Kem ne demek? Anlamı nedir?
Kem kelimesinin sözlük anlamı, eş ve zıt anlamlı karşılıkları, diğer dillerdeki anlamları, Kem hakkında örnek cümleler, atasözü ve deyimler...
Kelime: Kem
Kökeni: "Farsça kem" kelimesinden Türkçeye geçmiştir.
Anlamlar:
1. Kötü, fena (göz, söz vb.)
Özelliği / Tipi / Türü: Sıfat - Eskimiş
2. Noksan, eksik
Örnek: "Kem akçe."
İçinde Kem geçen birleşik ve kökteş kelimeler: kem göz
Kem hakkında eş anlamlı kelimeler
Kem eş anlamlısı
kem kelimesinin eş anlamlı sözcükleri : Eksik , Noksan
Kem hakkında zıt (karşıt) anlamlı kelimeler
Kem zıt anlamlısı
Kem kelimesinin zıt anlamlı sözcükleri : Sonuç bulunamadı!
Diğer dillerde Kem
İngilizce: Evil
Spanish: Mal
German: Kem
French: Mal
Italian: Male
Kem ile ilgili atasözleri
Aşağıda Kem hakkında ve içinde Kem kelimesi geçen, Kem ile başlayan veya biten atasözleri örnek olarak verilmiştir.
Atasözü: av avlayanın, kemer bağlayanın
Anlamı: bir şey, onu elde etmenin yolunu bilenin; bir şeyden yararlanma, onu kullanmasını becerebilenin hakkıdır.
Atasözü: biz attık kemik diye, el kaptı ilik diye
Anlamı: bizim işe yaramaz diye vazgeçtiğimizi başkaları değerli buldu.
Atasözü: bükemediğin eli öp başına ko
Anlamı: düşmanını yenemiyorsan ona hoş görünmeye çalışarak kötülüğünden kendini koru.
Atasözü: dilin kemiği yok
Anlamı: insan doğru veya yanlış her şeyi söyleyebilir.
Atasözü: eti senin, kemiği benim
Anlamı: çocuğu ben doğurdum ama onu eğitmek sana düşüyor.
Atasözü: ısıramadığın (bükemediğin) eli öp başına ko
Anlamı: düşmanını yenemiyorsan ona hoş görünmeye çalışarak kötülüğünden kendini koru.
Atasözü: it ağzını kemik tutar
Anlamı: aşağılık bir kimsenin ağzını kapamak için ona bir çıkar sağlamak yeter.
Atasözü: itin (köpeğin) duası kabul (makbul) olsa (-ydı) gökten kemik yağar (-dı)
Anlamı: aşağılık kişinin istediği olsaydı dünya, yalnız kendisinin işine yarayan, başkalarını rahatsız eden şeylerle dolardı.
Atasözü: kem söz, kalp (kem) akçe sahibinindir
Anlamı: kötü söz söyleyenindir.
Atasözü: mahkeme kadıya mülk değil
Anlamı: hiç kimse, bulunduğu kamu hizmetinde ömrünün sonuna kadar kalamaz.
Atasözü: terzi kendi söküğünü dikemez
Anlamı: insanlar başkalarına yaptıkları hizmetleri kendilerine yapamazlar.
Atasözü: üvey, öz olmaz; kemha, bez olmaz
Anlamı: bir çocuk ne denli sevilse, ilgi görse de öz annesindeki şefkati üvey annesinde bulamaz, üvey anne öz annenin yerini dolduramaz.
Kem ile ilgili deyimler
Aşağıda Kem hakkında ve içinde Kem kelimesi geçen, Kem ile başlayan veya biten deyimler örnek olarak verilmiştir.
Deyim: ağzına bir kemik atmak
Anlamı: birini küçük bir çıkarla susturmak.
Deyim: asayiş berkemal
Anlamı: güvenliğin yerinde olduğunu anlatan bir söz: 'Efendiler, mühim bir şey yok yahu!.. Asayiş berkemaldir.' -N. Hikmet.
Deyim: beynini kemirmek
Anlamı: rahatsızlık vermek, huzurunu kaçırmak: 'İşte birkaç zamandır beynini kemiren şüphe: Ben deli miyim?' -H. R. Gürpınar.
Deyim: bıçak kemiğe dayanmak
Anlamı: çekilen sıkıntı artık katlanılamayacak bir duruma gelmek: 'Bıçak kemiğe dayandı mı başkaldırır, canını sakınmaz, hakkını ister.' -A. Ağaoğlu.
Deyim: bir deri bir kemik (kalmak)
Anlamı: çok zayıf (olmak): 'Zaten bir deri bir kemik, zayıf bir adamdı.' -S. Birsel.
Deyim: (bir şeyin) eti kemiği
Anlamı: esası, ana özelliği, asıl ağırlığı: 'Bu iki ana renk pazar yerinin etini kemiğini teşkil ediyor.' -B. R. Eyuboğlu.
Deyim: bir torba kemik
Anlamı: çok zayıf.
Deyim: birbirini çekememek
Anlamı: kıskanmak: 'Bu iki birbirini çekemezin kişiliklerini kendi imbiğinde eritmiş bir şair olduğu söylenir.' -H. Taner.
Deyim: (biri ötekiyle) mahkemelik olmak
Anlamı: istemediği hâlde dava konusu olmak.
Deyim: (birine) kemik atmak
Anlamı: hkr. susturmak, oyalamak için birini küçük bir şeyle avutmak.
Deyim: (birinin) eline su dökemez
Anlamı: 'değerce ondan çok geride' anlamında kullanılan bir söz.
Deyim: (birinin) kemikleri sayılmak
Anlamı: çok zayıflamak.
Deyim: (birinin) kemiklerini kırmak
Anlamı: birini çok dövmek, aşırı dayak atmak: 'Kim ona yan bakarsa kemiklerini kırar, anasını ağlatırım.' -H. E. Adıvar.
Deyim: (birinin) mahkemede dayısı olmak
Anlamı: yüksek bir makamda koruyucusu, kayırıcısı bulunmak.
Deyim: derisi kemiklerine yapışmak
Anlamı: çok zayıflamak: 'Bu efendi, derisi kemiklerine yapışmış, gözleri çukura kaçmış, hastaneye yatırılacak kılığa girmişti.' -M. Ş. Esendal.
Deyim: dilin kemiği yok
Anlamı: 'insan doğru veya yanlış her şeyi söyleyebilir' anlamında kullanılan bir söz.
Deyim: ete kemiğe dönüştürmek (büründürmek)
Anlamı: canlandırmak: 'Aşkımemnu'da Firdevs Hanım'ı inanılmaz bir başarıyla ete kemiğe dönüştürmüş.' -S. İleri.
Deyim: eti kemiğine yapışmak
Anlamı: çok zayıflamak.
Deyim: içini kemirmek
Anlamı: bir üzüntüden rahatsızlık duymak, tedirgin olmak.
Deyim: içini kurt yemek (kemirmek)
Anlamı: sürekli bir kaygı içinde bulunmak.