Kelime: üzmek
Anlamlar:
1. Üzüntü vermek
Özelliği / Tipi / Türü: -i
Örnek: "Onu biraz üzerim ama zekâsına da bayılırım."
2. Bir şeyi gerip çekerek gevşetmek, sürterek aşındırmak
Örnek: "Odunlar eşeğin sırtını üzüyordu."

üzmek hakkında eş anlamlı kelimeler
üzmek eş anlamlısı
üzmek kelimesinin eş anlamlı sözcükleri : Bulunamadı!

üzmek hakkında zıt (karşıt) anlamlı kelimeler
üzmek zıt anlamlısı
üzmek kelimesinin zıt anlamlı sözcükleri : Bulunamadı!
Diğer dillerde üzmek
İngilizce: Feel
Spanish: Sentir
German: Aufregen
French: Sentir
Italian: Sentire

üzmek ile ilgili atasözleri
Aşağıda üzmek hakkında ve içinde üzmek kelimesi geçen, üzmek ile başlayan veya biten atasözleri örnek olarak verilmiştir.

üzmek ile ilgili deyimler
Aşağıda üzmek hakkında ve içinde üzmek kelimesi geçen, üzmek ile başlayan veya biten deyimler örnek olarak verilmiştir.
Deyim: (bir şey) içinde yüzmek
Anlamı: olumlu veya olumsuz bir durumun aşırı derecesinde bulunmak: Para içinde yüzmek. Sefalet içinde yüzmek.
Deyim: çeyiz düzmek
Anlamı: çeyiz hazırlamak: 'Kazandığını bir yana atar, kendine çeyiz düzer.' -M. Yesari.
Deyim: çulu düzmek (düzeltmek)
Anlamı: 1) giyimi kuşamı yenilemek: 'Muharrem, çulu epey düzmüş vaziyetteydi.' -S. F. Abasıyanık. 2) maddi durumu iyileşmek: 'Aranızdan ayrılalı bir ay var mı? Belki yok bile. Çulu derhâl düzelttim.' -R. N. Güntekin.
Deyim: derisini yüzmek
Anlamı: 1) derisini soymak, sıyırmak; 2) işkence ederek öldürmek; 3) mec. birinin bütün varlığını elinden almak: Tefecilerin eline düşerse derisini yüzerler.
Deyim: destan düzmek
Anlamı: kahramanlık hikâyesi veya herhangi bir olayı anlatan şiir yazmak.
Deyim: ezip büzmek
Anlamı: ezip parçalayarak tamamen değiştirerek kullanılmaz veya anlaşılmaz duruma getirmek: 'Bütün ecnebi kelimeleri ezip büzüp anlaşılmaz hâle getirip öyle kullanıyorlar.' -B. R. Eyuboğlu.
Deyim: göz kaş süzmek
Anlamı: dikkatle ve hissettirmeden bakışlarla kontrol altında tutmak: 'Anlamlı anlamlı birbirine işaretler yaparak, göz kaş süzerek Emine'ye uzun uzun bakıyorlar.' -R. H. Karay.
Deyim: göz süzmek
Anlamı: baygın ve anlamlı bakmak: 'Göz süzüp boyun kırması, erkeği baştan çıkarmanın ilmini bilmesi fabrikaların tezgâh başlarında, soyunma odalarında konuşuldu.' -L. Tekin.
Deyim: göz ucuyla süzmek
Anlamı: iyice tanımak, bilmek veya dikkat çekmek amacıyla hafif kısık gözle incelemek, bakmak: 'Sokakta göz ucuyla süzdüğüm kadının bana ehemmiyet vermediğini görürsem hoşça bir latife söyleyiveririm.' -R. N. Güntekin.
Deyim: kedi ciğere bakar gibi bakmak (süzmek veya seyretmek)
Anlamı: imrenerek bakmak: 'Derin bir hayranlıkla gözlerini kıza kaptırmış, kedi ciğere bakar gibi süzüp duruyordu.' -H. R. Gürpınar.
Deyim: kılık kıyafeti düzmek
Anlamı: giysilerini yenilemek.
Deyim: lakırtıyı ezip büzmek
Anlamı: konuşmasını beceremeyip aynı şeyleri tekrarlamak.
Deyim: mâni düzmek (yakmak)
Anlamı: 1) mâni okumak; 2) müzik eşliğinde mâni söylemek.
Deyim: methiye düzmek
Anlamı: övmek, övgü şiiri yazmak.
Deyim: nevaleyi düzmek
Anlamı: 1) gerekli yiyecek ve içeceği sağlamak: 'Elinde yiyecek paketleriyle evin nevalesini düzmüş, geri dönüyor.' -R. H. Karay. 2) sofrayı hazırlamak.
Deyim: sandık düzmek
Anlamı: çeyiz hazırlamak: 'İleride yine ona gönderilmek üzere bir de sandık düzmesine ne mâni vardı.' -R. N. Güntekin.
Deyim: şiir düzmek
Anlamı: şiir yazmak veya söylemek: 'Onun bir parçası olan insan da tazelenir bu mevsimde, ozanların şiir düzmeleri bu yüzdendir işte.' -M. C. Anday.
Deyim: tepeden tırnağa süzmek
Anlamı: herhangi bir sebeple birine dikkatlice bakmak: 'Çocuk, onu tepeden tırnağa şöyle bir süzüp üstü peçeteyle örtülü bir tabak uzattı.' -E. Şafak.
Deyim: tüy düzmek
Anlamı: 1) hayvanın tüyü düzelmek; 2) tkz. iyi bir yaşayışa kavuştuğunu belirtecek biçimde güzel giyinmek: 'Akıllı kız Güner, ortaya çıkalı ne kadar oldu, daha dün bir bugün iki, baksana iyice tüyü düzmüş.' -A. İlhan.
Deyim: umudu (umudunu) üzmek
Anlamı: umudu kesmek: 'Millet köyden umudu üzmüş bir kere. Hele gençler bir an önce çekip gitmek istiyor.' -M. Kutlu.