Kelime: Kazan

Anlamlar:

1. Çok miktarda yemek pişirmeye veya bir şey kaynatmaya yarayan büyük, derin kap

Özelliği / Tipi / Türü: Isim

Örnek: "Koca bir kazan patates kaynattık."

"Aka Gündüz"

2. Buhar makinelerinde, kalorifer tesisatında, suyun kaynatıldığı büyük derin kap

Örnek: "Kazan patladı."

İçinde Kazan geçen birleşik ve kökteş kelimeler: kazan dairesi, kazandibi, kazan kebabı, kazan taşı, banyo kazanı, boyama kazanı, buhar kazanı, cadı kazanı, çamaşır kazanı, kalorifer kazanı


Kazan eş anlamlısı

Kazan hakkında eş anlamlı kelimeler

Kazan eş anlamlısı

kazan kelimesinin eş anlamlı sözcükleri : Sonuç bulunamadı!


Kazan hakkında zıt (karşıt) anlamlı kelimeler

Kazan zıt anlamlısı

kazan kelimesinin zıt anlamlı sözcükleri : kaybet


Diğer dillerde Kazan

İngilizce: Dig

Spanish: Cavar

German: Gewinnen

French: Creuser

Italian: Scavare



Kazan ile ilgili atasözleri

Aşağıda Kazan hakkında ve içinde Kazan kelimesi geçen, Kazan ile başlayan veya biten atasözleri örnek olarak verilmiştir.

Atasözü: ağır kazan geç kaynar

Anlamı: 1) kalın kafalı insan bir konuyu zor anlar; 2) tembel olan işi geç yapar.

Atasözü: ağustosta beyni kaynayanın zemheride kazanı kaynar

Anlamı: yazın çalışan kışın rahat eder.

Atasözü: ata malı mal olmaz, kendin kazanmak gerek

Anlamı: babadan kalan mal kalıcı değildir, çabuk biter; kişinin gerçek malı, kendi çalışmasıyla elde ettiği maldır.

Atasözü: baba malı tez tükenir, evlat gerek kazana

Anlamı: kendini bilen, yaşama sorumluluğu duyan akıllı evladın gerçek malı, kendisinin kazandığı maldır.

Atasözü: bir baş soğan bir kazanı kokutur

Anlamı: kötü bir kişi, kötü bir davranış, kötü bir söz büyük bir topluluğun huzurunu bozmaya yeter.

Atasözü: el için kuyu kazan, evvela kendisi düşer

Anlamı: başkasına tuzak hazırlayan kimse, bu tuzağa ondan önce kendisi düşer.

Atasözü: el kazanı ile aş kaynamaz

Anlamı: önemli bir iş, başkalarının yardımıyla başarılamaz, iş her an yarıda kalabilir.

Atasözü: gençlikte para kazan, kocalıkta kur kazan

Anlamı: kişi gençliğinde çalışıp para biriktirmelidir ki ihtiyarlığında çalışamadığı zaman onunla rahat rahat geçinsin.

Atasözü: gürültü istemeyen kazancı (bakırcı) dükkânına girmez (hırkasını başına çeker)

Anlamı: kafasını dinlemek isteyen kimse, gürültülü patırtılı işlerde görev almaz.

Atasözü: iki baş bir kazanda kaynamaz

Anlamı: ayrı ayrı düşünceleri ve kişilikleri bulunan iki kişi bir arada yaşayamaz, bir işi birlikte yapamazlar.

Atasözü: ikisini bir kazana koysalar kaynamazlar

Anlamı: aralarındaki anlaşmazlık o kadar büyüktür ki onları uzlaştırma çaresi bulunamaz.

Atasözü: it sürü, para kazan

Anlamı: ekmek parası kazanmak için it sürümek gibi bir iş tutmak bile ayıp değildir.

Atasözü: kalp kazanır, kaltaban gönenir

Anlamı: iş becerme yeteneği bulunmayan kişi, düzenbazın kendisine yutturduğu şeyi kazanç sanır.

Atasözü: kaynayan kazan kapak tutmaz

Anlamı: içten içe, gizlice gelişen olaylar veya duygular bir yerde patlak verir.

Atasözü: kazan kaynamayan yerde maymun oynamaz

Anlamı: hiçbir iş karşılıksız yapılmaz.

Atasözü: kazanırsan dost kazan, düşmanı anan da doğurur

Anlamı: sen dost kazanmanın yoluna bak, düşman kolay kazanılır.

Atasözü: kazanmayanın kazanı kaynamaz

Anlamı: kazancı olmayan kişinin evinde yemek pişmez.

Atasözü: kimse bilmez, kim kazana kim yiye

Anlamı: bir kimsenin çalışıp çabalayarak kazandığı malı kimi zaman hatır ve hayalde olmayan kişiler yer.

Atasözü: kumarda kaybeden aşkta kazanır

Anlamı: halk arasındaki inanca göre kumar oynayan ve parasını kaybeden biri üzülmemelidir, böyleleri aşkta şanslıdırlar.

Atasözü: mal canı kazanmaz, can malı kazanır

Anlamı: insan mal kazanacağım diye sağlığını tehlikeye atmamalıdır.


Kazan ile ilgili deyimler

Aşağıda Kazan hakkında ve içinde Kazan kelimesi geçen, Kazan ile başlayan veya biten deyimler örnek olarak verilmiştir.

Deyim: açıklık kazanmak

Anlamı: bir konu aydınlanmak, anlaşılır duruma gelmek.

Deyim: bağışıklık kazanmak

Anlamı: 1) bazı mikroplara karşı aşı veya doğal yolla dirençli duruma gelmek; 2) mec. korunaklı olmak: 'Bu tehditlere karşı bağışıklık kazanmak hususunda şaşılası bir yetiye de sahiptiler.' -E. Şafak.

Deyim: bahsi kazanmak

Anlamı: ileri sürülen, savunulan görüşün doğru olduğu belli olmak.

Deyim: başarı göstermek (kazanmak)

Anlamı: başarmak: 'Arandığı, fikri sorulduğu, başarı kazandığı da oluyordu.' -R. H. Karay.

Deyim: başı kazan gibi olmak

Anlamı: başında çok ağrı ve uğultulu bir sersemlik olmak: 'Başım kazan gibiydi, bir kavanoz aspirin içsem ağrımın geçeceğine ihtimal vermiyordum.' -T. Dursun K.

Deyim: bir kazanda kaynamak

Anlamı: anlaşmak, uyuşmak, bağdaşmak.

Deyim: (bir yer) kazan (biri) kepçe

Anlamı: 'bir yeri etraflıca (dolaşmak, aramak)' anlamında kullanılan bir söz: İstanbul kazan ben kepçe, üç gün onu aradım.

Deyim: (birinin, birilerinin) takdirini kazanmak

Anlamı: bir kimse veya bir topluluk tarafından beğenilmek: 'İhtimal ki senin alın yazında şunlar yazılıydı: Âlemin saygı ve takdirini kazanmış bir adam olacaksın.' -Y. K. Karaosmanoğlu.

Deyim: (birinin) kazanı kapalı kaynamak

Anlamı: içyüzü bilinmemek.

Deyim: (birinin) sırtından (para) kazanmak

Anlamı: para kazanmak için birini kullanmak: 'Benim bu marifetimi bilmeyenlerle bahse girip sırtımdan para kazanan açıkgözler bile oldu.' -H. Taner.

Deyim: cadı kazanı gibi kaynamak

Anlamı: dedikodu, kargaşa çok olmak.

Deyim: çuvalla para kazanmak

Anlamı: aşırı kazanç sağlamak.

Deyim: deneyim kazanmak

Anlamı: deneyimli duruma gelmek.

Deyim: ekmeğini kazanmak

Anlamı: geçimini sağlamak: 'İçi huzurlu, akşama dek çalışmış, ekmeğini kazanmış.' -M. İzgü.

Deyim: el kazanıyla aş kaynatmak

Anlamı: başkasının hazırladığı imkânları kendi hesabına kullanarak iş çevirmek.

Deyim: güven kazanmak

Anlamı: kendisine inandırmak.

Deyim: hak kazanmak

Anlamı: emeğin karşılığını alabilecek duruma gelmek: 'Senin kadar kimse kendi vatanına sahip olmaya hak kazanamamıştır.' -A. H. Müftüoğlu.

Deyim: hayatını kazanmak

Anlamı: geçimini sağlamak: 'Hayatımı kazandığımda senin elini sıcak sudan soğuk suya sokturmam.' -A. Kutlu.

Deyim: ivme kazanmak

Anlamı: hızlanmak.

Deyim: kafası kazan (gibi) olmak

Anlamı: kafası şişmek.