Pi ne demek? Pi sözlük anlamı nedir?
Pi kelimesinin sözlük anlamı, eş ve zıt anlamlı karşılıkları, diğer dillerdeki anlamları, Pi hakkında örnek cümleler, atasözü ve deyimler...
Kelime: Pi
Anlamlar:
Pi hakkında eş anlamlı kelimeler
Pi eş anlamlısı
pi kelimesinin eş anlamlı sözcükleri : Sonuç bulunamadı!
Pi hakkında zıt (karşıt) anlamlı kelimeler
Pi zıt anlamlısı
Pi kelimesinin zıt anlamlı sözcükleri : Sonuç bulunamadı!
Diğer dillerde Pi
İngilizce: Pi
Spanish: Pi
German: Pi
French: Pi
Italian: Pi
Pi ile ilgili atasözleri
Aşağıda Pi hakkında ve içinde Pi kelimesi geçen, Pi ile başlayan veya biten atasözleri örnek olarak verilmiştir.
Atasözü: acele işin sonu pişmanlık
Anlamı: acele ederek yaptığımız işten istediğimiz sonucu alamayabiliriz.
Atasözü: akarsu pislik tutmaz
Anlamı: bir insan ne kadar çok çalışırsa o kadar kötü düşünceden ve kötülük yapmaktan uzak olur.
Atasözü: aşı pişiren yağ olur, gelinin yüzü ağ olur
Anlamı: güzel şey, iyi gereç kullanılarak meydana gelir, bundan da iş yapana övünme payı çıkar.
Atasözü: ata arpa, yiğide pilav
Anlamı: canlıların güçleri, gelişmelerine yarayan şeylerle artar.
Atasözü: atlar tepişir, arada eşekler ezilir
Anlamı: büyüklerin çatışmasından küçükler zarar görür.
Atasözü: bodur tavuk her gün (dem) piliç
Anlamı: kısa boylular olduklarından daha genç görünürler.
Atasözü: çok gezen tavuk ayağında pislik getirir
Anlamı: gezip dolaştığı yerlerde kötü şeyler de bulunan kimse, kötü alışkanlıklar ve zararlı bilgiler elde ederek yerine döner.
Atasözü: dervişe 'Bağdat'ta pilav var' demişler, 'yalan değilse ırak değil' demiş
Anlamı: bir şeyi elde etmek için aşırı istekli olan kimseye, bu uğurda katlanacağı fedakârlıklar güç gelmez.
Atasözü: erine göre bağla başını, tencerene göre kaynat (pişir) aşını
Anlamı: davranışlarını içinde bulunduğun koşullara uydur.
Atasözü: her gün papaz pilav yemez
Anlamı: 1) bir insanı hep aynı hileyle kandıramazsın; 2) insan zaman zaman değişiklik ister; 3) her zaman aynı fırsat ele geçmez.
Atasözü: işemekle deniz pis olmaz
Anlamı: doğruluğuna, dürüstlüğüne herkesin inandığı bir kimse, aşağılık kimselerin atmak istedikleri çamurla kirletilemez.
Atasözü: it değmekle (işemekle) deniz pis olmaz
Anlamı: doğruluğuna, dürüstlüğüne herkesin inandığı bir kimse, aşağılık kimselerin atmak istedikleri çamurla kirletilemez.
Atasözü: kar kuytuda, para pintide eğleşir
Anlamı: her şey, saklanabilen yerde ve saklamasını bilenin yanında bulunur.
Atasözü: kedi yetişemediği (uzanamadığı) ciğere pis (murdar) dermiş
Anlamı: kişi, elde edemediği şeyi istemiyormuş, beğenmiyormuş gibi görünür.
Atasözü: kocana göre bağla başını, harcına göre pişir aşını
Anlamı: davranışlarını içinde bulunduğun koşullara uydur.
Atasözü: komşuda pişer, bize de düşer
Anlamı: insanların, çevresindekilerin kazancından yararlanma umudunu anlatan bir söz.
Atasözü: köpek bile yal yediği kaba pislemez
Anlamı: köpek bile yem yediği kaba saygılı davranırken insanın geçimini sağlayan yere, kendisine bu geçimi hazırlayan kimseye kötülük etmesi düşünülemez.
Atasözü: köpekle yatan pire ile kalkar
Anlamı: uygunsuz kişilerle ilişkide bulunanın sonu kötü olur.
Atasözü: papaz her gün pilav yemez
Anlamı: 1) bir insanı hep aynı hileyle kandıramazsın; 2) insan zaman zaman değişiklik ister; 3) her zaman aynı fırsat ele geçmez.
Atasözü: pilav yiyen kaşığını yanında (belinde) taşır
Anlamı: bir şeyden yararlanmak isteyen kişi, bunun için gereken aracı eli altında bulundurmalıdır.
Pi ile ilgili deyimler
Aşağıda Pi hakkında ve içinde Pi kelimesi geçen, Pi ile başlayan veya biten deyimler örnek olarak verilmiştir.
Deyim: anasından doğduğuna bin pişman
Anlamı: 1) çok tembel, üşengeç; 2) canından bezmiş.
Deyim: anasından doğduğuna pişman olmak
Anlamı: çok eziyet görmek, çok üzülmek, bezdirilmek.
Deyim: anasının ipini satmış (pazara çıkarmış)
Anlamı: ipsiz, kendisinden her türlü soysuzluk beklenebilen (kimse).
Deyim: armut piş ağzıma düş!
Anlamı: bir işe emek harcamaksızın onun kendiliğinden olmasını bekleyenlerin durumunu anlatan bir söz.
Deyim: ayıkla pirincin taşını!
Anlamı: bir işin pek karışık ve içinden çıkılmaz durumda olduğunu anlatmak için kullanılan bir söz: 'Karıya bir de nikâh yaptırdı mı ondan sonra ayıkla artık pirincin taşını!' -O. Kemal.
Deyim: bin pişman olmak
Anlamı: çok pişman olmak: 'Kaç kez yakındım ona, yüzünü öyle bir yas kapladı ki yakındığıma da yakınacağıma da bin pişman oldum.' -Halikarnas Balıkçısı.
Deyim: (bir işi) piç etmek
Anlamı: tkz. 1) yapayım derken bozmak, çıkmaza sokmak; 2) tadını kaçırmak, tatsız bir durum yaratmak: 'Can sıkıntısı, pişmanlık ve öfkenin, bu Vaniköy akşamını nasıl piç edeceğini şimdiden kestirebiliyordum.' -A. İlhan. 3) boş geçirmek, boşa harcamak: 'Nasıl olsa bugünü de harcadık, piç ettik.' -A. İlhan.
Deyim: bir söylemek pir söylemek
Anlamı: uzatmadan gereği gibi söylemek.
Deyim: (bir yeri) pislik götürmek
Anlamı: o yer, çok pis olmak.
Deyim: (birini) anasından doğduğuna pişman etmek
Anlamı: çok eziyet etmek, çok üzmek, bezdirmek.
Deyim: (birinin) ipini çekmek
Anlamı: birini ölçülü davranmaya zorlamak.
Deyim: (birinin) ipiyle kuyuya inilmez
Anlamı: 'kendisine güvenilmez' anlamında kullanılan bir söz: 'O tüysüz keratanın ipiyle kuyuya inilmez.' -A. İlhan.
Deyim: (birinin) pirinci (çok) su kaldırmamak (götürmemek)
Anlamı: alıngan, çabuk darılır olmak, şakadan anlamamak.
Deyim: doğduğuna bin pişman
Anlamı: anasından doğduğuna bin pişman.
Deyim: doğduğuna pişman etmek
Anlamı: anasından doğduğuna pişman etmek.
Deyim: doğduğuna pişman olmak
Anlamı: anasından doğduğuna pişman olmak: 'Doğduğuma pişman olacak kadar sıkıntı çektim.' -H. E. Adıvar.
Deyim: doksan kapının ipini çekmek
Anlamı: içinde bulunduğu sorunu çözmek için kapı kapı dolaşmak, birçok yere uğramak.
Deyim: doping yapmak
Anlamı: 1) bazı bedensel özellikleri değiştiren veya artıran bir uyarıcı maddeyi çok az miktarda almak: 'Günahı boynuna, doping de yapıyormuş.' -H. Taner. 2) mec. uyarıcı etkide bulunmak.
Deyim: düğün pilavıyla dost ağırlamak
Anlamı: başkasının kesesinden veya elinden ikramda bulunmak.
Deyim: ensesinde boza pişirmek
Anlamı: 1) ısıtmak, kızgın duruma getirmek: 'Güneş, bütün gün enselerinde boza pişirmiş, vücutlarının teri mintanlarının üstüne çıkmıştı.' -H. Taner. 2) birini çok üzmek, tedirgin etmek: 'İhtiyarlık kepaze şey... Şimdi çocuk evde ensemde boza pişiriyor.' -R. N. Güntekin. 3) birini bir işi yapıp bitirmesi için sürekli sıkıştırmak.