Kelime: Tok
Anlamlar:
1. Açlığını gidermiş, doymuş, aç karşıtı
Özelliği / Tipi / Türü: Sıfat
2. Sık ve kalın dokunmuş (kumaş)
3. Kalın ve gür (ses)
Örnek: "Sesi tok, aksanı düzgündü."
4. Sevgi, sevecenlik, başarı, para, mal vb. şeyleri elde etmiş ve bunlara kavuşmuş olan
Özelliği / Tipi / Türü: Mecaz Anlam
İçinde Tok geçen birleşik ve kökteş kelimeler: tokgözlü, tok karnına, tok sözlü, tok tok, gönlü tok, gözü tok, karnı tok

Tok hakkında eş anlamlı kelimeler
Tok eş anlamlısı
tok kelimesinin eş anlamlı sözcükleri : Doymuş

Tok hakkında zıt (karşıt) anlamlı kelimeler
Tok zıt anlamlısı
tok kelimesinin zıt anlamlı sözcükleri : aç
Tok ile ilgili 3 örnek cümle
"Tok" kelimesini bir cümle içinde kullanmak gerekirse, aşağıdaki cümleler gerçek veya mecaz anlamı ile "Tok" kelimesinin cümle içinde kullanımına örnek gösterilebilir.
1. Başaklar bu yıl tok görünüyor
2. Tok tok banyo yapılması sakıncalıdır
3. Tok tok konuşanlar dikkat çeker
Diğer dillerde Tok
İngilizce: Full
Spanish: Completo
German: Tok
French: Plein
Italian: Pieno

Tok ile ilgili atasözleri
Aşağıda Tok hakkında ve içinde Tok kelimesi geçen, Tok ile başlayan veya biten atasözleri örnek olarak verilmiştir.
Atasözü: aç aslandan tok domuz yeğdir
Anlamı: soysuz olup para kazanan, soylu olup da para kazanmayandan üstündür.
Atasözü: aç doymam, tok acıkmam sanır
Anlamı: aç insan elde ettiğinden çoğunu ister, varlıklı insan ise daha fazlasını ister.
Atasözü: aç gezmektense tok ölmek yeğdir
Anlamı: yoksulluk ölümden de beterdir.
Atasözü: aç ne yemez, tok ne demez
Anlamı: yoksul kimse eline geçen şeyin iyisine kötüsüne bakmaz, varlıklı kişi ise en güzel şeylerde bile kusur bulur.
Atasözü: aç tokun gözüne bakmakla doymaz
Anlamı: yoksul insanla ilgilenmek ancak ona yardım etmekle olur.
Atasözü: açlık ile tokluğun arası yarım yufka
Anlamı: yoksul olan buna üzülmemelidir, küçücük bir şey bile en büyük ihtiyacı gidermeye yeter.
Atasözü: davul birinin boynunda, tokmak bir başkasının elinde
Anlamı: sorumluluk birinde olmasına karşın bir başkasının sözü geçiyor.
Atasözü: domuzdan toklu çıkmaz (doğmaz)
Anlamı: kötü huylu kimsenin çocuğu melek huylu olmaz.
Atasözü: iki testi tokuşunca biri elbet kırılır
Anlamı: kavgaya tutuşan iki kişiden biri elbette yenilir ve zarara uğrar.
Atasözü: karı malı hamam tokmağıdır
Anlamı: bir erkek, karısının malından yararlanmayı düşünmemelidir.
Atasözü: karnı tok it gölgede yatar
Anlamı: akılsız kişi bugün karnını doyurunca yarını düşünmez, yan gelir yatar, keyfine bakar.
Atasözü: öksüz kuzu toklu (öveç) olmaz
Anlamı: kimsesiz, koruyucusuz kimse ilerleyemez.
Atasözü: tok açın hâlinden bilmez
Anlamı: varlıklı olan, yoksulun ne denli sıkıntı içinde bulunduğunu bilmez.
Atasözü: tok ağırlaması (ağırlamak) güçtür (güç olur)
Anlamı: karnı tok olanlara yemek beğendirmek kolay değildir.
Atasözü: tok iken yemek yiyen, mezarını dişiyle kazar
Anlamı: tok karnına yemek yemek, sağlık için çok zararlıdır.

Tok ile ilgili deyimler
Aşağıda Tok hakkında ve içinde Tok kelimesi geçen, Tok ile başlayan veya biten deyimler örnek olarak verilmiştir.
Deyim: kadeh tokuşturmak
Anlamı: içki içerken kadehleri karşılıklı olarak birbirine dokundurmak.
Deyim: karnı tok, sırtı pek
Anlamı: geçim sıkıntısı olmayan insanlar için kullanılan bir söz.
Deyim: karnı tok sırtı pek olmak
Anlamı: geçimi iyi olmak, para sıkıntısı olmamak.
Deyim: Osmanlı tokadı atmak
Anlamı: 1) bir kimseye sert ve etkili bir biçimde tokat atmak; 2) mec. sert ve etkili bir biçimde uyarmak; 3) mec. bir kimseye üstünlüğünü kabul ettirmek.
Deyim: Osmanlı tokadı yemek
Anlamı: 1) sert ve etkili bir biçimde tokat atılmak; 2) mec. sert ve etkili bir biçimde uyarılmak; 3) mec. bir kimsenin üstünlüğünü kabul etmek.
Deyim: tekme tokat girişmek
Anlamı: dayak atmak.
Deyim: tok evin aç kedisi
Anlamı: gereksinimi olmadığı hâlde açgözlülük eden.
Deyim: tok tutmak
Anlamı: açlığı uzun süre giderme veya doyurma özelliği olmak.
Deyim: toka etmek
Anlamı: 1) el sıkışmak: 'Çımacı İzzet'le iki ellerini birbirine uzatarak bayramlaşır gibi toka ederler.' -S. F. Abasıyanık. 2) den. karşılıklı iki parçayı getirip birbirine dayamak; 3) kadeh tokuşturmak; 4) argo vermek: 'Bin beş yüzü toka edip yarın halıyı çekeceksin.' -N. F. Kısakürek.
Deyim: tokat aşk etmek (eylemek)
Anlamı: hızla vurmak: 'Sandalyeyi elinden alıp iki tokat aşk etti.' -S. F. Abasıyanık.
Deyim: tokat atmak (patlatmak)
Anlamı: 1) el içi ile vurmak; 2) argo dolandırmak.
Deyim: tokat (tokadı) yemek
Anlamı: 1) kendine tokat vurulmak: 'Senin minimini elinden yediğim tokadın acısını yüzümde kıyamete kadar duyacağım.' -A. N. Asya. 2) mec. yenilgiye uğramak: 'Acısını unutamayacakları bir tokat yediler halktan.' -N. Cumalı. 3) argo dolandırılmak.
Deyim: tokmak gibi
Anlamı: tıkız etli.