öksüz kızcağıza, dünyayı haram ediyor.' -A. İlhan.
Deyim: dünyayı tozpembe görmek
Anlamı: üzücü durumlara bile iyimser gözle bakmak: 'Gümüş şamdanların, pembe karanfillerin, kristallerin renk renk, ışık ışık parladığı sofralarda melek yüzlü, tatlı dilli insanlarla konuşur, dünyayı tozpembe görürdük.' -M. Ş. Esendal.
Deyim: dünyayı tutmak
Anlamı: çok yayılmak, her yere dağılmak: 'Şöhreti dünyayı tutan Paris kadını nadiren güzeldir.' -A. Haşim.
Deyim: gözü dünyayı görmemek
Anlamı: hiç kimseye, hiçbir şeye önem, değer vermemek: 'Bir kere fevri, hemen parlar, kızınca gözü dünyayı görmez.' -A. İlhan.
Deyim: her boyaya girip çıkmak
Anlamı: çeşitli işlerde kısa süre de olsa çalışmış olmak.
Deyim: her boyayı boyadı, bir fıstıki yeşil (mi) kaldı?
Anlamı: yapılması gereken bir şey varken, önemsiz, zorunlu olmayan şeylerle ilgilenildiğinde söylenen bir söz.