Kelime: Zan

Kökeni: "Arapça ẓann" kelimesinden Türkçeye geçmiştir.

Anlamlar:

1. Sanı

Özelliği / Tipi / Türü: Isim

Örnek: "Kapıyorum zannıyla kilitlemişim, diyordu."

"Mithat Cemal Kuntay"

İçinde Zan geçen birleşik ve kökteş kelimeler: zannetmek, zanneylemek, zannolunmak, hüsnüzan, suizan


Zan eş anlamlısı

Zan hakkında eş anlamlı kelimeler

Zan eş anlamlısı

zan kelimesinin eş anlamlı sözcükleri : sanı


Zan zıt anlamlısı

Zan hakkında zıt (karşıt) anlamlı kelimeler

Zan zıt anlamlısı

Zan kelimesinin zıt anlamlı sözcükleri : Bulunamadı!


Diğer dillerde Zan

İngilizce: Suspicion

Spanish: Sospecha

German: Zan

French: Soupçon

Italian: Sospetto


Zan ile ilgili atasözleri

Zan ile ilgili atasözleri

Aşağıda Zan hakkında ve içinde Zan kelimesi geçen, Zan ile başlayan veya biten atasözleri örnek olarak verilmiştir.

Atasözü: ağır kazan geç kaynar

Anlamı: 1) kalın kafalı insan bir konuyu zor anlar; 2) tembel olan işi geç yapar.

Atasözü: ağustosta beyni kaynayanın zemheride kazanı kaynar

Anlamı: yazın çalışan kışın rahat eder.

Atasözü: akıl (göz) var, izan (mantık, yakın) var

Anlamı: 1) herhangi bir şey bilgiye ve mantığa dayalı olarak yapılmalıdır; 2) her şey ortadadır.

Atasözü: ata malı mal olmaz, kendin kazanmak gerek

Anlamı: babadan kalan mal kalıcı değildir, çabuk biter; kişinin gerçek malı, kendi çalışmasıyla elde ettiği maldır.

Atasözü: azan kurda kızan köpek

Anlamı: belalı kişinin hakkından kötü kişi gelir.

Atasözü: baba malı tez tükenir, evlat gerek kazana

Anlamı: kendini bilen, yaşama sorumluluğu duyan akıllı evladın gerçek malı, kendisinin kazandığı maldır.

Atasözü: bayramda borç ödeyene ramazan ağır (kısa) gelir

Anlamı: vadesi yaklaşan bir borcu ödemek zorunda olan kimseye günler çok çabuk geçer.

Atasözü: bir baş soğan bir kazanı kokutur

Anlamı: kötü bir kişi, kötü bir davranış, kötü bir söz büyük bir topluluğun huzurunu bozmaya yeter.

Atasözü: el için kuyu kazan, evvela kendisi düşer

Anlamı: başkasına tuzak hazırlayan kimse, bu tuzağa ondan önce kendisi düşer.

Atasözü: el kazanı ile aş kaynamaz

Anlamı: önemli bir iş, başkalarının yardımıyla başarılamaz, iş her an yarıda kalabilir.

Atasözü: el terazi, göz mizan

Anlamı: elle tartıp ağırlığı, gözle bakıp hacmi tahmin edebiliriz.

Atasözü: gençlikte para kazan, kocalıkta kur kazan

Anlamı: kişi gençliğinde çalışıp para biriktirmelidir ki ihtiyarlığında çalışamadığı zaman onunla rahat rahat geçinsin.

Atasözü: götüne güvenen borazancıbaşı

Anlamı: başarabileceğinize eminseniz büyük işlere girişiniz.

Atasözü: göz terazi, el mizan

Anlamı: elle tartıp ağırlığı, gözle bakıp hacmi tahmin edebiliriz.

Atasözü: gürültü istemeyen kazancı (bakırcı) dükkânına girmez (hırkasını başına çeker)

Anlamı: kafasını dinlemek isteyen kimse, gürültülü patırtılı işlerde görev almaz.

Atasözü: iki baş bir kazanda kaynamaz

Anlamı: ayrı ayrı düşünceleri ve kişilikleri bulunan iki kişi bir arada yaşayamaz, bir işi birlikte yapamazlar.

Atasözü: ikisini bir kazana koysalar kaynamazlar

Anlamı: aralarındaki anlaşmazlık o kadar büyüktür ki onları uzlaştırma çaresi bulunamaz.

Atasözü: it sürü, para kazan

Anlamı: ekmek parası kazanmak için it sürümek gibi bir iş tutmak bile ayıp değildir.

Atasözü: kalp kazanır, kaltaban gönenir

Anlamı: iş becerme yeteneği bulunmayan kişi, düzenbazın kendisine yutturduğu şeyi kazanç sanır.

Atasözü: kaynayan kazan kapak tutmaz

Anlamı: içten içe, gizlice gelişen olaylar veya duygular bir yerde patlak verir.


Zan ile ilgili deyimler

Zan ile ilgili deyimler

Aşağıda Zan hakkında ve içinde Zan kelimesi geçen, Zan ile başlayan veya biten deyimler örnek olarak verilmiştir.

Deyim: abazan kalmak

Anlamı: 1) uzun süre cinsel ilişkide bulunmamak; 2) aç kalmak.

Deyim: açıklık kazanmak

Anlamı: bir konu aydınlanmak, anlaşılır duruma gelmek.

Deyim: baba değil, tırabzan babası

Anlamı: çocuklarına karşı babalık görevlerini yerine getirmeyen, onlara hayrı olmayan baba.

Deyim: bağışıklık kazanmak

Anlamı: 1) bazı mikroplara karşı aşı veya doğal yolla dirençli duruma gelmek; 2) mec. korunaklı olmak: 'Bu tehditlere karşı bağışıklık kazanmak hususunda şaşılası bir yetiye de sahiptiler.' -E. Şafak.

Deyim: bahsi kazanmak

Anlamı: ileri sürülen, savunulan görüşün doğru olduğu belli olmak.

Deyim: başarı göstermek (kazanmak)

Anlamı: başarmak: 'Arandığı, fikri sorulduğu, başarı kazandığı da oluyordu.' -R. H. Karay.

Deyim: başı kazan gibi olmak

Anlamı: başında çok ağrı ve uğultulu bir sersemlik olmak: 'Başım kazan gibiydi, bir kavanoz aspirin içsem ağrımın geçeceğine ihtimal vermiyordum.' -T. Dursun K.

Deyim: bir kazanda kaynamak

Anlamı: anlaşmak, uyuşmak, bağdaşmak.

Deyim: (bir yer) kazan (biri) kepçe

Anlamı: 'bir yeri etraflıca (dolaşmak, aramak)' anlamında kullanılan bir söz: İstanbul kazan ben kepçe, üç gün onu aradım.

Deyim: (birinin, birilerinin) takdirini kazanmak

Anlamı: bir kimse veya bir topluluk tarafından beğenilmek: 'İhtimal ki senin alın yazında şunlar yazılıydı: Âlemin saygı ve takdirini kazanmış bir adam olacaksın.' -Y. K. Karaosmanoğlu.

Deyim: (birinin) kazanı kapalı kaynamak

Anlamı: içyüzü bilinmemek.

Deyim: (birinin) sırtından (para) kazanmak

Anlamı: para kazanmak için birini kullanmak: 'Benim bu marifetimi bilmeyenlerle bahse girip sırtımdan para kazanan açıkgözler bile oldu.' -H. Taner.

Deyim: cadı kazanı gibi kaynamak

Anlamı: dedikodu, kargaşa çok olmak.

Deyim: canına ezan okumak

Anlamı: bir kimsenin hakkından gelmek, öldürmek.

Deyim: çuvalla para kazanmak

Anlamı: aşırı kazanç sağlamak.

Deyim: deneyim kazanmak

Anlamı: deneyimli duruma gelmek.

Deyim: ekmeğini kazanmak

Anlamı: geçimini sağlamak: 'İçi huzurlu, akşama dek çalışmış, ekmeğini kazanmış.' -M. İzgü.

Deyim: el kazanıyla aş kaynatmak

Anlamı: başkasının hazırladığı imkânları kendi hesabına kullanarak iş çevirmek.

Deyim: eli harama uzanmak

Anlamı: dinî bakımdan yasaklanmış bir işe yönelmek: 'Eli ne vakit harama uzandı?' -H. Taner.

Deyim: güven kazanmak

Anlamı: kendisine inandırmak.