Kelime: Gezmek

Anlamlar:

1. Hava alma, hoş vakit geçirme vb. amaçlarla bir yere gitmek, seyran etmek

Özelliği / Tipi / Türü: Nesnesiz

Örnek: "Tek başına buralarda gezdiği hâlde aradığını bulamıyordu."

"Osman Cemal Kaygılı"

2. Bir yerde dolaşmak, yürümek

Örnek: "Kunduralarını çıkarır, satar, yalın ayak gezerdi."

"Sait Faik Abasıyanık"

3. Gitmek, başvurmak

4. Bulunmak

Örnek: "Şapkam burada ne geziyor?"

5. Bir yeri görüp incelemek

Özelliği / Tipi / Türü: -i

6. Hasta ayağa kalkmak

Örnek: "Oğlum iyileşti, yavaş yavaş geziyor."

7. Herhangi bir biçimde gezinmek

Örnek: "Bu giysiyle gezemem."

8. Bir yerde gezi yapmak

Özelliği / Tipi / Türü: -i

Örnek: "Geçen yaz Batı Anadolu'yu gezdik."

İçinde Gezmek geçen birleşik ve kökteş kelimeler: yerdegezen, uyurgezer, yüzergezer


Gezmek eş anlamlısı

Gezmek hakkında eş anlamlı kelimeler

Gezmek eş anlamlısı

gezmek kelimesinin eş anlamlı sözcükleri : yürümek , başvurmak , gitmek , bulunmak , seyran etmek


Gezmek zıt anlamlısı

Gezmek hakkında zıt (karşıt) anlamlı kelimeler

Gezmek zıt anlamlısı

gezmek kelimesinin zıt anlamlı sözcükleri : durmak


Gezmek ile ilgili 8 örnek cümle

"Gezmek" kelimesini bir cümle içinde kullanmak gerekirse, aşağıdaki cümleler gerçek veya mecaz anlamı ile "Gezmek" kelimesinin cümle içinde kullanımına örnek gösterilebilir.

1. Bir işimiz yoktu, gezmek, dolaşmak istemiştik

2. Bu parkta gezmek hoşuma gidiyor

3. Hastalığı için doktor doktor gezmekteydi

4. Bu çanta burada ne geziyor?

5. Bakan fabrikayı gezdi

6. Hastamız artık geziyor

7. Eski paltoyla gezmektense palto giymem

8. Bu yaz Karadeniz’i gezmek istiyoruz


Diğer dillerde Gezmek

İngilizce: Walk

Spanish: Pie

German: Reisen

French: Marche

Italian: Piedi


Gezmek ile ilgili atasözleri

Gezmek ile ilgili atasözleri

Aşağıda Gezmek hakkında ve içinde Gezmek kelimesi geçen, Gezmek ile başlayan veya biten atasözleri örnek olarak verilmiştir.

Atasözü: aç gezmektense tok ölmek yeğdir

Anlamı: yoksulluk ölümden de beterdir.

Atasözü: boş gezmekten bedava çalışmak yeğdir

Anlamı: çalışmak insanı tembellikten kurtarır.


Gezmek ile ilgili deyimler

Gezmek ile ilgili deyimler

Aşağıda Gezmek hakkında ve içinde Gezmek kelimesi geçen, Gezmek ile başlayan veya biten deyimler örnek olarak verilmiştir.

Deyim: arkasında dolaşmak (gezmek)

Anlamı: bir işi yaptırmak için ilgili veya yetkili bir kimsenin uğradığı yerlere giderek görüşme fırsatı aramak.

Deyim: (bir yeri) adım adım gezmek

Anlamı: her yerini dolaşıp görmek.

Deyim: (birinin) peşinde dolaşmak (gezmek)

Anlamı: bir amaçla birisini izlemek: Tarlayı satın almak için peşinde dolaşıyor.

Deyim: boş gezmek (gezinmek)

Anlamı: işsiz güçsüz dolaşmak: 'On gün boş mu gezdin?' -Ö. Seyfettin.

Deyim: boşta gezmek

Anlamı: işsiz olmak: 'Huriye Hanım, kızının bu boşta gezer oğlana vardığı zaman ...' -B. Felek.

Deyim: dillerde dolaşmak (gezmek)

Anlamı: her yerde kendisinden söz edilmek: 'Hangi hanım, dillerde gezen aşk maceralarından dolayı mevkisinden düşüyor?' -H. C. Yalçın.

Deyim: doktor doktor gezmek (dolaşmak)

Anlamı: tedavide çabuk ve kesin sonuç almak ümidiyle birçok doktora başvurmak: 'Çare bulunsun diye az mı ebe kapısı çaldılar, doktor doktor gezdiler?' -A. İlhan.

Deyim: dünür gezmek

Anlamı: evlenecek erkek için kız aramaya çıkmak.

Deyim: elden ele dolaşmak (gezmek)

Anlamı: iyi nitelikleri dolayısıyla çok ilgi görmek, çok beğenilmek: 'Gönülden Sesler, Meşrutiyet gençliğinin elden ele dolaşan kitabı idi.' -Y. Z. Ortaç.

Deyim: elini kolunu sallaya sallaya gezmek

Anlamı: 1) ortada görünmemesi gereken kimse pervasızca dolaşmak; 2) pervasızca, kimseden çekinmeden dolaşmak: 'Bütün memleketi, elimi kolumu sallayarak serbest ve rahat dolaşmaya başlamıştım.' -Y. K. Karaosmanoğlu.

Deyim: ellerde gezmek

Anlamı: 1) elden ele dolaşmak; 2) mec. el üstünde tutulmak, saygı ve sevgi görmek.

Deyim: ev ev dolaşmak (gezmek)

Anlamı: her eve uğrayarak dolaşmak.

Deyim: gemi gezmek

Anlamı: den. dış etkiler yüzünden gemi rota çizgisinden ayrılıp sancak veya iskele yönüne ilerlemek.

Deyim: kapı kapı dolaşmak (gezmek)

Anlamı: 1) ev ev gezmek; 2) bir yerlere sürekli girip çıkmak: 'Elbette öyle ama sen böyle panik hâlinde kapı kapı dolaşırsan, teşkilatta muhalefet var sanıp gerçekten de bir temizliğe başlayabilirler.' -A. Ümit. 3) iş aramak için her yere başvurmak.

Deyim: karakol gezmek

Anlamı: huzur ve güvenliği sağlamak amacıyla dolaşmak, devriye gezmek.

Deyim: kelle koltukta gezmek

Anlamı: gözünü budaktan esirgememek.

Deyim: kenar gezmek

Anlamı: bir şeyden uzaklaşmış olmak: 'Kenar gezme dolan yâr gel içeri / Bize mihman olan yâr gel içeri' -Halk türküsü.

Deyim: kol gezmek

Anlamı: 1) güvenlik amacıyla dolaşmak: 'Bunlar şehir subaşısının adamları, dizdarlardı. Kol geziyorlardı.' -Ö. Seyfettin. 2) dolaşmak: 'İnsanı üşütmeyen, ılık gezginci bir yağmur bulutu ağır ağır kol geziyordu.' -T. Dursun K. 3) mec. kötü durum ve davranışlar çokça olmak: 'Bazı ülkelerde sansürün kol gezdiği görülüyor.' -A. Kabaklı.

Deyim: kucaktan kucağa dolaşmak (gezmek)

Anlamı: kadın, pek çok kişiyle yasal olmayan ilişkide bulunmak.

Deyim: orası senin, burası benim dolaşmak (gezmek)

Anlamı: durmadan gezip dolaşmak.