Kelime: Okuma

Anlamlar:

1. Okumak işi, kıraat

Özelliği / Tipi / Türü: Isim

Örnek: "Okuması vardı, yazması azdı."

"Burhan Felek"

İçinde Okuma geçen birleşik ve kökteş kelimeler: okuma bayramı, okuma günü, okuma kitabı, okuma saati, okuma vakti, okuma yazma, okuma yitimi, sesli okuma, sessiz okuma, dikiş okuması


Okuma eş anlamlısı

Okuma hakkında eş anlamlı kelimeler

Okuma eş anlamlısı

okuma kelimesinin eş anlamlı sözcükleri : kıraat


Okuma zıt anlamlısı

Okuma hakkında zıt (karşıt) anlamlı kelimeler

Okuma zıt anlamlısı

Okuma kelimesinin zıt anlamlı sözcükleri : Sonuç bulunamadı!


Diğer dillerde Okuma

İngilizce: Read

Spanish: Leer

German: Lesen

French: Lire

Italian: Leggete


Okuma ile ilgili atasözleri

Okuma ile ilgili atasözleri

Aşağıda Okuma hakkında ve içinde Okuma kelimesi geçen, Okuma ile başlayan veya biten atasözleri örnek olarak verilmiştir.

Atasözü: düşman düşmana gazel (Yasin) okumaz

Anlamı: düşmandan ancak kötülük beklenir.


Okuma ile ilgili deyimler

Okuma ile ilgili deyimler

Aşağıda Okuma hakkında ve içinde Okuma kelimesi geçen, Okuma ile başlayan veya biten deyimler örnek olarak verilmiştir.

Deyim: bela okumak

Anlamı: birine ilenmek.

Deyim: bildiğini okumak

Anlamı: herkes ne derse desin bildiği, istediği gibi davranmak: 'Efendiden gizli yine herkes bildiğini okuyordu.' -H. R. Gürpınar.

Deyim: (bir şeye) Fatiha okumak

Anlamı: o şeyden umudunu kesmek.

Deyim: (biri ötekinin) babasına rahmet okumak

Anlamı: hakkında iyilik düşünmemek.

Deyim: (birinin) ciğerini okumak

Anlamı: onun aklından geçenleri, gizli düşüncelerini bilmek: 'Mademki ... her baktığı insanın ciğerini dahi okuyordu, nasıl olup da etrafını saran mideci dalkavukların ikiyüzlülüğünü anlayamıyordu?' -H. Taner.

Deyim: (birinin) içini okumak

Anlamı: birinin gizli, saklı düşüncelerini anlamak: 'Çökük gözlerinin arkasında insanın içini ezberden okuyan bir hayat sezişi var.' -H. E. Adıvar.

Deyim: (birinin) künyesini okumak

Anlamı: ayıplarını yüzüne vurarak bir kimseye sövmek.

Deyim: bülbül gibi konuşmak (okumak)

Anlamı: 1) kolaylıkla konuşmak, okumak: 'Kadın bülbül gibi Fransızca konuşuyor.' -H. E. Adıvar. 2) itiraf etmek.

Deyim: canına ezan okumak

Anlamı: bir kimsenin hakkından gelmek, öldürmek.

Deyim: canına okumak

Anlamı: tkz. berbat ve perişan etmek: 'Sabaha kadar canına okur, gün ağardı mı zavallıyı ter içinde perperişan bırakır gider.' -E. Şafak.

Deyim: çarkına etmek (okumak)

Anlamı: argo birine büyük kötülük yapmak veya işini bozarak zarar vermek.

Deyim: düşüncesini okumak

Anlamı: bir kimsenin ne düşündüğünü anlamak.

Deyim: ezber okumak

Anlamı: bir metni veya sözü herhangi bir yere bakmadan bellekte kalan biçimiyle söylemek.

Deyim: ezberden okumak

Anlamı: daha önceden belleğine aldığı için herhangi bir yere bakmadan söylemek.

Deyim: gazel okumak

Anlamı: 1) gazel söylemek: 'Karagözcünün makamlar arası dolaşması, şarkı ve gazel okuması lazımdı.' -S. Ayverdi. 2) mec. oyalamak veya kandırmak üzere boş sözler söylemek.

Deyim: gözleri velfecri okumak

Anlamı: kurnazlığı gözlerinden belli olmak.

Deyim: gözlerinden okumak

Anlamı: düşüncelerini bakışlarından sezmek: 'Doktor, Sevim Hanım'ın içinden geçenleri gözlerinden okuyarak söze karıştığında pişman oldu.' -M. Ş. Esendal.

Deyim: hariçten gazel okumak (atmak)

Anlamı: tkz. 1) bir konuyu iyice bilmeden üzerinde görüş ve düşünce ileri sürmek; 2) bir konuşmaya yersiz ve zamansız katılmak.

Deyim: içinden okumak

Anlamı: 1) ses çıkarmadan okumak; 2) argo sessiz bir biçimde sövmek.

Deyim: ince eleyip (eğirip) sık dokumak

Anlamı: bir şeyi en küçük ayrıntılarına kadar araştırmak, gözden veya elden geçirmek: 'Annesinin bu meseleyi nasıl ince eleyip sık dokuyacağını biliyordu.' -O. Kemal.