Kelime: Yapı
Anlamlar:
1. Barınmak veya başka amaçlarla kullanılmak için yapılmış her türlü mimarlık eseri, bina
Özelliği / Tipi / Türü: Isim
2. Yapılmakta olan konut, yol, köprü vb. inşaat, konstrüksiyon
3. Yapma, oluşturma, ortaya konulma, meydana getirme
Örnek: "Kırıkkale yapısı bir tabanca."
4. Canlı bir varlığın ruh veya beden özelliklerinin tümü, bünye, strüktür
Örnek: "Yapısı sağlam, güzel bir erkekti."
5. Bütünün bir araya getirilişinde uyulan dizge, strüktür
Örnek: "Dil yapısı. Cümle yapısı."
6. Bir hücrede, bir dokuda, karmaşık oluşumlu bir organizmada elemanların düzeni
Özelliği / Tipi / Türü: Biyoloji
7. Ögeleriyle somut bağımlılığı olan bütün
Özelliği / Tipi / Türü: Felsefe
8. Parçaları ve ögeleri arasında yasaya uygunluk, durağan bağlar ve karşılıklı ilişkiler bulunan dizge veya bütün, strüktür
Özelliği / Tipi / Türü: Toplum bilimi
İçinde Yapı geçen birleşik ve kökteş kelimeler: yapı adası, yapı bilgisi, yapı bilimi, yapı elemanı, yapı kooperatifi, yapı malzemesi, yapı taşı, yapı yeri, altyapı, ana yapı, düzlek yapı, eş yapı, kaba yapı, öz yapı, sosyal yapı, toplumsal yapı, üstyapı, Allah yapısı, fizik yapısı, kul yapısı, soy yapısı, toplum yapısı

Yapı hakkında eş anlamlı kelimeler
Yapı eş anlamlısı
yapı kelimesinin eş anlamlı sözcükleri : Bina , Bünye , Konstrüksiyon , Yol , Strüktür

Yapı hakkında zıt (karşıt) anlamlı kelimeler
Yapı zıt anlamlısı
Yapı kelimesinin zıt anlamlı sözcükleri : Bulunamadı!
Yapı ile ilgili 4 örnek cümle
"Yapı" kelimesini bir cümle içinde kullanmak gerekirse, aşağıdaki cümleler gerçek veya mecaz anlamı ile "Yapı" kelimesinin cümle içinde kullanımına örnek gösterilebilir.
1. Yanı başımızda bir yapı başladı
2. Yapısı sağlamları komando yaptılar
3. Dilin tümce yapısına dokunulmamalı
4. Karadeniz yapısı bir tabancası vardı
Diğer dillerde Yapı
İngilizce: Being
Spanish: Ser
German: Struktur
French: Être
Italian: Essere

Yapı ile ilgili atasözleri
Aşağıda Yapı hakkında ve içinde Yapı kelimesi geçen, Yapı ile başlayan veya biten atasözleri örnek olarak verilmiştir.
Atasözü: altın tutsa toprak olur (altına yapışsa elinde bakır kesilir)
Anlamı: giriştiği işlerde büyük talihsizliklere uğrayan kimsenin durumunu anlatan bir söz.
Atasözü: bostan gök iken pazar(lık) yapılmaz
Anlamı: ayrıntıları belli olmayan bir iş için anlaşma yapılmamalı.
Atasözü: et kokarsa tuzlanır, ya tuz kokarsa ne yapılır?
Anlamı: bozulan şeyi düzeltecek etken vardır ancak bu etken bozulmuşsa artık düzeltmeden umudu kesmek gerekir.
Atasözü: gönül bir sırça saraydır, kırılırsa yapılmaz
Anlamı: kolay kolay onarılamayacağı için bir kimsenin özellikle de dostlarımızın gönlünü kırmamaya özen göstermeliyiz.
Atasözü: herkesin yorulduğu yere han yapılmaz
Anlamı: genel kurallar herkesin istek ve gereksinimine göre bozulamaz.
Atasözü: ırmak kenarına çeşme yapılmaz
Anlamı: zaten var olan ve herkesin işine yarayan bir şeyin yanına aynı işi görmek üzere benzerini yapmak boşunadır.
Atasözü: sabanın tutağına yapışan el aç kalmaz
Anlamı: çiftçilik yapan veya çalışan aç kalmaz.
Atasözü: yapı taşı, yapıdan (yerde) kalmaz
Anlamı: değerli kimse boşta kalmaz, kendisine iş verilir.
Atasözü: yapı taşı yerde kalmaz
Anlamı: değerli kimse boşta kalmaz, kendisine bir iş verilir.

Yapı ile ilgili deyimler
Aşağıda Yapı hakkında ve içinde Yapı kelimesi geçen, Yapı ile başlayan veya biten deyimler örnek olarak verilmiştir.
Deyim: bal mumu yapıştırmak
Anlamı: söz, davranış vb.nin unutulmaması için bir işaret koyup dikkati çekmek: 'Pervin'in şimdilik bu sözüne bir bal mumu yapıştırarak tekrar Bedia yengeye döndüm.' -R. N. Güntekin.
Deyim: (bir işe) dört elle sarılmak (yapışmak)
Anlamı: bir işe büyük bir özen ve önem vererek girişmek: 'Sen bize dört elle sarılırsan zarar etmezsin.' -R. N. Güntekin.
Deyim: (birinin) ensesine yapışmak
Anlamı: yakalayıp sıkıştırmak: 'Polisler ikametgâhsız diye ensene yapışırlar, seni deliğe tıkarlar.' -Y. K. Beyatlı.
Deyim: (birinin) yakasına asılmak (yapışmak)
Anlamı: hesap sormak veya bir şey istemek için tutup bırakmamak: 'Sonra eşyaya bir zarar gelecek olursa Gülsüm'ün yakasına yapışıyordu.' -R. N. Güntekin.
Deyim: cevabı dikmek (dayamak veya yapıştırmak)
Anlamı: hlk. kesin, ters ve karşısındakinin beklemediği bir karşılık vermek: 'Usta hemen cevabı yapıştırmıştı.' -N. Hikmet.
Deyim: derisi kemiklerine yapışmak
Anlamı: çok zayıflamak: 'Bu efendi, derisi kemiklerine yapışmış, gözleri çukura kaçmış, hastaneye yatırılacak kılığa girmişti.' -M. Ş. Esendal.
Deyim: dili damağına yapışmak (dili damağı kurumak)
Anlamı: susuzluktan ağzı kurumak, çok susamak: 'Kupkuru dili damağına yapışıyor, boğazından midesine doğru...' -E. E. Talu.
Deyim: eteğine yapışmak (sığınmak)
Anlamı: birinin koruyuculuğu altına girmek.
Deyim: eti kemiğine yapışmak
Anlamı: çok zayıflamak.
Deyim: kene gibi yapışmak
Anlamı: istenmediği hâlde birinin peşini bırakmamak, yakasını bırakmamak.
Deyim: kenet gibi yapışmak
Anlamı: çok yakın dost olmak, sıkı fıkı olmak: 'Bu mevsimde kızlar ikişer, üçer kişilik gruplara ayrılır ve birbirlerine kenet gibi yapışırlardı.' -R. N. Güntekin.
Deyim: kıçına tekmeyi atmak (vurmak veya yapıştırmak)
Anlamı: kaba kovmak.
Deyim: mim koymak (yapıştırmak)
Anlamı: 1) unutulmaması için işaret koymak; 2) önemli bularak üstünde ısrarla durmak: 'Bu lafıma mim koy, dedi, Sabri Bey.' -A. İlhan.
Deyim: mum yapıştırmak
Anlamı: 1) bir şeyi kırmızı mumla mühürlemek; 2) mec. önemli bir şeyi unutmayıp akılda tutmak.
Deyim: ne yapıp yapıp
Anlamı: her ne durumda olursa olsun bir çözüm yolu bularak: 'Seni ne yapıp yapıp memleketine göndereceğim.' -F. R. Atay.
Deyim: yaftayı yapıştırmak
Anlamı: yanlış biçimde değerlendirip tanıtmak.
Deyim: yapıp etmek
Anlamı: hlk. yapmak.
Deyim: yüzünü duvara yapıştırmak
Anlamı: ilgiyi kesmek: 'Artık anlaşabileceğimizi sanmıyorum, diyerek herifin yüzünü duvara yapıştırıyor Mustafa.' -A. Ümit.