Kelime: Yüz

Anlamlar:

1. Doksan dokuzdan sonra gelen sayının adı

Özelliği / Tipi / Türü: Isim

2. Bu sayıyı gösteren 100 ve C rakamlarının adı

3. On kere on, doksan dokuzdan bir artık

Özelliği / Tipi / Türü: Sıfat

4. Kere, kat vb. kelimeler ile birlikte kullanılarak yapılan işin çokluğunu abartılı bir biçimde anlatan söz

Örnek: "Hikmet Bey'in kurum ve edası, her zamankinden belki yüz kat üstündü."

"Sermet Muhtar Alus"

İçinde Yüz geçen birleşik ve kökteş kelimeler: yüzbaşı, yüzbeşlik, yüz binlerce, yüz binlik, yüz kere, yüznumara, yüz para, yüzyıl, yüzde yüz

2. Başta, alın, göz, burun, ağız, yanak ve çenenin bulunduğu ön bölüm, sima, çehre, surat

Özelliği / Tipi / Türü: Isim

Örnek: "Bir güzel çocuk yüzüyle gülümsüyor."

"Sait Faik Abasıyanık"

3. Yüzey

Örnek: "Suyun yüzünde."

4. Kesici araçlarda ağız

Örnek: "Bıçağın keskin yüzü."

5. Bir kumaşın dikiş sırasında dışa getirilen gösterişli bölümü

6. Yorgana ve yastığa geçirilen kılıf

7. Bir şeyin görünen bölümünde kullanılan kumaş

Örnek: "Yorgan yüzü. Kanepenin yüzü."

8. Birinin görülegelen veya umulan hoşgörürlüğüne güvenilerek gösterilen cüret

Örnek: "Ne yüzle? Yüzü olmamak."

9. Nedeniyle, sebebiyle

Örnek: "Bu yüzden Fuat Köprülü ile çatışmaya başlamışlardı gazetelerde."

"Yusuf Ziya Ortaç"

10. Yan, taraf

11. Bir yapının dışa bakan düşey yüzeylerinin her biri

Örnek: "Ön yüz. Yan yüz. Arka yüz."

12. Utanma

Özelliği / Tipi / Türü: Mecaz Anlam

Örnek: "Adamda yüz yok ki!"

İçinde Yüz geçen birleşik ve kökteş kelimeler: yüz akı, yüzbeyüz, yüz görümlüğü, yüz göz, yüz havlusu, yüz kalıbı, yüz kaplama, yüz karası, yüz kızartıcı suç, yüz kiri, yüz ölçümü, yüz sabunu, yüzsuyu, yüzüstü, yüz yazısı, yüz yüze, yüze gülücü, yüze soğurma, yüzü ak, yüzü asık, yüzü kara, yüzükoyun, yüzü pek, yüzü yerde, yüzü yumuşak, arayüz, arka yüz, çatık yüz, dış yüz, eğri yüz, ekşi yüz, güler yüz, içyüz, iç yüz, kara yüz, paralel yüz, ters yüz, o yüzden, şu yüzden, gökyüzü, ters yüzü, yeryüzü, yorgan yüzü, eli yüzü düzgün, eli yüzü temiz


Yüz eş anlamlısı

Yüz hakkında eş anlamlı kelimeler

Yüz eş anlamlısı

yüz kelimesinin eş anlamlı sözcükleri : Utanma , Surat , Çehre , Sima , Ağız , Burun , Göz , Alın , Başta , Taraf , Yan , Sebebiyle , Nedeniyle , Yüzey


Yüz zıt anlamlısı

Yüz hakkında zıt (karşıt) anlamlı kelimeler

Yüz zıt anlamlısı

Yüz kelimesinin zıt anlamlı sözcükleri : Bulunamadı!


Yüz ile ilgili 24 örnek cümle

"Yüz" kelimesini bir cümle içinde kullanmak gerekirse, aşağıdaki cümleler gerçek veya mecaz anlamı ile "Yüz" kelimesinin cümle içinde kullanımına örnek gösterilebilir.

1. Artık yüz lira büyük para

2. Sana yüz kere anlatsam, işe yaramaz

3. Yüzümü yıkadım

4. Denizin yüzü yosunluydu

5. Evin yüzünde bir at nalı sarkıyordu

6. Evin ön yüzü, arka yüzü, yan yüzü

7. Yorgana yüz yapılacak basmayı özenle seçti

8. Koltuğa yüz geçirdim

9. Hangi yüzle geleceksin?

10. Sende yüz olsa böyle yapmazdın

11. Benden yüz görünce ferahlamıştı

12. Onun yüzünden azar işittik

13. Dağın öteki yüzü ovaydı

14. Ona buna yüz kızartacağına çalışmalısın

15. Bu işe yüz tutarsan herkes sevinir

16. Paramız tükenmeye yüz tutmakta iken bir şey alamayız

17. Kadın eli değince evin yüzü güldü

18. Tatlıya yüzüm yoktur

19. Paranın yüzüne bakmazdı

20. Çocuk, başarısıyla babasının yüzünü ağartmak istiyordu

21. Çoktandır onun yüzünü görmüyorum

22. Halk, gün oluyor, birçok besinin yüzünü görmüyordu

23. Oğlan ailesinin yüzünü kızartmaktan çekindi

24. Yüzümü kızartıp borç istedim, vermedi


Diğer dillerde Yüz

İngilizce: Face

Spanish: Cara

German: Gesicht

French: Face

Italian: Faccia


Yüz ile ilgili atasözleri

Yüz ile ilgili atasözleri

Aşağıda Yüz hakkında ve içinde Yüz kelimesi geçen, Yüz ile başlayan veya biten atasözleri örnek olarak verilmiştir.

Atasözü: ağız yemese, yüz utanmaz

Anlamı: armağan alan, armağanı verenin isteğini yerine getirmemeye çekinir ve mutlaka yapmaya çalışır.

Atasözü: ağız yer, yüz utanır

Anlamı: armağan alan, armağanı verenin isteğini yerine getirmemeye çekinir ve mutlaka yapmaya çalışır.

Atasözü: ahmağa yüz, abdala söz vermeye gelmez

Anlamı: ahmağa gereğinden çok ilgi gösterir, abdala gereğinden çok söz hakkı verirseniz sizi çok uğraştırır.

Atasözü: ardında yüz köpek havlamayan kurt, kurt sayılmaz

Anlamı: önemli kimseleri çekemeyip onlara dil uzatanlar çok olur.

Atasözü: arife günü yalan söyleyenin (oruç yiyenin) bayram günü yüzü kara çıkar (olur)

Anlamı: bir sözün yalan olduğu çabuk anlaşılır ve söyleyen toplum içinde utanılacak bir duruma düşer.

Atasözü: arsızın yüzüne tükürmüşler 'yağmur yağıyor' demiş

Anlamı: arsız ne kadar ağır hakaret görse de aldırmaz, pişkinliğe vurur.

Atasözü: astar bol olmayınca yüze gelmez

Anlamı: bir iş yapmak için gerekli olan şeyler, ölçü biraz geniş tutularak hazırlanmalıdır.

Atasözü: aşı pişiren yağ olur, gelinin yüzü ağ olur

Anlamı: güzel şey, iyi gereç kullanılarak meydana gelir, bundan da iş yapana övünme payı çıkar.

Atasözü: bağa bak, üzüm olsun, yemeye yüzün olsun

Anlamı: kişi, karşılık beklediği işten istediğini alabilmek için gereken harcamaları yapmalıdır.

Atasözü: bağı ağlayanın yüzü güler

Anlamı: bir işe gereken özen gösterildiğinde olumlu sonuçlar alınır.

Atasözü: balı dibinden, yağı yüzünden

Anlamı: değerleri derinleştikçe artan veya değerleri yüzeyde kalan insanlar vardır.

Atasözü: bir el bir eli yıkar, iki el bir yüzü yıkar

Anlamı: bazı durumlarda yardımcısız iş yapılamayacağını anlatan bir söz.

Atasözü: civcivde gözün, et yemeye yüzün olsun

Anlamı: kişi, karşılık beklediği işten istediğini alabilmek için gereken harcamaları yapmalıdır.

Atasözü: dost dostun ayıbını yüzüne söyler

Anlamı: gerçek dost uyarmak, kusurun düzeltilmesini sağlamak amacıyla ayıbı yüze karşı söyler.

Atasözü: ekşi yüzlünün balı acı olur

Anlamı: istemeden iyilik yapan kişi karşısındakini de hoşnut edemez.

Atasözü: el eli yıkar, iki el yüzü

Anlamı: bir kişi başka bir kişiye yardım ederse o da bu iyiliğin altında kalmaz, güçlenmiş olarak yardımlara koşar.

Atasözü: geldik yüze, çıktık düze

Anlamı: kasım ayından sonra gelen yüzüncü günde, 15 şubatta kışın soğuk günleri geride kalır.

Atasözü: gökyüzünde düğün var deseler kadınlar merdiven kurmaya kalkar

Anlamı: kadınların düğün ve eğlence için katlanamayacakları fedakârlık yoktur.

Atasözü: her yerde okka dört yüz dirhem

Anlamı: konuşulan bir gerçeğin açıklığını ve tartışma götürmezliğini anlatmak için söylenen bir söz.

Atasözü: hesabı pak olanın, yüzü ak olur

Anlamı: doğruluktan şaşmayan, yasa dışı yollara sapmayanı kimse karalamayız.


Yüz ile ilgili deyimler

Yüz ile ilgili deyimler

Aşağıda Yüz hakkında ve içinde Yüz kelimesi geçen, Yüz ile başlayan veya biten deyimler örnek olarak verilmiştir.

Deyim: ağzına yüzüne bulaştırmak

Anlamı: bir işi kötü yapmak, becerememek: 'Yapılacak şey ehemmiyetsizce bir pansuman ama ağızlarına yüzlerine bulaştırmalarından korkuyorum.' -R. N. Güntekin.

Deyim: alnı açık yüzü ak

Anlamı: çekinecek hiçbir durumu veya ayıbı olmayan.

Deyim: astarı yüzünden pahalı olmak (pahalıya gelmek)

Anlamı: bir işin ayrıntılarına harcanılan para veya emek, elde edilen sonucun değerini aşmak.

Deyim: ayıbını yüzüne vurmak

Anlamı: birinin kusurunu yüzüne söylemek.

Deyim: başı yastık yüzü görmemek

Anlamı: yatağa yatıp uyumuş olmamak.

Deyim: binin yarısı beş yüz (o da bizde yok)

Anlamı: şaka çok düşünceli görünen birine 'aldırma!' anlamında kullanılan bir söz.

Deyim: (bir işten) yüz (yüzünün) akı ile çıkmak

Anlamı: bir işi kendi saygınlığını yitirmeden eksiksiz ve başarılı olarak yapıp bitirmek: 'Biz buraya geldi isek her hâlde yüzümüzün akı ile çıkacağımızdan şüphe etmeyesin!' -E. E. Talu.

Deyim: (bir şey) içinde yüzmek

Anlamı: olumlu veya olumsuz bir durumun aşırı derecesinde bulunmak: Para içinde yüzmek. Sefalet içinde yüzmek.

Deyim: (bir şey olmaya) yüz tutmak

Anlamı: 1) bir şey, olmak üzere bulunmak: 'Duvarları sıvasız, kepenkleri boyanmadan bırakıldığı için çürümeye yüz tutmuş evde Hatice nine oturuyordu.' -N. Cumalı. 2) giderek biçim ve renk değiştirmek: 'Hepimiz gölgelenmeye yüz tutan ateşe gözlerimizi dikmiştik.' -S. F. Abasıyanık.

Deyim: (bir şey) yüzü görmemek

Anlamı: ...-den yoksun olmak, uzak bulunmak: 'Yüzyıllardan beri sabah yüzü görmemiş uçsuz bucaksız kıraç topraklar.' -Y. K. Karaosmanoğlu.

Deyim: (bir şeye) yüz tutmak

Anlamı: yönelmek: 'Biçare Yunus'un çoktur günahı / Hakk'ın dergâhına yüz tutmuşum ben' -Yunus Emre.

Deyim: (bir şeye) yüzü olmamak

Anlamı: 1) o şeye dayanamamak; 2) cüret ve cesareti olmamak; 3) utanmak.

Deyim: (bir şeye) yüzü tutmamak

Anlamı: 1) haklı da olsa karşısındakini kıracak bir davranışta bulunmaktan çekinmek: 'O böyle kimseyi kırmak istemedikçe, kimseye olmaz demeye yüzü tutmadıkça ne kadar istemese çevresi onu kıracak, üzecekti.' -N. Cumalı. 2) utanmak.

Deyim: (bir şeyin) yüzü açılmak

Anlamı: güzelliği, parlaklığı ortaya çıkmak.

Deyim: (bir şeyin) yüzüne hasret kalmak

Anlamı: o şeyden yoksun kalmak, hasret kalmak: 'Burada yağdan yumurtadan geçtik, ekmek yüzüne hasret kaldık.' -M. Ş. Esendal.

Deyim: (birinin veya bir şeyin) yüzü suyu hürmetine

Anlamı: 'birinin veya bir şeyin hatırına veya varlığına değer verildiği için' anlamında kullanılan bir söz: 'Ben şu iki kolumun yüzü suyu hürmetine yaşıyorum, yaşıyorsam.' -Z. Selimoğlu.

Deyim: (birinin veya bir şeyin) yüzü suyu hürmetine

Anlamı: 'birinin veya bir şeyin hatırına veya varlığına değer verildiği için' anlamında kullanılan bir söz: 'Ben şu iki kolumun yüzü suyu hürmetine yaşıyorum, yaşıyorsam.' -Z. Selimoğlu.

Deyim: (birinin veya bir şeyin) yüzünü unutmak

Anlamı: uzun süre görmemek, varlığına hasret kalmak: 'İnsanlar Tanrı rahmeti olan yağmurun yüzünü çoktan unutmuşlardı.' -N. Araz.

Deyim: (birinin) yüzü kâğıt gibi olmak

Anlamı: kanı çekilip benzi solmak: 'Babuş da uyanmış ve yatağın içine oturmuş. Korkudan onun da yüzü kâğıt gibi.' -P. Safa.

Deyim: (birinin) yüzüne bağırmak

Anlamı: birine öfke ile saygısızca sözler söylemek.