Kelime: Uzatma

Anlamlar:

1. Uzatmak işi, temdit

Özelliği / Tipi / Türü: Isim

Örnek: "Selim Sırrı, yirmi senedir cüce uzatmaya, kambur yassılamaya çalışıyor."

"Falih Rıfkı Atay"

2. Sıhhi tesisatçılıkta kısa boruları uzatmak için kullanılan, kısa boru parçası

3. Bir ucu kıyıya bağlı durumda denize uzatılıp bırakılarak kullanılan balık ağı

Özelliği / Tipi / Türü: Denizcilik

4. Ünlülerin uzun söylenişi

Özelliği / Tipi / Türü: Dil bilgisi

5. Oyun içerisindeki duraklama dakikaları

Özelliği / Tipi / Türü: Spor

6. Eşit sayılarla biten bir elemeli oyunu, kazananın belli olması amacıyla, kurallarına uygun olarak belli bir süre daha sürdürmek

Özelliği / Tipi / Türü: Spor

İçinde Uzatma geçen birleşik ve kökteş kelimeler: uzatma işareti, uzatma penaltısı


Uzatma eş anlamlısı

Uzatma hakkında eş anlamlı kelimeler

Uzatma eş anlamlısı

uzatma kelimesinin eş anlamlı sözcükleri : Temdit


Uzatma zıt anlamlısı

Uzatma hakkında zıt (karşıt) anlamlı kelimeler

Uzatma zıt anlamlısı

Uzatma kelimesinin zıt anlamlı sözcükleri : Bulunamadı!


Uzatma ile ilgili 1 örnek cümle

"Uzatma" kelimesini bir cümle içinde kullanmak gerekirse, aşağıdaki cümleler gerçek veya mecaz anlamı ile "Uzatma" kelimesinin cümle içinde kullanımına örnek gösterilebilir.

1. Maç, iki kez uzatmadan sonra belli oldu


Diğer dillerde Uzatma

İngilizce: Extending

Spanish: Extender

German: Erweiterung

French: Étendre

Italian: Estendere


Uzatma ile ilgili atasözleri

Uzatma ile ilgili atasözleri

Aşağıda Uzatma hakkında ve içinde Uzatma kelimesi geçen, Uzatma ile başlayan veya biten atasözleri örnek olarak verilmiştir.

Atasözü: atlar nallanırken kurbağalar ayak uzatmaz

Anlamı: küçükler büyüklerin yanında hadlerini bilmelidir.


Uzatma ile ilgili deyimler

Uzatma ile ilgili deyimler

Aşağıda Uzatma hakkında ve içinde Uzatma kelimesi geçen, Uzatma ile başlayan veya biten deyimler örnek olarak verilmiştir.

Deyim: bacaklarını uzatmak

Anlamı: hiçbir şey yapmadan, hiçbir şeyle ilgilenmeden oturmak, tembel tembel zaman öldürmek.

Deyim: boynunu uzatmak

Anlamı: her şeye, her cezaya razı olmak.

Deyim: dil uzatmak

Anlamı: bir kimse veya bir şey için kötü söylemek: 'Başka ulusların kabahatleri ne olursa olsun, dost ve düşman bize nasıl dil uzatırlarsa uzatsın...' -T. Halman.

Deyim: el uzatmak

Anlamı: 1) birinden bir hakkı almaya kalkışmak: 'Ne var ki niye bizim lokmamıza el uzatırlar?' -A. İlhan. 2) yardım etmek: 'Sözü geçecek, en umulmadık bir zamanda kendine el uzatabilecek bir adam olmadığı nereden belli?' -R. N. Güntekin.

Deyim: elini uzatmak

Anlamı: yardım etmek: Kızılay, yoksullara elini uzatır.

Deyim: kol uzatmak

Anlamı: yayılmak, ulaşmak.

Deyim: lafı uzatmak

Anlamı: konuşmayı gereksiz bir biçimde başka sözlerle sürdürmek: 'Lafı uzatmadım, kelimesi kelimesine cevap vermeye takatim yoktu.' -E. İ. Benice.

Deyim: ona buna dil uzatmak

Anlamı: herkes için ileri geri konuşmak.

Deyim: sakal bırakmak (koyuvermek veya salıvermek veya uzatmak)

Anlamı: sakalını tıraş etmeyip büyütmek: 'Yaşıtlarının hemen hepsi sakal koyuverdi.' -Y. Z. Ortaç.

Deyim: sözü uzatmak

Anlamı: gereğinden çok konuşmak: 'Bu hesapları yapabildiğimi göstermek için bu kadar sözü uzatıyorum.' -A. Midhat.

Deyim: uzatmaları oynamak

Anlamı: 1) bir görevde son zamanlarını yaşamak; 2) sp. oyunda uzatma dakikalarını oynamak; 3) mec. ölmek üzere olmak.

Deyim: uzatmayalım

Anlamı: kısacası: 'Uzatmayalım, bir tazminat lafıdır tutturdu.' -S. F. Abasıyanık.

Deyim: zeytin dalı uzatmak

Anlamı: barış için ilk adımı atmak.