Kelime: Gezme
Anlamlar:
1. Gezmek işi, seyran
Özelliği / Tipi / Türü: Isim
İçinde Gezme geçen birleşik ve kökteş kelimeler: ev gezmesi

Gezme hakkında eş anlamlı kelimeler
Gezme eş anlamlısı
gezme kelimesinin eş anlamlı sözcükleri : seyran

Gezme hakkında zıt (karşıt) anlamlı kelimeler
Gezme zıt anlamlısı
Gezme kelimesinin zıt anlamlı sözcükleri : Sonuç bulunamadı!
Diğer dillerde Gezme
İngilizce: Trip
Spanish: Viaje
German: Reisen
French: Voyage
Italian: Viaggio

Gezme ile ilgili atasözleri
Aşağıda Gezme hakkında ve içinde Gezme kelimesi geçen, Gezme ile başlayan veya biten atasözleri örnek olarak verilmiştir.
Atasözü: aç gezmektense tok ölmek yeğdir
Anlamı: yoksulluk ölümden de beterdir.
Atasözü: boş gezmekten bedava çalışmak yeğdir
Anlamı: çalışmak insanı tembellikten kurtarır.
Atasözü: yad elde beylik sürmeden, yurtta züğürt gezme yeğdir
Anlamı: gurbete düşmüş bir insan, ne denli varlık içinde bir yaşam sürüyor olsa da doğup büyüdüğü yeri arar.

Gezme ile ilgili deyimler
Aşağıda Gezme hakkında ve içinde Gezme kelimesi geçen, Gezme ile başlayan veya biten deyimler örnek olarak verilmiştir.
Deyim: arkasında dolaşmak (gezmek)
Anlamı: bir işi yaptırmak için ilgili veya yetkili bir kimsenin uğradığı yerlere giderek görüşme fırsatı aramak.
Deyim: (bir yeri) adım adım gezmek
Anlamı: her yerini dolaşıp görmek.
Deyim: (birinin) peşinde dolaşmak (gezmek)
Anlamı: bir amaçla birisini izlemek: Tarlayı satın almak için peşinde dolaşıyor.
Deyim: boş gezmek (gezinmek)
Anlamı: işsiz güçsüz dolaşmak: 'On gün boş mu gezdin?' -Ö. Seyfettin.
Deyim: boşta gezmek
Anlamı: işsiz olmak: 'Huriye Hanım, kızının bu boşta gezer oğlana vardığı zaman ...' -B. Felek.
Deyim: dillerde dolaşmak (gezmek)
Anlamı: her yerde kendisinden söz edilmek: 'Hangi hanım, dillerde gezen aşk maceralarından dolayı mevkisinden düşüyor?' -H. C. Yalçın.
Deyim: doktor doktor gezmek (dolaşmak)
Anlamı: tedavide çabuk ve kesin sonuç almak ümidiyle birçok doktora başvurmak: 'Çare bulunsun diye az mı ebe kapısı çaldılar, doktor doktor gezdiler?' -A. İlhan.
Deyim: dünür gezmek
Anlamı: evlenecek erkek için kız aramaya çıkmak.
Deyim: elden ele dolaşmak (gezmek)
Anlamı: iyi nitelikleri dolayısıyla çok ilgi görmek, çok beğenilmek: 'Gönülden Sesler, Meşrutiyet gençliğinin elden ele dolaşan kitabı idi.' -Y. Z. Ortaç.
Deyim: elini kolunu sallaya sallaya gezmek
Anlamı: 1) ortada görünmemesi gereken kimse pervasızca dolaşmak; 2) pervasızca, kimseden çekinmeden dolaşmak: 'Bütün memleketi, elimi kolumu sallayarak serbest ve rahat dolaşmaya başlamıştım.' -Y. K. Karaosmanoğlu.
Deyim: ellerde gezmek
Anlamı: 1) elden ele dolaşmak; 2) mec. el üstünde tutulmak, saygı ve sevgi görmek.
Deyim: ev ev dolaşmak (gezmek)
Anlamı: her eve uğrayarak dolaşmak.
Deyim: gemi gezmek
Anlamı: den. dış etkiler yüzünden gemi rota çizgisinden ayrılıp sancak veya iskele yönüne ilerlemek.
Deyim: kapı kapı dolaşmak (gezmek)
Anlamı: 1) ev ev gezmek; 2) bir yerlere sürekli girip çıkmak: 'Elbette öyle ama sen böyle panik hâlinde kapı kapı dolaşırsan, teşkilatta muhalefet var sanıp gerçekten de bir temizliğe başlayabilirler.' -A. Ümit. 3) iş aramak için her yere başvurmak.
Deyim: karakol gezmek
Anlamı: huzur ve güvenliği sağlamak amacıyla dolaşmak, devriye gezmek.
Deyim: kelle koltukta gezmek
Anlamı: gözünü budaktan esirgememek.
Deyim: kenar gezmek
Anlamı: bir şeyden uzaklaşmış olmak: 'Kenar gezme dolan yâr gel içeri / Bize mihman olan yâr gel içeri' -Halk türküsü.
Deyim: kol gezmek
Anlamı: 1) güvenlik amacıyla dolaşmak: 'Bunlar şehir subaşısının adamları, dizdarlardı. Kol geziyorlardı.' -Ö. Seyfettin. 2) dolaşmak: 'İnsanı üşütmeyen, ılık gezginci bir yağmur bulutu ağır ağır kol geziyordu.' -T. Dursun K. 3) mec. kötü durum ve davranışlar çokça olmak: 'Bazı ülkelerde sansürün kol gezdiği görülüyor.' -A. Kabaklı.
Deyim: kucaktan kucağa dolaşmak (gezmek)
Anlamı: kadın, pek çok kişiyle yasal olmayan ilişkide bulunmak.
Deyim: orası senin, burası benim dolaşmak (gezmek)
Anlamı: durmadan gezip dolaşmak.