Kelime: Koymak

Anlamlar:

1. Bir şeyi bir yere bırakmak, belli bir yere yerleştirmek

Özelliği / Tipi / Türü: -e - -i

Örnek: "Öteki elini doktorun omzuna koydu."

"Sait Faik Abasıyanık"

2. Bir kimseyi işe yerleştirmek, birine iş sağlamak

Örnek: "Bu işe kimi koyacağız?"

3. Bırakmak

Örnek: "İçeri kimseyi koymuyorlar."

4. Katmak, eklemek

Örnek: "Mal üstüne mal koymak için içi giden bir kişidir."

"Salâh Birsel"

5. İmza, tarih, adres yazmak

6. Uyulması gereken kuralları belirlemek, ortaya çıkarmak

Örnek: "Orduda yaşayan manevi kuvveti de meydana koyuyor."

"Ruşen Eşref Ünaydın"

7. Etkilemek, dokunmak

Özelliği / Tipi / Türü: Nesnesiz

Örnek: "Kendisinden yakışıklı ve ünlü olan bir adam için terk edilmiş olmak koyuyor olmalı ona."

"İnci Aral"

8. Bir şey veya kimse için kullanmayı belirlemek, ayırmak

Örnek: "Giderlerini iki ay içinde yerine koydu."

"Necati Cumalı"

9. Bırakmak, terk etmek

İçinde Koymak geçen birleşik ve kökteş kelimeler: dedikodu


Koymak hakkında eş anlamlı kelimeler

Koymak eş anlamlısı

koymak kelimesinin eş anlamlı sözcükleri : bırakmak , eklemek , katmak , dokunmak , etkilemek , ayırmak , terk etmek , ortaya çıkarmak


Koymak zıt anlamlısı

Koymak hakkında zıt (karşıt) anlamlı kelimeler

Koymak zıt anlamlısı

Koymak kelimesinin zıt anlamlı sözcükleri : Sonuç bulunamadı!


Koymak ile ilgili 9 örnek cümle

"Koymak" kelimesini bir cümle içinde kullanmak gerekirse, aşağıdaki cümleler gerçek veya mecaz anlamı ile "Koymak" kelimesinin cümle içinde kullanımına örnek gösterilebilir.

1. Bardağı masaya koymak için yerinden kalktı

2. Dayısı onu bir bankaya koymak istiyordu

3. Çaya iki şeker koyup karıştırdı

4. Salon doluydu ama yine de her geleni içeri koyuyorlardı

5. Bu yasayı koyan ben değilim

6. Mektuba tarih koymak aklına gelmemişti

7. Komisyon, memur zammı için bütçeye yüz trilyon koymak istiyor

8. Bunu onun yanına koymazlar

9. Özlem ona gittikçe koymaktaydı


Diğer dillerde Koymak

İngilizce: Put

Spanish: Poner

German: Setzen

French: Mettre

Italian: Mettere


Koymak ile ilgili atasözleri

Koymak ile ilgili atasözleri

Aşağıda Koymak hakkında ve içinde Koymak kelimesi geçen, Koymak ile başlayan veya biten atasözleri örnek olarak verilmiştir.


Koymak ile ilgili deyimler

Koymak ile ilgili deyimler

Aşağıda Koymak hakkında ve içinde Koymak kelimesi geçen, Koymak ile başlayan veya biten deyimler örnek olarak verilmiştir.

Deyim: ad koymak

Anlamı: adlandırmak.

Deyim: adaylığını koymak

Anlamı: bir iş veya göreve seçilmek için kendini ileri sürmek: 'Bankacılardan birkaçının kurgularıyla belediye başkanlığına adaylığını koymuştu.' -M. Ş. Esendal.

Deyim: adını koymak

Anlamı: karşılığını veya fiyatını kararlaştırmak: Bu evi alabilmemiz için adını koyalım.

Deyim: ağırlığını (ortaya) koymak

Anlamı: kimliğini ve kişiliğini kabul ettirmek.

Deyim: altına imza koymak

Anlamı: konuyu veya anlaşmayı kabul ettiğini belirtmek: 'İlgili sözleşmelerin altına imzamızı koyarken bu imzaya sadık kalma konusunda ne ölçüde niyetliydik?' -A. Cemal.

Deyim: aptal yerine koymak

Anlamı: 1) hiçbir şeyden anlamaz, bilmez sanmak: 'Bu kadını zaman zaman aptal yerine koymam, büyük aptallık galiba.' -R. Erduran. 2) birine, aptal gözüyle bakmak.

Deyim: arabanın tekerine taş koymak

Anlamı: güçlük çıkarmak.

Deyim: aracı koymak

Anlamı: bir kimseyi, uzlaşma sağlamak için görevlendirmek.

Deyim: arkaya bırakmak (koymak)

Anlamı: sonraya, başka zamana bırakmak, ertelemek.

Deyim: ayağının altına karpuz kabuğu koymak

Anlamı: bir yolunu bulup bir kimseyi düzenle işinden uzaklaştırmak.

Deyim: başını ortaya koymak

Anlamı: bir işe girişirken ölümü göze almak.

Deyim: bir köşeye koymak

Anlamı: saklamak, biriktirmek: 'Yıllardan beri dişinden tırnağından artırdığı, çoluk çocuğunun nafakasından kestiği parayı günün birinde, ben de bu zilletten kurtulurum umuduyla bir köşeye koymuştu.' -Y. K. Karaosmanoğlu.

Deyim: (bir şeye) haciz koymak

Anlamı: borçlunun malına el koymak: 'Ya parayı verirsiniz ya da haciz korum.' -B. Felek.

Deyim: (bir şeyi) aklına koymak

Anlamı: 1) bir şeyi yapmaya kesin olarak karar vermek: 'Fakat Ömer birinci mevkiye oturmayı aklına koymuştu.' -N. Hikmet. 2) çok istemek: 'Bir düşünsün, meslekte kalmayı aklına koyuyorsa gecikmesin, vardiyaya buyursun.' -Z. Selimoğlu.

Deyim: (bir şeyi, bir şeye) nişan koymak

Anlamı: ileride tanıyabilmek veya ölçebilmek için bir şeyin durumunu, onun herhangi bir özelliğini akılda tutmak veya iz bırakmak: Dönüşte yolumuzu şaşırmamak için şu çifte kavakları nişan koymuştuk.

Deyim: (bir şeyi) rafa koymak (kaldırmak)

Anlamı: savsamak, artık üstünde durmamak, ihmal etmek: 'Anayasayı rafa kaldırarak keyfî, gelişigüzel sınırlar çizmeye kalkışmak, bu yaygaraları koparanların başlıca özelliğidir.' -N. Cumalı.

Deyim: bir tarafa bırakmak (koymak)

Anlamı: önemsememek, benimsememek, ertelemek.

Deyim: bir yastığa baş koymak

Anlamı: evli bulunmak.

Deyim: (bir yola) baş koymak

Anlamı: bir şey uğruna ölümü göze almak: 'Çeşitli tehlikelerden var olduğunu bilerek bu işe girişip baş koymuşlardı.' -O. Aysu.

Deyim: (birine) tavır almak (takınmak veya koymak)

Anlamı: mesafeli davranmak, uzak durmak.