Kelime: Vaziyet

Kökeni: "Arapça vażʿiyyet" kelimesinden Türkçeye geçmiştir.

Anlamlar:

1. Durum, tavır, hâl

Özelliği / Tipi / Türü: Isim

Örnek: "Çocuklarının vaziyeti, istikbali seni alakadar ediyorsa biraz kendi âleminden çıkar, onlarla meşgul olursun, anladın mı?"

"Ahmet Muhip Dranas"

2. Konum

Örnek: "Kasaba coğrafi vaziyeti yüzünden lodosu, poyrazı pek az tutan bir limanda kurulmuştur."

"Sait Faik Abasıyanık"

İçinde Vaziyet geçen birleşik ve kökteş kelimeler: esas vaziyet

2. El koyma

Özelliği / Tipi / Türü: Isim


Vaziyet eş anlamlısı

Vaziyet hakkında eş anlamlı kelimeler

Vaziyet eş anlamlısı

vaziyet kelimesinin eş anlamlı sözcükleri : konum, hâl, tavır, durum


Vaziyet zıt anlamlısı

Vaziyet hakkında zıt (karşıt) anlamlı kelimeler

Vaziyet zıt anlamlısı

Vaziyet kelimesinin zıt anlamlı sözcükleri : Bulunamadı!


Diğer dillerde Vaziyet

İngilizce: State

Spanish: Estado

German: Status

French: État

Italian: Stato


Vaziyet ile ilgili atasözleri

Vaziyet ile ilgili atasözleri

Aşağıda Vaziyet hakkında ve içinde Vaziyet kelimesi geçen, Vaziyet ile başlayan veya biten atasözleri örnek olarak verilmiştir.


Vaziyet ile ilgili deyimler

Vaziyet ile ilgili deyimler

Aşağıda Vaziyet hakkında ve içinde Vaziyet kelimesi geçen, Vaziyet ile başlayan veya biten deyimler örnek olarak verilmiştir.

Deyim: esas vaziyete geçmek

Anlamı: hazır ol durumunu almak: 'Kaldırımın önünde esas vaziyete geçip kasketini çıkardı.' -O. Kemal.

Deyim: vaziyet almak

Anlamı: 1) belli bir durum veya davranış biçimini benimsemek, tavır almak, tavır takınmak: 'İşgalden sonra Rumların bize karşı nasıl bir vaziyet aldıklarını da pekâlâ biliyorduk.' -Y. K. Karaosmanoğlu. 2) karşı çıkmak.

Deyim: vaziyeti kurtarmak

Anlamı: herhangi bir güç durumdan sıyrılmak: 'Karısı ve arkadaşı da bir müddet sustular, galiba bir şeyler düşündüler. Vaziyeti yine genç diplomat kurtardı.' -R. H. Karay.

Deyim: ... vaziyeti takınmak

Anlamı: herhangi bir tavır takınmak.