Kelime: Yakı

Anlamlar:

1. Bazı hastalıkları tedavi etmek amacıyla bir bez üzerine yayılıp deri üzerine uygulanan, beden ısısıyla vücuda yapışan eczalı parça

Özelliği / Tipi / Türü: Isim

Örnek: "Hardal yakısı."

İçinde Yakı geçen birleşik ve kökteş kelimeler: yakı ağacı, yakı otu, hardal yakısı, nasır yakısı, pehlivan yakısı


Yakı eş anlamlısı

Yakı hakkında eş anlamlı kelimeler

Yakı eş anlamlısı

yakı kelimesinin eş anlamlı sözcükleri : Bulunamadı!


Yakı zıt anlamlısı

Yakı hakkında zıt (karşıt) anlamlı kelimeler

Yakı zıt anlamlısı

Yakı kelimesinin zıt anlamlı sözcükleri : Bulunamadı!


Diğer dillerde Yakı

İngilizce: Plaster

Spanish: Yeso

German: Nah

French: Plâtre

Italian: Intonaco


Yakı ile ilgili atasözleri

Yakı ile ilgili atasözleri

Aşağıda Yakı hakkında ve içinde Yakı kelimesi geçen, Yakı ile başlayan veya biten atasözleri örnek olarak verilmiştir.

Atasözü: ağızdan burun yakın, kardeşten karın yakın

Anlamı: insanın kendi yararı her şeyden önemlidir.

Atasözü: akıl (göz) var, izan (mantık, yakın) var

Anlamı: 1) herhangi bir şey bilgiye ve mantığa dayalı olarak yapılmalıdır; 2) her şey ortadadır.

Atasözü: erkek koyun kasap dükkânına yakışır

Anlamı: miskin erkek, yaşamaya layık değildir.

Atasözü: gem almayan atın ölümü yakındır

Anlamı: söz dinlemeyen hırçın kişi, davranışının büyük zararını görür.

Atasözü: güzele ne yakışmaz (yaraşmaz)

Anlamı: güzel ne giyse yakışır.

Atasözü: iki çıplak bir hamama yakışır

Anlamı: iki yoksul kimsenin birbiriyle evlenmesi uygundur.

Atasözü: kardeşten karın yakın (kulaktan burun yakın)

Anlamı: insanın kendi yararı her şeyden önemlidir.

Atasözü: karı koca bir sözle yakın, bir sözle uzaktır

Anlamı: bir kadınla bir erkek, birbirlerine bağlandıklarını bildiren bir sözle karı koca olurlar, böyle bir bağın kalmadığını bildiren bir sözle de yabancı olurlar.

Atasözü: karından kardeş yakın

Anlamı: insanın kendi yararı her şeyden önemlidir.

Atasözü: köşe taşı köşede yakışır

Anlamı: değerli kimselerin önemli mevkilerde bulunması gerekir.

Atasözü: kulaktan burun yakın, kardeşten karın yakın

Anlamı: insanın kendi yararı her şeyden önemlidir.

Atasözü: malın iyisi suya yakın, daha iyisi eve yakın

Anlamı: çiftçinin toprağı suya ne kadar yakınsa değeri o kadar çok olur; bakımı, ürünün güvenliği ve eve kolay taşınabilmesi bakımından toprağın eve yakın olması daha da önemlidir.

Atasözü: sağır işitmez (duymaz) uydurur (yakıştırır)

Anlamı: sağır, yanında konuşulan şeyleri işitmez ama konuşanların durumuna bakarak ve anladığını sanarak bir şeyler yakıştırıp söyler.

Atasözü: tarlanın iyisi suya yakın, daha iyisi eve yakın

Anlamı: çiftçinin toprağı suya ne kadar yakınsa değeri o kadar çok olur; bakımı, ürünün güvenliği ve eve kolay taşınabilmesi bakımından toprağın eve yakın olması daha da önemlidir.

Atasözü: ulu ağacın gürültüsü dal ile, mutlu evin yakışığı döl ile

Anlamı: bir ağacın dal budak salarak gürleşmesi gibi bir ailenin mutluluğu da yetiştirdiği çocuklarla pekişir, gürleşir.

Atasözü: yakın (hayırlı) dost (komşu) uzak (hayırsız) hısımdan (akrabadan) yeğdir (iyidir)

Anlamı: ilgi ve iyiliklerini görmekte olduğumuz komşu ve dostlarımız, hiçbir ilgisini görmediğimiz hısımlarımızdan bize daha yakındır.

Atasözü: yar, yakıldığı gün tozar

Anlamı: bir felaket meydana geldiği anda büyük bir tepki ve panik yaratır, daha sonra durumun eski ağırlığı kalmaz.


Yakı ile ilgili deyimler

Yakı ile ilgili deyimler

Aşağıda Yakı hakkında ve içinde Yakı kelimesi geçen, Yakı ile başlayan veya biten deyimler örnek olarak verilmiştir.

Deyim: ağzına yakışmamak

Anlamı: söylemesi ayıp kaçmak, uygun düşmemek, yakışık almamak.

Deyim: giydiği yakışırken eller bakışırken

Anlamı: 'gençken, güzelken' anlamında kullanılan bir söz.

Deyim: kına (kınalar) yakmak (koymak, sürmek, vurmak, yakınmak, yakılmak)

Anlamı: 1) kınayı su ile karıştırıp bulamaç kıvamına getirerek boyanacak yere sürmek: 'Bazıları bütün ele, avuçlara değil, yalnız bir tek parmağın baş kısmına kına koyarlardı ki buna yüksük kına tabir olunurdu.' -R. H. Karay. 2) mec. birinin uğradığı kötü duruma çok sevinmek.

Deyim: laf yakıştırmak

Anlamı: konuşma sırasında yerinde söz söylemek, gerekeni ifade etmek.

Deyim: şanına yakışmak

Anlamı: şanından olmak.

Deyim: yakı açmak

Anlamı: iyileştirmek için bir yarayı açıp işletmek.

Deyim: yakı yakmak (vurmak)

Anlamı: yakı yapıştırmak.

Deyim: yakın takibe almak

Anlamı: yakın takip işini yapmak.

Deyim: yakından bilmek (tanımak)

Anlamı: bir kimseyi, bir şeyi bütün özellikleriyle bilmek veya tanımak.

Deyim: yakınlık duymak

Anlamı: birine karşı sevgi veya ilgi duymak: 'İkisi de birbirlerine yakınlık duyuyorlardı.' -R. H. Karay.

Deyim: yakınlık görmek

Anlamı: ilgi, sevgi görmek: 'O, Türkiye'de üç yerden yakınlık gördü.' -Y. Z. Ortaç.

Deyim: yakınlık göstermek

Anlamı: biriyle ilgilenmek, sevgiyle davranmak.

Deyim: yakınlık kurmak

Anlamı: sıkı ilişki içinde bulunmak, ilgi ve destek vermek: 'Ben merhumla yakınlık kurmuş bahtiyarlardan değilim.' -B. Felek.

Deyim: yakıp yıkmak

Anlamı: çok büyük zarar vermek, harap etmek: 'Siyasal kuruluşların lokallerini yakıp yıkmaya kalkacaklardır.' -N. Cumalı.

Deyim: yakışık almamak

Anlamı: yerinde olmamak, uygun düşmemek: 'Onu gece yarısı sokağın ortasına atıvermek yakışık almazdı.' -R. N. Güntekin.

Deyim: yakışıksız kaçmak

Anlamı: uygun düşmemek, çirkin olmak, münasebetsiz görünmek: 'Kitabın adı uzun fakat insanda okumak merakı uyandırdığı için bu uzunluk yakışıksız kaçmamış.' -N. Hikmet.

Deyim: yanıp yakılmak

Anlamı: sızlanmak, şikâyet etmek: 'Ali Safa Bey bir şeye çok yanıp yakılıyordu, işini daha gizli görebilirdi.' -Y. Kemal.

Deyim: yol yakınken

Anlamı: sezilen veya beliren kötü duruma düşmeden: 'Bizimle birlikte gelmesinler. Yol yakınken başlarının çaresine baksınlar.' -M. Ş. Esendal.