Kelime: Konuş

Anlamlar:

1. Konma işi

Özelliği / Tipi / Türü: Isim

2. Bütün imkânlar göz önünde tutularak kara, hava ve deniz birliklerinin yerleştirilmesi biçimi

Özelliği / Tipi / Türü: Askerlik

3. Konum

Özelliği / Tipi / Türü: Coğrafya


Konuş hakkında eş anlamlı kelimeler

Konuş eş anlamlısı

konuş kelimesinin eş anlamlı sözcükleri : konum


Konuş hakkında zıt (karşıt) anlamlı kelimeler

Konuş zıt anlamlısı

konuş kelimesinin zıt anlamlı sözcükleri : sus


Diğer dillerde Konuş

İngilizce: Speak

Spanish: Hablar

German: Sprechen

French: Parler

Italian: Parlare


Konuş ile ilgili atasözleri

Konuş ile ilgili atasözleri

Aşağıda Konuş hakkında ve içinde Konuş kelimesi geçen, Konuş ile başlayan veya biten atasözleri örnek olarak verilmiştir.

Atasözü: deveci ile konuşan kapısını büyük açar

Anlamı: yüksek makam sahibi kimselerle ilgisi olanlar durumlarının gerektirdiği özveriyi göze almalıdırlar.

Atasözü: eğri oturup doğru konuşalım

Anlamı: birisine karşı tutumumuz ne olursa olsun doğruyu söylemeliyiz.

Atasözü: hayvan koklaşa koklaşa, insan konuşa konuşa

Anlamı: insanlar konuşarak birbirlerini daha iyi anlarlar.

Atasözü: insan konuşa konuşa, hayvan koklaşa koklaşa

Anlamı: insanlar konuşarak birbirlerini daha iyi anlarlar.


Konuş ile ilgili deyimler

Konuş ile ilgili deyimler

Aşağıda Konuş hakkında ve içinde Konuş kelimesi geçen, Konuş ile başlayan veya biten deyimler örnek olarak verilmiştir.

Deyim: abuk sabuk konuşmak

Anlamı: ne söylediğini bilmeden, düşüncesiz, tutarsız konuşmak.

Deyim: ağız ağıza vermek (konuşmak)

Anlamı: iki kişi birbirine pek yakın durarak başkaları işitmeyecek bir biçimde konuşmak: 'Tenha köşelerde ağız ağıza konuşurken yanlarına biri gelecek olursa hemen susuyorlardı.' -R. N. Güntekin.

Deyim: ağzı dolu dolu konuşmak

Anlamı: heyecanlı söz söylemek: 'Birkaç kişiyle, garip bir lisanla ağzı dolu dolu konuşmaya başladı.' -S. F. Abasıyanık.

Deyim: ağzı olan konuşuyor

Anlamı: 'konuyla ilgisi olmayan, bilir bilmez herkesin söyleyecek sözü var' anlamında kullanılan bir söz.

Deyim: alt perdeden konuşmak

Anlamı: hafif sesle yavaş konuşmak: 'Gözlerini süze süze alt perdeden, tane tane konuşur.' -K. Korcan.

Deyim: arkasından atmak (konuşmak)

Anlamı: dedikodusunu yapmak.

Deyim: bilmece gibi konuşmak

Anlamı: açık, anlaşılır bir biçimde konuşmamak.

Deyim: boş konuşmamak

Anlamı: gerçekleri söylemek, bilgisine dayanarak anlatmak: 'Amiralin sözlerine inanmak lazım, boş konuşmaz.' -F. F. Tülbentçi.

Deyim: bülbül gibi konuşmak (okumak)

Anlamı: 1) kolaylıkla konuşmak, okumak: 'Kadın bülbül gibi Fransızca konuşuyor.' -H. E. Adıvar. 2) itiraf etmek.

Deyim: bülbül gibi konuşturmak (söyletmek)

Anlamı: itiraf ettirmek: 'Buluştukları zaman da onu bülbül gibi konuşturdu.' -T. Buğra.

Deyim: çan çan etmek (ötmek veya konuşmak)

Anlamı: yüksek sesle sürekli gevezelik etmek.

Deyim: dan dun konuşmak (etmek)

Anlamı: yerli yersiz, ileri geri konuşmak.

Deyim: dekolte konuşmak

Anlamı: tkz. açık saçık konuşmak.

Deyim: dereden tepeden konuşmak

Anlamı: gelişigüzel konuşmak, rastgele konular üzerinde konuşmak: 'Kahveler içilip dereden tepeden konuştuktan sonra yataklara kavuştuk.' -O. Kemal.

Deyim: dirhemle söylemek (konuşmak)

Anlamı: çok az veya yavaş konuşmak: 'Üstadı, profesörle taban tabana zıt yaradılışlı bir insandı yani dirhemle lakırtı söylüyordu.' -R. N. Güntekin.

Deyim: ezbere konuşmak

Anlamı: bilmeden, aslını arayıp sormadan konuşmak.

Deyim: genizden konuşmak (çıkarmak)

Anlamı: burnu tıkalı gibi konuşmak: 'Genzinden çıkardığı seslerle ağlama taklidi yapıyordu.' -O. C. Kaygılı.

Deyim: içinden konuşmak

Anlamı: kimsenin duymayacağı kadar yavaş sesle konuşmak.

Deyim: iki satır laf etmek (konuşmak)

Anlamı: dostça biraz söyleşmek.

Deyim: ileri geri konuşmak (söz etmek, laflar etmek)

Anlamı: yersiz ve gönül kıracak biçimde konuşmak: 'Şoför yolda ileri geri konuştu.' -L. Tekin.