Kelime: Pes

Kökeni: "Farsça bes" kelimesinden Türkçeye geçmiştir.

Anlamlar:

1. Yenilgiyi kabul ettiğini belirtmek için veya birinin şaşkınlık veren davranışlarına karşılık olarak kullanılan bir söz

Özelliği / Tipi / Türü: ünlem

2. Hafif, yavaş sesle söylenen, pest, ince karşıtı

Özelliği / Tipi / Türü: Sıfat

Örnek: "Nihayet Zehra kapıya doğru yürüyünce pesten, sevinçli seslerle söyleşerek arkasından giderler."

"Refik Halit Karay"

İçinde Pes geçen birleşik ve kökteş kelimeler: pes perde, pes ses


Pes eş anlamlısı

Pes hakkında eş anlamlı kelimeler

Pes eş anlamlısı

pes kelimesinin eş anlamlı sözcükleri : art, arka


Pes zıt anlamlısı

Pes hakkında zıt (karşıt) anlamlı kelimeler

Pes zıt anlamlısı

pes kelimesinin zıt anlamlı sözcükleri : ince


Diğer dillerde Pes

İngilizce: Giving

Spanish: Dar

German: Pes

French: Donner

Italian: Dare


Pes ile ilgili atasözleri

Pes ile ilgili atasözleri

Aşağıda Pes hakkında ve içinde Pes kelimesi geçen, Pes ile başlayan veya biten atasözleri örnek olarak verilmiştir.

Atasözü: doğru söyleyenin tepesi delik olur

Anlamı: sözüm bir kimseye dokunur mu diye düşünmeyerek doğruyu söyleyen kişi çok düşman kazanır.


Pes ile ilgili deyimler

Pes ile ilgili deyimler

Aşağıda Pes hakkında ve içinde Pes kelimesi geçen, Pes ile başlayan veya biten deyimler örnek olarak verilmiştir.

Deyim: (birinin) pestilini çıkarmak

Anlamı: 1) çok yormak; 2) çok dövmek: 'Bu karıncaya dokunmayan çocuk o kocaman adamın oracıkta pestilini çıkaracaktı.' -S. F. Abasıyanık.

Deyim: (birinin) tepesinde bitmek

Anlamı: 1) istenmediği hâlde birinin yanına gelip ayrılmak istememek, türlü isteklerle canını sıkmak, rahatsız etmek; 2) ansızın yanına gelmek.

Deyim: (birinin) tepesine binmek (çıkmak)

Anlamı: genellikle kendinden daha güçsüz kimseleri ezmek, kötü davranmak: 'Böyle kız gibi nazik bir zabiti askerler sayarlar mı? Askerlerimiz tepenize çıkıyordur, nedir?' -R. N. Güntekin.

Deyim: (birinin) tepesine dikilmek

Anlamı: başına dikilmek.

Deyim: cinleri (cin) tepesine çıkmak (binmek)

Anlamı: çok kızmak: 'Gidip oyunu seyretmiş. Seyretmiş ama, bütün cinleri de tepesine çıkmış, ağızlarının payını vermiş.' -N. Meriç. 'Biraz fazlaca gülsen, bir parça kısa giysen cin tepesine biniyor.' -O. Kemal.

Deyim: dumanı tepesinden çıkmak

Anlamı: bir acının ateşiyle yanıp tutuşmak.

Deyim: pes demek

Anlamı: karşısındakinin kendisinden daha üstün olduğunu kabul etmek, boyun eğmek.

Deyim: pes etmek

Anlamı: 1) yenilgiyi kabul etmek, pes demek: 'Evliliği sırasında altı düşük daha yapacak sonunda pes edecekti.' -A. Kulin. 2) yenileceğini anlayıp sırtının yere gelmesini istemeyen pehlivan, yenildiğini kabul anlamına ya 'pes ediyorum' demek veya hasmının kispetine eliyle vurarak işaret vermek; 3) birinin aşırı kurnazlığı karşısında ancak bu kadar olur inancına varmak.

Deyim: pes perdeden konuşmak

Anlamı: 1) alçak ve kalın sesle konuşmak; 2) alttan alarak, yumuşak bir dil kullanarak konuşmak.

Deyim: pestil gibi

Anlamı: kımıldayamayacak kadar güçsüz, bitkin bir biçimde: 'Pestil gibi yerlerde uzandığıma bakma, anam, ben şu huysuza haddini bildirirdim.' -N. Hikmet.

Deyim: pestile çevirmek

Anlamı: çok yormak.

Deyim: pestili çıkmak

Anlamı: çok yorulmak: 'Tulum Hayri dün voleybol oynamış, pestili çıkmıştı.' -R. Ilgaz.

Deyim: tepesi aşağı gitmek

Anlamı: işleri bozulup büyük zarara uğramak.

Deyim: tepesi atmak

Anlamı: birdenbire öfkeye kapılmak, öfkelenmek: 'O sırada babalığını anımsıyordu kötü bir düşü anımsarcasına ve kızgınlıktan tepesi atıyordu.' -M. Uyguner.

Deyim: tepesi üstü

Anlamı: başı yere gelmek üzere, tepetakla.

Deyim: tepesinde değirmen çevirmek

Anlamı: tepesinde havan dövmek.

Deyim: tepesinde havan dövmek

Anlamı: üst katta oturan biri, gürültü yaparak alt kattakini rahatsız etmek.

Deyim: tepesinden kaynar sular dökülmek

Anlamı: başından aşağı kaynar sular dökülmek: 'Nazmiye'nin tepesinden sanki kaynar sular döküldü, yooo ... dedi.' -O. Kemal.

Deyim: tepesinin tası atmak

Anlamı: birdenbire çok sinirlenmek.

Deyim: tütünü tepesinden çıkmak

Anlamı: dumanı tepesinden çıkmak.