Toz TDK Türkçe sözlük anlamı ne demek?
Toz kelimesinin sözlük anlamı, eş ve zıt anlamlı karşılıkları, diğer dillerdeki anlamları, Toz hakkında örnek cümleler, atasözü ve deyimler...
Kelime: Toz
Anlamlar:
1. Çok küçük ve hafif parçacıklara bölünmüş toprak
Özelliği / Tipi / Türü: Isim
Örnek: "Köy yolları tozdan ve çamurdandır ama sevgi ve ızdırapla doludur."
2. Çok küçük parçacıklara bölünmüş olan herhangi bir madde
Örnek: "Bak gene bir tutam saçak tütün kalmadı. Bana yalnız tozları kalıyor."
3. Bu durumda olan
Özelliği / Tipi / Türü: Sıfat
Örnek: "Toz boya. Toz biber."
İçinde Toz geçen birleşik ve kökteş kelimeler: toz bezi, toz boya, toz bulutu, toz duman, toz fırçası, tozkoparan, toz maskesi, tozpembe, toz sabun, toz şeker, toz toprak, bıçkı tozu, bulaşık tozu, çiçek tozu, davultozu, kabartma tozu, kurtayağı tozu, limon tozu, Oltu tozu, sabun tozu, süt tozu, zımpara tozu
Toz hakkında eş anlamlı kelimeler
Toz eş anlamlısı
toz kelimesinin eş anlamlı sözcükleri : cevher, asıl, kök
Toz hakkında zıt (karşıt) anlamlı kelimeler
Toz zıt anlamlısı
Toz kelimesinin zıt anlamlı sözcükleri : Bulunamadı!
Toz ile ilgili 5 örnek cümle
"Toz" kelimesini bir cümle içinde kullanmak gerekirse, aşağıdaki cümleler gerçek veya mecaz anlamı ile "Toz" kelimesinin cümle içinde kullanımına örnek gösterilebilir.
1. Ayakları yolun tozuna gömülüyordu
2. Kömür tozu ortalığa yayılmıştı
3. Gözüne kaçan tozu çıkardı
4. Ete biraz toz biber sürdü
5. Toz ol, gözm görmesin!
Diğer dillerde Toz
İngilizce: Substance
Spanish: Sustancia
German: Pulver
French: Substance
Italian: Sostanza
Toz ile ilgili atasözleri
Aşağıda Toz hakkında ve içinde Toz kelimesi geçen, Toz ile başlayan veya biten atasözleri örnek olarak verilmiştir.
Atasözü: iki karılı evde toz diz boyu olur
Anlamı: bir işi iki kişi yürütemez.
Atasözü: yar, yakıldığı gün tozar
Anlamı: bir felaket meydana geldiği anda büyük bir tepki ve panik yaratır, daha sonra durumun eski ağırlığı kalmaz.
Toz ile ilgili deyimler
Aşağıda Toz hakkında ve içinde Toz kelimesi geçen, Toz ile başlayan veya biten deyimler örnek olarak verilmiştir.
Deyim: ayağının tozu ile
Anlamı: yoldan gelir gelmez, henüz dinlenmeden: 'Halep'ten İstanbul'a döndüğü gün ayağının tozu ile devrin padişahını görmeye gitmişti.' -Y. K. Karaosmanoğlu.
Deyim: ayağının tozunu silmeden
Anlamı: ayağının tozu ile.
Deyim: (bir şeyin, kimsenin) üstüne toz kondurmamak
Anlamı: bir şeyin veya kimsenin kusurlu olabileceğini kabul etmemek.
Deyim: (bir yeri, bir şeyi) tozpembe görmek
Anlamı: aşırı iyimser olmak: 'Fakat aynı adamın bütün sıkıntılarına rağmen, kara ufukları tozpembe gördüğü ... anlar da vardır.' -Ş. Rado.
Deyim: dünyayı tozpembe görmek
Anlamı: üzücü durumlara bile iyimser gözle bakmak: 'Gümüş şamdanların, pembe karanfillerin, kristallerin renk renk, ışık ışık parladığı sofralarda melek yüzlü, tatlı dilli insanlarla konuşur, dünyayı tozpembe görürdük.' -M. Ş. Esendal.
Deyim: gezip tozmak
Anlamı: eğlenmek amacıyla çokça gezmek: 'Seher hep Bayram'ın sinirine dokunanlarla gezip tozdu.' -S. F. Abasıyanık.
Deyim: toz almak
Anlamı: bir yerin tozunu temizlemek.
Deyim: toz etmek
Anlamı: ezip harap etmek, ortadan kaldırmak.
Deyim: toz kondurmamak
Anlamı: bir şeyde herhangi bir kusurun varlığını kabul etmemek, bir şeyi kusursuz göstermek: 'Toz kondurmadığı devletinin kendisini hatırlamasını sabırla bekliyor.' -E. Atasü.
Deyim: toz koparmak
Anlamı: toz kaldırmak.
Deyim: toz olmak
Anlamı: 1) toz durumuna gelmek; 2) argo kaybolup gitmek, kaçmak, uzaklaşmak.
Deyim: tozdan dumandan ferman okunmamak
Anlamı: ortalık çok karışık olmak.
Deyim: tozu dumana katmak
Anlamı: 1) ortalığı altüst etmek: 'Uzaktaki yoldan açık bir otomobilin tozu dumana katarak kasabaya geldiği görüldü.' -H. Taner. 2) toz kaldırarak hızla gitmek veya kaçmak: 'Aliş tozu dumana katarak kulübeye seğirtirken o da arkadaşlarının birini aramaya çıktı.' -Halikarnas Balıkçısı.
Deyim: tozunu almak (atmak, silkelemek, silkmek)
Anlamı: 1) bir şeyi silerek tozdan temizlemek; 2) tkz. dövmek, hırpalamak.
Deyim: üzerine toz kondurmamak
Anlamı: üstüne toz kondurmamak.
Deyim: vurdukça tozumak
Anlamı: üzerinde çalışıldıkça, işlendikçe işi artmak.