Kelime: Sıkmak
Anlamlar:
1. Çevresine sarılarak veya bir şey sararak çepeçevre basınç altına almak
Özelliği / Tipi / Türü: -i
Örnek: "Yalnız kalan kadın titriyor, hıçkırarak kucağındaki yavrusunu sıkıyor."
2. Bir şeyin suyunu, yağını, sıvı kısmını basınçla çıkarıp akıtmak
Örnek: "Limon sıkmak. Üzüm sıkmak."
3. Dar gelmek
Örnek: "Belimi sıktı kemer"
4. Basınçlı bir araçla fışkırtmak, püskürtmek
Örnek: "Yangına su sıkmak."
5. Silahla ateş etmek
Örnek: "Küçük hanım, tabancayı kalbine sıkmak istemiş."
6. Baskı altına almak, üzmek, bunaltmak, zorlamak
Örnek: "Çocuğu çok sıkıyorlar."
7. Sıkıntı vermek
Özelliği / Tipi / Türü: Mecaz Anlam
Örnek: "İhtimal inanmayacaksınız. Fakat ben sizi sıkmamak için uzatmayarak anlatacağım."
8. Yalan söylemek
Özelliği / Tipi / Türü: Argo

Sıkmak hakkında eş anlamlı kelimeler
Sıkmak eş anlamlısı
sıkmak kelimesinin eş anlamlı sözcükleri : püskürtmek , zorlamak , bunaltmak , üzmek

Sıkmak hakkında zıt (karşıt) anlamlı kelimeler
Sıkmak zıt anlamlısı
Sıkmak kelimesinin zıt anlamlı sözcükleri : Sonuç bulunamadı!
Sıkmak ile ilgili 6 örnek cümle
"Sıkmak" kelimesini bir cümle içinde kullanmak gerekirse, aşağıdaki cümleler gerçek veya mecaz anlamı ile "Sıkmak" kelimesinin cümle içinde kullanımına örnek gösterilebilir.
1. Zeytini sıkmak, zeytinyağı çıkarmak çok eskiden bilinir
2. Ayakkabı ayağını sıkıyormuş
3. İtfaiye eri yangına su sıkıyordu
4. İki el tabanca sıktı
5. Öğrenciyi sıkmak, verimi düşürür
6. Kötü roman insanı sıkıyor
Diğer dillerde Sıkmak
İngilizce: Bore
Spanish: Aburrido
German: Quetschen
French: Alésage
Italian: Annoiare
Sıkmak ile ilgili atasözleri
Aşağıda Sıkmak hakkında ve içinde Sıkmak kelimesi geçen, Sıkmak ile başlayan veya biten atasözleri örnek olarak verilmiştir.
Sıkmak ile ilgili deyimler
Aşağıda Sıkmak hakkında ve içinde Sıkmak kelimesi geçen, Sıkmak ile başlayan veya biten deyimler örnek olarak verilmiştir.
Deyim: ayağına sıkmak
Anlamı: ayağına ateş ederek tehdit amacıyla gözdağı vermek.
Deyim: boğazını sıkmak
Anlamı: bunaltmak, sıkıntı vermek: 'Müfit, boğazını sıkan büyük öfke ile titreyerek başını çevirdi.' -P. Safa.
Deyim: can sıkmak
Anlamı: 1) bıkkınlık vermek: 'Adam sizin çok can sıktığınızı, çok anlayışsız ve inatçı olduğunuzu ifade etmek üzere ters bir bakışla bakıyor yüzünüze.' -İ. Özel. 2) huzur bozmak: 'Hani hakikati bilmek iyi şeydir ama bu kadarı da onu değiştiremediğiniz için, can sıkıyor.' -N. Hikmet.
Deyim: canını sıkmak
Anlamı: sözlerle veya davranışlarla kişinin neşesini kaçırmak, huzurunu bozmak: 'Serbestçe birisi olursa sizin canınızı sıkar.' -Ö. Seyfettin.
Deyim: dişini sıkmak
Anlamı: darlığa, sıkıntıya dayanmak, katlanmak: 'Hele biraz dişini sık, hepsi yoluna girer.' -R. H. Karay.
Deyim: el sıkmak
Anlamı: selamlaşmak için birinin elini tutmak.
Deyim: hortum sıkmak
Anlamı: yangına su sıkmak.
Deyim: içini sıkmak
Anlamı: sıkıntı vermek: 'Fakat bu lakırtı Rabia'nın içini sıkar.' -H. E. Adıvar.
Deyim: karanfili sıkmak
Anlamı: argo tehlikelere ve güçlüklere göğüs gerebilmek.
Deyim: kemer (kemerini) sıkmak
Anlamı: sıkı para politikası anlayışıyla daha az tüketmek.
Deyim: kendini sıkmak
Anlamı: kendini zorlamak, çaba göstermek: 'Ben kendimi sıkarak istidadımdan daha çok şen görünmeye çalışıyordum.' -Ö. Seyfettin.
Deyim: kubur sıkmak
Anlamı: silah atmak, tabanca sıkmak: 'Oğlum, ben karanlığa kubur sıkmam.' -H. R. Gürpınar.
Deyim: kurşun sıkmak
Anlamı: silahı ateşlemek, mermi yakmak: 'Az bir sürede bütün köy bu kurşunları sıkanın Hasan olduğunu öğrendi.' -Y. Kemal.
Deyim: mavra atmak (sıkmak)
Anlamı: 1) gevezelik etmek; 2) palavra atmak.
Deyim: palavra atmak (savurmak, sıkmak)
Anlamı: argo 1) abartarak konuşmak, büyük başarılardan söz etmek: 'Yalana yakın palavralar savurmaktan kendini alamayan Ragıp Bey, bu sefer tamamıyla masumdu.' -Y. K. Karaosmanoğlu. 2) uydurma, asılsız bir söz veya haberi gerçekmiş gibi ortaya atmak.
Deyim: tatlı canını sıkmak
Anlamı: gereksiz şeylere üzülmek ve bunları dert edinmek.
Deyim: ümüğünü sıkmak
Anlamı: ümüğüne sarılmak.
