Ezme ne demek? Ezme anlamı nedir?
Ezme kelimesinin sözlük anlamı, eş ve zıt anlamlı karşılıkları, diğer dillerdeki anlamları, Ezme hakkında örnek cümleler, atasözü ve deyimler...
Kelime: Ezme
Anlamlar:
1. Ezmek işi
Özelliği / Tipi / Türü: Isim
2. Sebzelerin ezilmesiyle yapılan meze
3. Soğan ve domatesin çok küçük parçalara bölünmesiyle hazırlanan bir meze türü
4. Bitkilerin etli ve yumuşak kısımlarını macun kıvamına getirmek üzere parçalama, katı ve telsel kısımlarını süzerek ayıklama işlemi
İçinde Ezme geçen birleşik ve kökteş kelimeler: ezme boya, badem ezmesi, fıstık ezmesi, hamsi ezmesi, meyve ezmesi, patlıcan ezmesi, zeytin ezmesi
Ezme hakkında eş anlamlı kelimeler
Ezme eş anlamlısı
ezme kelimesinin eş anlamlı sözcükleri : Sonuç bulunamadı!
Ezme hakkında zıt (karşıt) anlamlı kelimeler
Ezme zıt anlamlısı
Ezme kelimesinin zıt anlamlı sözcükleri : Sonuç bulunamadı!
Ezme ile ilgili 1 örnek cümle
"Ezme" kelimesini bir cümle içinde kullanmak gerekirse, aşağıdaki cümleler gerçek veya mecaz anlamı ile "Ezme" kelimesinin cümle içinde kullanımına örnek gösterilebilir.
1. Bir kilo fıstık ezmesi aldım
Diğer dillerde Ezme
İngilizce: Crush
Spanish: Aplastar
German: Zerkleinern
French: Écraser
Italian: Schiacciare
Ezme ile ilgili atasözleri
Aşağıda Ezme hakkında ve içinde Ezme kelimesi geçen, Ezme ile başlayan veya biten atasözleri örnek olarak verilmiştir.
Atasözü: aç gezmektense tok ölmek yeğdir
Anlamı: yoksulluk ölümden de beterdir.
Atasözü: boş gezmekten bedava çalışmak yeğdir
Anlamı: çalışmak insanı tembellikten kurtarır.
Atasözü: yad elde beylik sürmeden, yurtta züğürt gezme yeğdir
Anlamı: gurbete düşmüş bir insan, ne denli varlık içinde bir yaşam sürüyor olsa da doğup büyüdüğü yeri arar.
Ezme ile ilgili deyimler
Aşağıda Ezme hakkında ve içinde Ezme kelimesi geçen, Ezme ile başlayan veya biten deyimler örnek olarak verilmiştir.
Deyim: arkasında dolaşmak (gezmek)
Anlamı: bir işi yaptırmak için ilgili veya yetkili bir kimsenin uğradığı yerlere giderek görüşme fırsatı aramak.
Deyim: bağrını ezmek
Anlamı: üzülmek, dertlenmek: 'Kışlanın uğrunda bir ufak mezar / Anama söylemen bağrını ezer' -Halk türküsü.
Deyim: başını ezmek
Anlamı: bir daha kötülük edemeyecek duruma getirmek.
Deyim: (bir yeri) adım adım gezmek
Anlamı: her yerini dolaşıp görmek.
Deyim: (birinin) peşinde dolaşmak (gezmek)
Anlamı: bir amaçla birisini izlemek: Tarlayı satın almak için peşinde dolaşıyor.
Deyim: boş gezmek (gezinmek)
Anlamı: işsiz güçsüz dolaşmak: 'On gün boş mu gezdin?' -Ö. Seyfettin.
Deyim: boşta gezmek
Anlamı: işsiz olmak: 'Huriye Hanım, kızının bu boşta gezer oğlana vardığı zaman ...' -B. Felek.
Deyim: canından bezmek (bıkmak veya usanmak)
Anlamı: ölümü göze alacak kadar sıkıntı içinde olmak: 'Artık doğrusu bendeniz canımdan bıktım.' -M. Ş. Esendal.
Deyim: dillerde dolaşmak (gezmek)
Anlamı: her yerde kendisinden söz edilmek: 'Hangi hanım, dillerde gezen aşk maceralarından dolayı mevkisinden düşüyor?' -H. C. Yalçın.
Deyim: doktor doktor gezmek (dolaşmak)
Anlamı: tedavide çabuk ve kesin sonuç almak ümidiyle birçok doktora başvurmak: 'Çare bulunsun diye az mı ebe kapısı çaldılar, doktor doktor gezdiler?' -A. İlhan.
Deyim: dünür gezmek
Anlamı: evlenecek erkek için kız aramaya çıkmak.
Deyim: elden ele dolaşmak (gezmek)
Anlamı: iyi nitelikleri dolayısıyla çok ilgi görmek, çok beğenilmek: 'Gönülden Sesler, Meşrutiyet gençliğinin elden ele dolaşan kitabı idi.' -Y. Z. Ortaç.
Deyim: elini kolunu sallaya sallaya gezmek
Anlamı: 1) ortada görünmemesi gereken kimse pervasızca dolaşmak; 2) pervasızca, kimseden çekinmeden dolaşmak: 'Bütün memleketi, elimi kolumu sallayarak serbest ve rahat dolaşmaya başlamıştım.' -Y. K. Karaosmanoğlu.
Deyim: ellerde gezmek
Anlamı: 1) elden ele dolaşmak; 2) mec. el üstünde tutulmak, saygı ve sevgi görmek.
Deyim: ev ev dolaşmak (gezmek)
Anlamı: her eve uğrayarak dolaşmak.
Deyim: gemi gezmek
Anlamı: den. dış etkiler yüzünden gemi rota çizgisinden ayrılıp sancak veya iskele yönüne ilerlemek.
Deyim: içini ezmek
Anlamı: üzüntüsünü, sıkıntısını duymak: 'Şimdi duyduğum suçluluğa karışan özlem içimi eziyor.' -E. Bener.
Deyim: kafasını ezmek
Anlamı: zararlı olabilecek bir hareketi, bir durumu başlangıçta yok etmek, etkisiz duruma getirmek.
Deyim: kapı kapı dolaşmak (gezmek)
Anlamı: 1) ev ev gezmek; 2) bir yerlere sürekli girip çıkmak: 'Elbette öyle ama sen böyle panik hâlinde kapı kapı dolaşırsan, teşkilatta muhalefet var sanıp gerçekten de bir temizliğe başlayabilirler.' -A. Ümit. 3) iş aramak için her yere başvurmak.
Deyim: karakol gezmek
Anlamı: huzur ve güvenliği sağlamak amacıyla dolaşmak, devriye gezmek.