Kelime: Of

Anlamlar:

1. Sıkıntı, bezginlik, usanç, acı, yorgunluk vb. duyguları belirten bir söz

Özelliği / Tipi / Türü: ünlem

Örnek: "Of, bıktım artık! Of, kolum acıdı! Bu da ne karışık bir rüya imiş diye söyleniyordu."

"Abdülhak Şinasi Hisar"

2. Trabzon iline bağlı ilçelerden biri

Özelliği / Tipi / Türü: Isim


Of eş anlamlısı

Of hakkında eş anlamlı kelimeler

Of eş anlamlısı

of kelimesinin eş anlamlı sözcükleri : Sonuç bulunamadı!


Of zıt anlamlısı

Of hakkında zıt (karşıt) anlamlı kelimeler

Of zıt anlamlısı

Of kelimesinin zıt anlamlı sözcükleri : Sonuç bulunamadı!


Of ile ilgili 2 örnek cümle

"Of" kelimesini bir cümle içinde kullanmak gerekirse, aşağıdaki cümleler gerçek veya mecaz anlamı ile "Of" kelimesinin cümle içinde kullanımına örnek gösterilebilir.

1. Of, çok acıdı. Of, bundan kurtuluş yok mu?

2. Öf, ama zor iş!


Diğer dillerde Of

İngilizce: Of

Spanish: De

German: Von

French: De

Italian: Di


Of ile ilgili atasözleri

Of ile ilgili atasözleri

Aşağıda Of hakkında ve içinde Of kelimesi geçen, Of ile başlayan veya biten atasözleri örnek olarak verilmiştir.

Atasözü: abdestsiz sofuya namaz mı dayanır

Anlamı: kurallara, koşullara uyulmadıktan sonra bir sürü iş yapılabilir.

Atasözü: oğlan atadan (babadan) öğrenir sofra açmayı, kız anadan öğrenir biçki biçmeyi

Anlamı: erkek çocuk, erkeklerin yapması gereken şeyleri babasından, kız çocuk da kadınların yapması gereken şeyleri annesinden öğrenir; anne ve baba bunları bilmiyorsa çocuktan böyle şeyler beklenemez.

Atasözü: sofrada elini, mecliste dilini sakla

Anlamı: topluluk içinde kendini denetle, aşırı davranışlarda bulunmaktan kaçın, açgözlülük ve gevezelik etme.

Atasözü: sofu soğan yemez, bulunca sapını komaz

Anlamı: hoşa gitmeyen işlere yönelmez gibi görünen öyle kişiler vardır ki bu işlere girişince en aşırı yolu tutarlar.

Atasözü: su küçüğün, söz (sofra, yemek) büyüğün

Anlamı: 1) temel bir ihtiyaç olan su önce küçüğe verilir, konuşmaya ise ilk önce büyükler başlar; 2) her şeyin bir sırası vardır; kişiler bu sıralamada yaşlarına, kültürlerine vb. özelliklerine göre yer alırlar.


Of ile ilgili deyimler

Of ile ilgili deyimler

Aşağıda Of hakkında ve içinde Of kelimesi geçen, Of ile başlayan veya biten deyimler örnek olarak verilmiştir.

Deyim: kof çıkmak

Anlamı: bir kimsenin bilgisiz, değersiz, işe yaramaz biri olduğu anlaşılmak.

Deyim: mikrofona koymak

Anlamı: hikâye, roman, oyun vb. eserleri radyo için elverişli duruma getirip yayımlamak.

Deyim: nohut oda, bakla sofa

Anlamı: bir evin küçüklüğünü ve darlığını anlatmak için söylenen bir söz: 'Nohut oda, bakla sofa, bizim de evimiz olacak diye mırıldandı.' -H. Taner.

Deyim: of bile dememek

Anlamı: şikâyetçi olmamak, şikâyet etmemek: 'Yusuf gözlerine mil çekilirken of bile demedi.' -Y. Kemal.

Deyim: of çekmek

Anlamı: oflamak: 'Bir of çeksem karşıki dağlar yıkılır' -Halk türküsü.

Deyim: oflaya puflaya

Anlamı: sıkılarak, acı çekerek, bunalarak: 'Oflaya puflaya neleri varsa hepsini vermek zorunda kalırlar.' -Ç. Altan.

Deyim: oflayıp puflamak

Anlamı: 'of, puf' diyerek sıkıntısını, acısını dışa vurmak.

Deyim: ofsayta düşmek

Anlamı: 1) futbolda hücuma geçen takımın en az bir oyuncusu topla oynandığı anda rakip takımın kale çizgisine, o takımın en yakın oyuncusundan daha yakın bulunmak; 2) mec. istemediği hâlde kötü bir durumda kalmak.

Deyim: ofsaytta kalmak

Anlamı: 1) ofsayta düşmek; 2) mec. istemediği hâlde kötü bir durum içinde kalmak.

Deyim: pof diye

Anlamı: pof sesi çıkararak: Yastık pof diye yere düştü. Balon pof diye söndü.

Deyim: sofra donatmak

Anlamı: sofraya bol ve türlü yiyecekler koymak.