Kelime: Tok

Anlamlar:

1. Açlığını gidermiş, doymuş, aç karşıtı

Özelliği / Tipi / Türü: Sıfat

2. Sık ve kalın dokunmuş (kumaş)

3. Kalın ve gür (ses)

Örnek: "Sesi tok, aksanı düzgündü."

"Necip Fazıl Kısakürek"

4. Sevgi, sevecenlik, başarı, para, mal vb. şeyleri elde etmiş ve bunlara kavuşmuş olan

Özelliği / Tipi / Türü: Mecaz Anlam

İçinde Tok geçen birleşik ve kökteş kelimeler: tokgözlü, tok karnına, tok sözlü, tok tok, gönlü tok, gözü tok, karnı tok


Tok eş anlamlısı

Tok hakkında eş anlamlı kelimeler

Tok eş anlamlısı

tok kelimesinin eş anlamlı sözcükleri : Doymuş


Tok zıt anlamlısı

Tok hakkında zıt (karşıt) anlamlı kelimeler

Tok zıt anlamlısı

tok kelimesinin zıt anlamlı sözcükleri :


Tok ile ilgili 3 örnek cümle

"Tok" kelimesini bir cümle içinde kullanmak gerekirse, aşağıdaki cümleler gerçek veya mecaz anlamı ile "Tok" kelimesinin cümle içinde kullanımına örnek gösterilebilir.

1. Başaklar bu yıl tok görünüyor

2. Tok tok banyo yapılması sakıncalıdır

3. Tok tok konuşanlar dikkat çeker


Diğer dillerde Tok

İngilizce: Full

Spanish: Completo

German: Tok

French: Plein

Italian: Pieno


Tok ile ilgili atasözleri

Tok ile ilgili atasözleri

Aşağıda Tok hakkında ve içinde Tok kelimesi geçen, Tok ile başlayan veya biten atasözleri örnek olarak verilmiştir.

Atasözü: aç aslandan tok domuz yeğdir

Anlamı: soysuz olup para kazanan, soylu olup da para kazanmayandan üstündür.

Atasözü: aç doymam, tok acıkmam sanır

Anlamı: aç insan elde ettiğinden çoğunu ister, varlıklı insan ise daha fazlasını ister.

Atasözü: aç gezmektense tok ölmek yeğdir

Anlamı: yoksulluk ölümden de beterdir.

Atasözü: aç ne yemez, tok ne demez

Anlamı: yoksul kimse eline geçen şeyin iyisine kötüsüne bakmaz, varlıklı kişi ise en güzel şeylerde bile kusur bulur.

Atasözü: aç tokun gözüne bakmakla doymaz

Anlamı: yoksul insanla ilgilenmek ancak ona yardım etmekle olur.

Atasözü: açlık ile tokluğun arası yarım yufka

Anlamı: yoksul olan buna üzülmemelidir, küçücük bir şey bile en büyük ihtiyacı gidermeye yeter.

Atasözü: davul birinin boynunda, tokmak bir başkasının elinde

Anlamı: sorumluluk birinde olmasına karşın bir başkasının sözü geçiyor.

Atasözü: domuzdan toklu çıkmaz (doğmaz)

Anlamı: kötü huylu kimsenin çocuğu melek huylu olmaz.

Atasözü: iki testi tokuşunca biri elbet kırılır

Anlamı: kavgaya tutuşan iki kişiden biri elbette yenilir ve zarara uğrar.

Atasözü: karı malı hamam tokmağıdır

Anlamı: bir erkek, karısının malından yararlanmayı düşünmemelidir.

Atasözü: karnı tok it gölgede yatar

Anlamı: akılsız kişi bugün karnını doyurunca yarını düşünmez, yan gelir yatar, keyfine bakar.

Atasözü: öksüz kuzu toklu (öveç) olmaz

Anlamı: kimsesiz, koruyucusuz kimse ilerleyemez.

Atasözü: tok açın hâlinden bilmez

Anlamı: varlıklı olan, yoksulun ne denli sıkıntı içinde bulunduğunu bilmez.

Atasözü: tok ağırlaması (ağırlamak) güçtür (güç olur)

Anlamı: karnı tok olanlara yemek beğendirmek kolay değildir.

Atasözü: tok iken yemek yiyen, mezarını dişiyle kazar

Anlamı: tok karnına yemek yemek, sağlık için çok zararlıdır.


Tok ile ilgili deyimler

Tok ile ilgili deyimler

Aşağıda Tok hakkında ve içinde Tok kelimesi geçen, Tok ile başlayan veya biten deyimler örnek olarak verilmiştir.

Deyim: kadeh tokuşturmak

Anlamı: içki içerken kadehleri karşılıklı olarak birbirine dokundurmak.

Deyim: karnı tok, sırtı pek

Anlamı: geçim sıkıntısı olmayan insanlar için kullanılan bir söz.

Deyim: karnı tok sırtı pek olmak

Anlamı: geçimi iyi olmak, para sıkıntısı olmamak.

Deyim: Osmanlı tokadı atmak

Anlamı: 1) bir kimseye sert ve etkili bir biçimde tokat atmak; 2) mec. sert ve etkili bir biçimde uyarmak; 3) mec. bir kimseye üstünlüğünü kabul ettirmek.

Deyim: Osmanlı tokadı yemek

Anlamı: 1) sert ve etkili bir biçimde tokat atılmak; 2) mec. sert ve etkili bir biçimde uyarılmak; 3) mec. bir kimsenin üstünlüğünü kabul etmek.

Deyim: tekme tokat girişmek

Anlamı: dayak atmak.

Deyim: tok evin aç kedisi

Anlamı: gereksinimi olmadığı hâlde açgözlülük eden.

Deyim: tok tutmak

Anlamı: açlığı uzun süre giderme veya doyurma özelliği olmak.

Deyim: toka etmek

Anlamı: 1) el sıkışmak: 'Çımacı İzzet'le iki ellerini birbirine uzatarak bayramlaşır gibi toka ederler.' -S. F. Abasıyanık. 2) den. karşılıklı iki parçayı getirip birbirine dayamak; 3) kadeh tokuşturmak; 4) argo vermek: 'Bin beş yüzü toka edip yarın halıyı çekeceksin.' -N. F. Kısakürek.

Deyim: tokat aşk etmek (eylemek)

Anlamı: hızla vurmak: 'Sandalyeyi elinden alıp iki tokat aşk etti.' -S. F. Abasıyanık.

Deyim: tokat atmak (patlatmak)

Anlamı: 1) el içi ile vurmak; 2) argo dolandırmak.

Deyim: tokat (tokadı) yemek

Anlamı: 1) kendine tokat vurulmak: 'Senin minimini elinden yediğim tokadın acısını yüzümde kıyamete kadar duyacağım.' -A. N. Asya. 2) mec. yenilgiye uğramak: 'Acısını unutamayacakları bir tokat yediler halktan.' -N. Cumalı. 3) argo dolandırılmak.

Deyim: tokmak gibi

Anlamı: tıkız etli.