Kelime: Gar

Kökeni: "Fransızca gare" kelimesinden Türkçeye geçmiştir.

Anlamlar:

1. Demir yolu ile yolculuk edenlerin gereksinimlerinin geniş ölçüde karşılandığı büyük tren istasyonu

Özelliği / Tipi / Türü: Isim

Örnek: "Bu beylerle Selânik Garı'nın civarında bazı bahçelerden geçerek gidiyorduk."

"Yahya Kemal Beyatlı"


Gar eş anlamlısı

Gar hakkında eş anlamlı kelimeler

Gar eş anlamlısı

gar kelimesinin eş anlamlı sözcükleri : Sonuç bulunamadı!


Gar zıt anlamlısı

Gar hakkında zıt (karşıt) anlamlı kelimeler

Gar zıt anlamlısı

Gar kelimesinin zıt anlamlı sözcükleri : Sonuç bulunamadı!


Diğer dillerde Gar

İngilizce: Station

Spanish: Estación

German: Gar

French: Station

Italian: Stazione


Gar ile ilgili atasözleri

Gar ile ilgili atasözleri

Aşağıda Gar hakkında ve içinde Gar kelimesi geçen, Gar ile başlayan veya biten atasözleri örnek olarak verilmiştir.

Atasözü: at arıklıkla, yiğit gariplikle

Anlamı: zayıf ve garipken kişiliklerini yitirmeyip görevlerini başarı ile yapanlar üstün niteliklerini o zaman belli etmiş olurlar.

Atasözü: garibe bir selam bin altın değer

Anlamı: yabancı yerde tek başına kalan kimseye karşı gösterilecek küçük bir ilgi, en büyük iyilik yerine geçer.

Atasözü: garip itin kuyruğu bacağı arasında (götünde, kıçına kısık) gerek (olur)

Anlamı: sığıntı durumunda olan kişi, yabancı bir yerde hiçbir şeye karışmamalı, sessiz, kendi hâlinde yaşamalıdır.

Atasözü: garip kuşun yuvasını Allah yapar

Anlamı: garip ve kimsesiz kişiye Tanrı yardım eder.

Atasözü: hangi rüzgâr attı?

Anlamı: bir yere uzun süre uğramamışken beklenmedik bir zamanda gelenlere sitem yollu söylenen bir söz.

Atasözü: her zaman gemicinin istediği rüzgâr esmez

Anlamı: olaylar herkesin istediği biçimde meydana gelmez.

Atasözü: rüzgâr eken fırtına biçer

Anlamı: herkesin zarar görmesine yol açacak işler yapan kimse, çok sert tepkilerle karşılaşır ve sonunda en büyük zarara kendisi uğrar.

Atasözü: rüzgâr esemeyince yaprak oynamaz (dal kımıldamaz)

Anlamı: her durumu meydana getiren bir etken vardır.

Atasözü: rüzgâra (karşı) tüküren, kendi yüzüne tükürür

Anlamı: bilgi, beceri, fizikî güç gibi yönlerden kendisinden üstün olanlarla mücadeleye giren bir kimse bu mücadelede yenik düşer, birtakım kayıplara uğrar.

Atasözü: rüzgârın önüne düşmeyen, yorulur

Anlamı: genel gidişe ayak direten boşuna çaba harcamış olur, bir yere varamaz.

Atasözü: rüzgârlı havanın kuytusu, yağmurlu havanın uykusu

Anlamı: rüzgârlı havada kuytu bir yer, yağmurlu bir havada da uyku tercih edilir.

Atasözü: umut, fakirin (garibin) ekmeğidir

Anlamı: yoksul kişi, hep yakında bolluğa, rahata kavuşma umudu içinde yaşar.


Gar ile ilgili deyimler

Gar ile ilgili deyimler

Aşağıda Gar hakkında ve içinde Gar kelimesi geçen, Gar ile başlayan veya biten deyimler örnek olarak verilmiştir.

Deyim: angarya (angaryasını) çekmek

Anlamı: bir işi isteksizce, hatır için yapmak zorunluluğunda olmak: 'Benim bu angaryalarımı da başka türlü kimsecikler çekmez.' -O. C. Kaygılı.

Deyim: angaryaya koşmak

Anlamı: birini zorunlu olmadığı hâlde bir işte çalışmaya zorlamak.

Deyim: (bir şeyi) garanti etmek

Anlamı: 1) o şeyle ilgili olarak güvence vermek; 2) bir işin gerçekleşmesi için gerekli önlemleri almak.

Deyim: (birine) gariplik basmak

Anlamı: yalnızlık çökmek: 'Başka yerlerde bana bir gariplik basıyor.' -S. F. Abasıyanık.

Deyim: (birini bir şeye) gark etmek

Anlamı: 1) batırmak, boğmak; 2) mec. birine bir şeyi bol bol vermek: 'Bu hayrı ile milletimizi nura gark edeceğine herkes kani idi.' -Y. K. Beyatlı.

Deyim: çıngar çıkarmak (koparmak)

Anlamı: gürültü, kavga çıkarmak.

Deyim: çıngar kopmak (çıkmak)

Anlamı: gürültü, kavga çıkmak: 'Bu son rolü, ihtiyaten, büyük çıngarın kopacağı güne sakladı.' -N. Araz.

Deyim: garanti altına almak

Anlamı: güvence altına almak: 'Ondan sonra da, zavallı kuzunun artakalan birkaç kemiğini garanti altına aldılar.' -N. F. Kısakürek.

Deyim: garanti vermek

Anlamı: güvence altına almak: 'Bu konuda size bütün ciddiyetimle garanti verebilirim.' -M. Yesari.

Deyim: garaz bağlamak

Anlamı: birine karşı kin beslemek: 'Bana garaz bağladığını seziyorum.' -Y. K. Karaosmanoğlu.

Deyim: gardını almak

Anlamı: 1) savunma durumuna geçmek; 2) mec. önceden önlemini almak.

Deyim: gargaraya getirmek

Anlamı: 1) gürültüye, karışıklığa boğarak bir sözün veya bir işin etkisini azaltmak, dağıtmak, dikkatten kaçırmak; 2) kandırmak, aldatmak.

Deyim: garibine gitmek

Anlamı: yadırgamak, şaşırmak: 'Frankfurt caddelerinde en çok garibime giden insan, dilencisi olmuştur.' -A. Haşim.

Deyim: garip bulmak

Anlamı: yadırgamak, tuhaf ve anlaşılmaz olarak nitelemek: 'Sizin gibi modern bir sosyete adamının böyle düşünmesini garip buluyorum.' -M. Yesari.

Deyim: gark olmak

Anlamı: 1) gömülmek, batmak: 'Toprağa gark olmuş nazik tenleri / Söylemekten kalmış tatlı dilleri' -Yunus Emre. 2) mec. boğulmak: Paraya gark oldu.

Deyim: hangar gibi

Anlamı: çok büyük ve geniş (yer) anlamında kullanılan bir söz.

Deyim: işin garibi

Anlamı: işin tuhafı.

Deyim: rüzgâr almak

Anlamı: yel esen bir yerde bulunmak: Bu ev çok rüzgâr alıyor.

Deyim: rüzgâr ekip fırtına biçmek

Anlamı: yaptığı bir kötülüğün çok daha kötüsü ile karşılaşmak.

Deyim: rüzgâr gelecek delikleri tıkamak

Anlamı: istenmeyen bir durum veya gelişmeye karşı her türlü önlemi almak.