Kelime: ısırma
Anlamlar:
1. Isırmak işi
Özelliği / Tipi / Türü: Isim
Örnek: "Onun için ehemmiyetli olan şey sizin ısırılmanız değil, kendisinin ısırmasıdır."
İçinde ısırma geçen birleşik ve kökteş kelimeler: soğuk ısırması

ısırma hakkında eş anlamlı kelimeler
ısırma eş anlamlısı
ısırma kelimesinin eş anlamlı sözcükleri : Sonuç bulunamadı!

ısırma hakkında zıt (karşıt) anlamlı kelimeler
ısırma zıt anlamlısı
ısırma kelimesinin zıt anlamlı sözcükleri : Sonuç bulunamadı!
Diğer dillerde ısırma
İngilizce: Bite
Spanish: Mordedura
German: Beißen
French: Morsure
Italian: Morso

ısırma ile ilgili atasözleri
Aşağıda ısırma hakkında ve içinde ısırma kelimesi geçen, ısırma ile başlayan veya biten atasözleri örnek olarak verilmiştir.
Atasözü: çok havlayan köpek ısırmaz
Anlamı: karşısındakini bağırıp çağırmakla korkutmaya çalışan kimse eylemli bir saldırıda bulunmaz.
Atasözü: it iti ısırmaz
Anlamı: aynı düşüncede ve aynı yapıda olan insanlar birbirlerine zarar vermezler, birbirlerini korurlar.
Atasözü: köpek sahibini ısırmaz
Anlamı: kişi ne kadar aşağılık olursa olsun, kendini benimseyip koruyana kötülük etmez.
Atasözü: ürüyen köpek ısırmaz
Anlamı: bağırıp çağırarak başkalarını korkutmak isteyen kimseden zarar gelmez.

ısırma ile ilgili deyimler
Aşağıda ısırma hakkında ve içinde ısırma kelimesi geçen, ısırma ile başlayan veya biten deyimler örnek olarak verilmiştir.
Deyim: (birini) gözü ısırmak
Anlamı: bir kimseyi tanıyacak gibi olmak.
Deyim: dudağını (dudaklarını) ısırmak
Anlamı: yakışıksız bir durum karşısında şaşmak: 'Koca Ali bu kararı duyunca ömründe ilk defa olarak sarardı. Dudaklarını ısırdı.' -Ö. Seyfettin.
Deyim: dudak ısırmak
Anlamı: 1) hayran kalmak; 2) hayrete, şaşkınlığa düşmek.
Deyim: gülerken ısırmak
Anlamı: iyilik yapar görünüp kötülük yapmak.
Deyim: öperken ısırmak
Anlamı: güler yüz gösterirken kötülük yapmak.
Deyim: parmak ısırmak
Anlamı: büyük şaşkınlık duymak: 'Hele geçen gün o Meşincioğlu Kerim Bey'e yaptığın işe parmak ısırdım.' -R. N. Güntekin.
Deyim: yaka ısırmak
Anlamı: şaşırarak 'Allah esirgesin' demek.