Kelime: şal

Kökeni: "Farsça şāl" kelimesinden Türkçeye geçmiştir.

Anlamlar:

1. Genellikle Hindistan'da dokunan, özel motifleri olan değerli bir yün kumaş

Özelliği / Tipi / Türü: Isim

Örnek: "Genç kadın, yün şalını başına almışken çıkardı."

"Reşat Enis"

2. Kadınların omuzlarını örtmek için kullandıkları geniş atkı

Örnek: "Zil, şal ve gül. Bu bahçede raksın bütün hızı / Şevk akşamında Endülüs üç defa kırmızı"

"Yahya Kemal Beyatlı"

İçinde şal geçen birleşik ve kökteş kelimeler: şal kuşak, şal örneği


şal eş anlamlısı

şal hakkında eş anlamlı kelimeler

şal eş anlamlısı

şal kelimesinin eş anlamlı sözcükleri : tabut


şal hakkında zıt (karşıt) anlamlı kelimeler

şal zıt anlamlısı

şal kelimesinin zıt anlamlı sözcükleri : Sonuç bulunamadı!


şal ile ilgili 1 örnek cümle

"şal" kelimesini bir cümle içinde kullanmak gerekirse, aşağıdaki cümleler gerçek veya mecaz anlamı ile "şal" kelimesinin cümle içinde kullanımına örnek gösterilebilir.

1. Eğer yârim tutmaz ise salımdan/Onun için açık gider gözlerim. (halk türküsü)


Diğer dillerde şal

İngilizce: Shawl

Spanish: Chal

German: Schal

French: Châle

Italian: Scialle



şal ile ilgili atasözleri

Aşağıda şal hakkında ve içinde şal kelimesi geçen, şal ile başlayan veya biten atasözleri örnek olarak verilmiştir.

Atasözü: abdal ata binince bey oldum sanır, şalgam aşa girince yağ oldum sanır

Anlamı: görmemiş kişi, rastlantı sonucu layık olmadığı bir duruma kavuşursa bu durum kendisinin hakkıymış gibi aptalca böbürlenir.

Atasözü: eğri oturup doğru konuşalım

Anlamı: birisine karşı tutumumuz ne olursa olsun doğruyu söylemeliyiz.


şal ile ilgili deyimler

şal ile ilgili deyimler

Aşağıda şal hakkında ve içinde şal kelimesi geçen, şal ile başlayan veya biten deyimler örnek olarak verilmiştir.

Deyim: altmışaltıya bağlamak

Anlamı: geçici bir çözümle durumu kurtarmış görünmek.

Deyim: anası turp (sarımsak), babası şalgam (soğan)

Anlamı: hlk. ne olduğu belirsiz kimselerin çocuğu.

Deyim: eyer boşaltmak

Anlamı: 1) cirit oyununda hedef olmaktan kurtulmak için eyer üzerinde sağa sola eğilmek; 2) saldırıları boşa çıkaracak önlemler almak.

Deyim: hayırdır inşallah

Anlamı: 1) anlatılan bir rüyayı iyiye yormak için kullanılan bir söz; 2) şaşma ve merak veren olgular karşısında söylenen bir söz: 'Hayırdır inşallah, rüya mı gördün böyle birdenbire?' -Ö. Seyfettin.

Deyim: içi boşalmak

Anlamı: önemi ve anlamı kalmamak: 'Biliyorum; bütün sözler yavan, bütün sözcüklerin içi boşalmış, bütün anlamlar kullanılmış.' -M. Mungan.

Deyim: içini boşaltmak

Anlamı: 1) sıkıntı ve derdini söylemek: 'Psikanalistler, insanı nasıl itiraf ettirerek içini boşaltmak suretiyle tedavi ederlerse, sanat eserleri de aşağı yukarı aynı rolü oynarlar.' -M. Kaplan. 2) öfkesini açığa vurmak; 3) banka, şirket vb.ni yasal görüntü verip soymak.

Deyim: inşallahla maşallahla

Anlamı: 'çaba harcamadan' anlamında kullanılan bir söz.

Deyim: kırk bir (buçuk) kere maşallah!

Anlamı: 'pek çok, binlerce kez nazar değmesin!' anlamında kullanılan bir söz.

Deyim: maşalık etmek

Anlamı: başkalarının çıkarı, isteği ve amaçları doğrultusunda çalışmak.

Deyim: maşallahı var

Anlamı: bir kimsenin veya bir şeyin iyi bir durumu anlatılırken söylenen bir söz: Çocuğun bugün maşallahı var, hiç huysuzluk etmedi.

Deyim: meşale çekmek

Anlamı: önderlik etmek, önayak olmak.

Deyim: şalvar gibi

Anlamı: çok bol (pantolon).

Deyim: yüreğini boşaltmak (dökmek)

Anlamı: derdini, üzüntüsünü anlatarak hafiflemek.

Deyim: zembereği boşalmak (boşanmak)

Anlamı: 1) zembereği kurulmaz duruma gelmek; 2) mec. kendini tutamayarak uzun uzun ve sesli gülmek.

Deyim: zihni boşalmak

Anlamı: kafası rahat ve dingin olmak: 'Zihnim boşaldıkça daha doğrusu rahat zamanlarımda Türkçenin güzelliklerini, orijinal cilvelerini düşünürüm.' -B. Felek.