Salmak kelime anlamı nedir? Salmak ne demek?
Salmak kelimesinin sözlük anlamı, eş ve zıt anlamlı karşılıkları, diğer dillerdeki anlamları, Salmak hakkında örnek cümleler, atasözü ve deyimler...
Kelime: Salmak
Anlamlar:
1. Bağımlılığına, tutukluluğuna veya baskı altındaki durumuna son vererek serbest kılmak, bırakmak, koyuvermek
Özelliği / Tipi / Türü: -e - -i
Örnek: "Derhâl kapının zincirini salıvererek kanadı arkasına kadar açtı."
2. Yollamak, göndermek
Örnek: "Bununla beraber peşine adam salmak gerekir."
3. Koymak, katmak
Örnek: "Halk ruhunun benliğinizde yeniden uyanıp hararetini gönlünüze saldığını duyarsınız."
4. Sürmek
Örnek: "Bunun içindir ki dal budak saldı, yemiş vermeye başladı."
5. Uğratmak
Örnek: "Başını derde salmak."
6. Vergi yüklemek
Örnek: "Ona elli bin lira salmışlar."
7. Üzerine yürütmek
Örnek: "Tazıyı tavşana salmak."
8. Saldırmak
Özelliği / Tipi / Türü: -e
Örnek: "Aç kurt, yılana da salar, taşa da, dedi."
9. Sarkıtmak
Örnek: "Soğutmak için kuyuya su kabı saldı."
10. Gemi demir üzerinde dört yana dönmek
Özelliği / Tipi / Türü: Denizcilik
11. Bakmamak, ilgilenmemek, özen göstermemek
Özelliği / Tipi / Türü: -i - Mecaz Anlam
İçinde Salmak geçen birleşik ve kökteş kelimeler: salıvermek, salıverilmek
Salmak hakkında eş anlamlı kelimeler
Salmak eş anlamlısı
salmak kelimesinin eş anlamlı sözcükleri : sarkıtmak , saldırmak , uğratmak , katmak , koymak , koyuvermek , bırakmak , bağımlılığına , sürmek
Salmak hakkında zıt (karşıt) anlamlı kelimeler
Salmak zıt anlamlısı
Salmak kelimesinin zıt anlamlı sözcükleri : Sonuç bulunamadı!
Salmak ile ilgili 12 örnek cümle
"Salmak" kelimesini bir cümle içinde kullanmak gerekirse, aşağıdaki cümleler gerçek veya mecaz anlamı ile "Salmak" kelimesinin cümle içinde kullanımına örnek gösterilebilir.
1. Tutukluyu saldılar
2. Ağa, adamlarına haber salmış, gelsinler demiş
3. Pirince biraz daha su salmak gerekiyor
4. Bunu yaparsanız başınızı derde salarsınız
5. Asma dal budak saldı
6. Her eve ayrı para salmışlar
7. Atmacayı ava saldı
8. Gemiyi denize saldılar
9. Çocukları İstanbul’a saldık
10. Et biraz su salmış
11. Kuyuya karpuz saldık, soğursa keseriz
12. Bu köpek insana salar mı?
Diğer dillerde Salmak
İngilizce: Release
Spanish: Lanzar
German: Freigabe
French: Publier
Italian: Rilasciare
Salmak ile ilgili atasözleri
Aşağıda Salmak hakkında ve içinde Salmak kelimesi geçen, Salmak ile başlayan veya biten atasözleri örnek olarak verilmiştir.
Salmak ile ilgili deyimler
Aşağıda Salmak hakkında ve içinde Salmak kelimesi geçen, Salmak ile başlayan veya biten deyimler örnek olarak verilmiştir.
Deyim: (bir şeye) merak sarmak (duymak, salmak)
Anlamı: bir şeyi edinme, yapma veya onunla uğraşma isteğine kapılmak, bir şeye eğilim duymak: 'Bu adama, her gördüğüm vakit, merhamet ve korku ile karışık bir merak duyuyordum.' -R. N. Güntekin. 'Miralay beyimiz, emekli olduktan sonra komisyonculuğa kalkan veya cins tavuk yetiştirmeye merak salan soydan değildir.' -H. Taner.
Deyim: (birine) korku salmak
Anlamı: korkutmak: 'Devletin bu türden denetimlere kalkması, korku salma amacına yöneliktir.' -M. C. Anday.
Deyim: (biriyle) selam yollamak (salmak)
Anlamı: birine esenleme haberi göndermek: 'Züğürtlükten telefonumuz kesildi mi ona bir selam yollar, açtırırdık.' -Y. Z. Ortaç. 'Şimdi bizden yüz çevirdi ahbaplar / Bir çift selam salanım yok, gardiyan' -Âşık Ali İzzet.
Deyim: dal budak salmak
Anlamı: 1) karmaşık bir biçimde yayılıp genişlemek: 'Samimiyetimizin her köşesinde heybetli çınarlar gibi dal budak salmıştı.' -O. S. Orhon. 2) soy yönünden genişleyip yayılmak.
Deyim: haber salmak (yollamak)
Anlamı: haber göndermek: 'Ben bu sevdadan vazgeçmez iken / Gizli gizli haber salıp durmasın' -Halk türküsü.
Deyim: kök salmak
Anlamı: 1) iyice tutunmak, sağlamlaşmak, yayılmak, köklenmek: 'Benliğe kök salan gönül bağlarını kim tarif edebilir?' -H. E. Adıvar. 2) bir yere iyice yerleşmek.
Deyim: kuşun kanadıyla haber salmak
Anlamı: en hızlı bir biçimde haber vermek: 'Görürseniz, duyarsanız kuşun kanadıyla haber salın demedik mi?' -M. İzgü.
Deyim: nam salmak
Anlamı: ününü her yana yaymak.
Deyim: salma salmak
Anlamı: genellikle köylerde işlerin görülmesi için ihtiyar heyetinin kararıyla her evden para toplamak.
Deyim: suya salmak
Anlamı: boşuna harcamak.
Deyim: şöhret salmak
Anlamı: ünü yayılmak: 'Burada jandarma teğmeni olsun da daha bir defa, Ankara'da şöhret salmış olan o gözleri görmesin.' -R. H. Karay.
Deyim: ün almak (kazanmak, salmak, yapmak)
Anlamı: ünü herkesçe bilinmek ve her yerden duyulmak: 'Dünyaca ün almış Mark Twain Derneğinin fahri üyeliğini aldığını duyunca...' -S. F. Abasıyanık. 'Ramazan, sertliği, zulmü ile ün salmış bir kabadayı idi.' -H. E. Adıvar.