Kelime: Esir
Kökeni: "Arapça esīr" kelimesinden Türkçeye geçmiştir.
Anlamlar:
1. Tutsak
Özelliği / Tipi / Türü: Isim
Örnek: "Meyhaneden çıktığında sarhoş kafayla bir esir gemisine binmiş, güvertede sızıp kalmıştı."
2. Köle
3. Bir düşünceye veya bir kimseye körü körüne bağlı olan kimse
Özelliği / Tipi / Türü: Mecaz Anlam
Örnek: "Onun güzelliğinin esiri oldular."
İçinde Esir geçen birleşik ve kökteş kelimeler: esir almaca, esir kampı, esir pazarı
2. Atomlar arasındaki boşluğu ve bütün evreni doldurduğu varsayılan, ağırlığı olmayan, ısı ve ışığı ileten töz
Özelliği / Tipi / Türü: Isim - Fizik
3. Hava

Esir hakkında eş anlamlı kelimeler
Esir eş anlamlısı
esir kelimesinin eş anlamlı sözcükleri : Tutsak

Esir hakkında zıt (karşıt) anlamlı kelimeler
Esir zıt anlamlısı
esir kelimesinin zıt anlamlı sözcükleri : özgür, hür
Diğer dillerde Esir
İngilizce: Prisoner
Spanish: Prisionero
German: Gefangene
French: Prisonnier
Italian: Prigioniero

Esir ile ilgili atasözleri
Aşağıda Esir hakkında ve içinde Esir kelimesi geçen, Esir ile başlayan veya biten atasözleri örnek olarak verilmiştir.
Atasözü: esirgenen (sakınan) göze çöp batar
Anlamı: üzerine çok düşülen şeyler genellikle kazaya veya zarara uğrar.
Atasözü: kaz gelen yerden tavuk esirgenmez
Anlamı: büyük çıkarlar beklenen durumlarda küçük fedakârlıklar yapılmalıdır.

Esir ile ilgili deyimler
Aşağıda Esir hakkında ve içinde Esir kelimesi geçen, Esir ile başlayan veya biten deyimler örnek olarak verilmiştir.
Deyim: (bir şeyi) gözü gibi sakınmak (saklamak veya esirgemek)
Anlamı: bir şeye aşırı ilgi göstermek, önemle bakıp korumak: 'Doğru, hakları vardı, koskoca sandalıyla da beraber gömemezdiler ama çok sevdiği, gözü gibi esirgediği ağlarıyla gömebilirlerdi.' -S. F. Abasıyanık.
Deyim: esir almak
Anlamı: 1) tutsak etmek; 2) alıkoymak, meşgul etmek.
Deyim: esir düşmek
Anlamı: tutsak olmak: 'Beyhude ölmektense esir düşüp yaşamayı tercih ettikleri için teslim oldular.' -Y. K. Beyatlı.
Deyim: esir etmek
Anlamı: 1) tutsak durumuna getirmek: 'Beni bir takım vahşi çapulcular esir edip sımsıkı bağladıkları hâlde memleketlerine götürdüler.' -N. F. Kısakürek. 2) mec. alıkoymak, meşgul etmek.
Deyim: esir yatmak
Anlamı: savaşta düşman eline düşüp uzun süre tutsak kalmak, esarette kalmak.
Deyim: gözünü daldan budaktan (çöpten) esirgememek (sakınmamak)
Anlamı: tehlikeli işlere atılmaktan çekinmemek: 'Gençliğinde gerçekten delifişek, gözünü daldan budaktan sakınmaz bir askermiş.' -H. Taner.
Deyim: sözünü esirgememek (sakınmamak)
Anlamı: düşündüğünü, karşısındakini kıracak bir söz olsa bile söylemekten çekinmemek: 'Dikbaşlı ve sözünü esirgemez bir insan olduğundan orada bir köşede, küçük bir kâtip kalmıştı.' -Y. K. Beyatlı. 'Emine iskambil falı açıyor, dikiş dikiyor, çorap örüyor, kafasına uyan insanlarla konuşuyor, sözünü sakınmıyor.' -H. E. Adıvar.
Deyim: tesir bırakmak
Anlamı: etki bırakmak: 'Bu sözler derin ve kuvvetli bir tesir bıraktı.' -P. Safa.
Deyim: tesirini göstermek
Anlamı: etkisini göstermek: 'Bir hastaya tatbik edilen serum derhâl şifalı tesirini göstermiştir.' -N. Hikmet.