Kelime: Kuma

Anlamlar:

1. Aynı erkekle evli olan kadınların birbirine göre adı, ortak

Özelliği / Tipi / Türü: Isim

Örnek: "Orada kimseyi kıskanmamışken bu sonuncu kumasını büyük mesele yaptı."

"Refik Erduran"


Kuma hakkında eş anlamlı kelimeler

Kuma eş anlamlısı

kuma kelimesinin eş anlamlı sözcükleri : ortak


Kuma zıt anlamlısı

Kuma hakkında zıt (karşıt) anlamlı kelimeler

Kuma zıt anlamlısı

Kuma kelimesinin zıt anlamlı sözcükleri : Sonuç bulunamadı!


Diğer dillerde Kuma

İngilizce: Kuma

Spanish: Kuma

German: Kuma

French: Kuma

Italian: Kuma


Kuma ile ilgili atasözleri

Kuma ile ilgili atasözleri

Aşağıda Kuma hakkında ve içinde Kuma kelimesi geçen, Kuma ile başlayan veya biten atasözleri örnek olarak verilmiştir.

Atasözü: düşman düşmana gazel (Yasin) okumaz

Anlamı: düşmandan ancak kötülük beklenir.

Atasözü: kuma gemisi yürümüş, elti gemisi yürümemiş

Anlamı: bir erkeğin karıları birbirleriyle anlaşabilirler ancak kardeşlerin karıları geçinemezler.

Atasözü: kumarda kaybeden aşkta kazanır

Anlamı: halk arasındaki inanca göre kumar oynayan ve parasını kaybeden biri üzülmemelidir, böyleleri aşkta şanslıdırlar.


Kuma ile ilgili deyimler

Aşağıda Kuma hakkında ve içinde Kuma kelimesi geçen, Kuma ile başlayan veya biten deyimler örnek olarak verilmiştir.

Deyim: bela okumak

Anlamı: birine ilenmek.

Deyim: bildiğini okumak

Anlamı: herkes ne derse desin bildiği, istediği gibi davranmak: 'Efendiden gizli yine herkes bildiğini okuyordu.' -H. R. Gürpınar.

Deyim: (bir şeye) Fatiha okumak

Anlamı: o şeyden umudunu kesmek.

Deyim: (biri ötekinin) babasına rahmet okumak

Anlamı: hakkında iyilik düşünmemek.

Deyim: (birinin) ciğerini okumak

Anlamı: onun aklından geçenleri, gizli düşüncelerini bilmek: 'Mademki ... her baktığı insanın ciğerini dahi okuyordu, nasıl olup da etrafını saran mideci dalkavukların ikiyüzlülüğünü anlayamıyordu?' -H. Taner.

Deyim: (birinin) içini okumak

Anlamı: birinin gizli, saklı düşüncelerini anlamak: 'Çökük gözlerinin arkasında insanın içini ezberden okuyan bir hayat sezişi var.' -H. E. Adıvar.

Deyim: (birinin) künyesini okumak

Anlamı: ayıplarını yüzüne vurarak bir kimseye sövmek.

Deyim: bulunmaz Bursa (Hint) kumaşı

Anlamı: alay çok az bulunduğu ve çok değerli olduğu sanılan şey: 'Nuri'ye gelince bulunmaz bir Hint kumaşı sayılmazdı o da.' -O. Rifat.

Deyim: bülbül gibi konuşmak (okumak)

Anlamı: 1) kolaylıkla konuşmak, okumak: 'Kadın bülbül gibi Fransızca konuşuyor.' -H. E. Adıvar. 2) itiraf etmek.

Deyim: canına ezan okumak

Anlamı: bir kimsenin hakkından gelmek, öldürmek.

Deyim: canına okumak

Anlamı: tkz. berbat ve perişan etmek: 'Sabaha kadar canına okur, gün ağardı mı zavallıyı ter içinde perperişan bırakır gider.' -E. Şafak.

Deyim: çarkına etmek (okumak)

Anlamı: argo birine büyük kötülük yapmak veya işini bozarak zarar vermek.

Deyim: deve kuşu gibi başını kuma sokmak (gömmek)

Anlamı: 1) bir tehlike, bir olay karşısında yararlı olmayacağı apaçık ortada olan kaçamak bir yola sapmak; 2) başkalarını aldattığını sanarak kendisini aldatmak.

Deyim: düşüncesini okumak

Anlamı: bir kimsenin ne düşündüğünü anlamak.

Deyim: ezber okumak

Anlamı: bir metni veya sözü herhangi bir yere bakmadan bellekte kalan biçimiyle söylemek.

Deyim: ezberden okumak

Anlamı: daha önceden belleğine aldığı için herhangi bir yere bakmadan söylemek.

Deyim: gazel okumak

Anlamı: 1) gazel söylemek: 'Karagözcünün makamlar arası dolaşması, şarkı ve gazel okuması lazımdı.' -S. Ayverdi. 2) mec. oyalamak veya kandırmak üzere boş sözler söylemek.

Deyim: gözleri velfecri okumak

Anlamı: kurnazlığı gözlerinden belli olmak.

Deyim: gözlerinden okumak

Anlamı: düşüncelerini bakışlarından sezmek: 'Doktor, Sevim Hanım'ın içinden geçenleri gözlerinden okuyarak söze karıştığında pişman oldu.' -M. Ş. Esendal.

Deyim: hariçten gazel okumak (atmak)

Anlamı: tkz. 1) bir konuyu iyice bilmeden üzerinde görüş ve düşünce ileri sürmek; 2) bir konuşmaya yersiz ve zamansız katılmak.