Kelime: Yaka
Anlamlar:
1. Giysilerin boyna gelen, boynu çeviren bölümü
Özelliği / Tipi / Türü: Isim
Örnek: "Paltosunun yakasını kaldırıp tenha caddeyi tutturdu."
2. Giysilerin boyna gelen bölümüne eklenen ve türlü biçimlerde olan parçası
3. Kıyı, kenar, taraf
Örnek: "Sokağın karşı yakasına geçtiler."
4. Eğik yerey
5. Yapıların saçaklarında, suyun içeriye sızmasını önlemek için kiremidin altıyla oluk arasına konulan metal levha
6. Semt
7. Sahil
Özelliği / Tipi / Türü: Denizcilik
8. Yelkenlerin kenar ve köşeleri
Özelliği / Tipi / Türü: Denizcilik
İçinde Yaka geçen birleşik ve kökteş kelimeler: yaka kartı, yaka paça, balıkçı yaka, bisiklet yaka, degaje yaka, haydari yaka, karayaka, kayık yaka, sosis yaka, şapşal yaka, V yaka

Yaka hakkında eş anlamlı kelimeler
Yaka eş anlamlısı
yaka kelimesinin eş anlamlı sözcükleri : sahil, taraf, kenar, kıyı, semt

Yaka hakkında zıt (karşıt) anlamlı kelimeler
Yaka zıt anlamlısı
Yaka kelimesinin zıt anlamlı sözcükleri : Bulunamadı!
Yaka ile ilgili 6 örnek cümle
"Yaka" kelimesini bir cümle içinde kullanmak gerekirse, aşağıdaki cümleler gerçek veya mecaz anlamı ile "Yaka" kelimesinin cümle içinde kullanımına örnek gösterilebilir.
1. Gömleğin yakası dar geldi
2. Eskiden ceket yakaları dar olurdu
3. Bizi ırmağın karşı yakasına geçirecek sandalı bekliyorduk
4. Dağın yakasına tırmanmaya başladık
5. Onu bizim yakaya çekmeye çalışalım
6. Bizim yakanın gençleri saygılı olur
Diğer dillerde Yaka
İngilizce: Burning
Spanish: Quema
German: Kragen
French: Combustion
Italian: Bruciare

Yaka ile ilgili atasözleri
Aşağıda Yaka hakkında ve içinde Yaka kelimesi geçen, Yaka ile başlayan veya biten atasözleri örnek olarak verilmiştir.
Atasözü: Allah bal mumu yakana bal mumu, yağ mumu yakana yağ mumu verir
Anlamı: Tanrı bol harcayana bol, az harcayana az verir.
Atasözü: ateş düştüğü yeri yakar
Anlamı: bir acıyı onu çekenden başkası tam anlayamaz veya aynı ölçüde üzülemez.
Atasözü: ateş olsa cirmi kadar yer yakar
Anlamı: hasmın pek önemsenmediğini anlatan bir söz.
Atasözü: az ateş çok odunu yakar
Anlamı: az sayıda kötü insan, çok sayıda iyi insanın başını belaya sokabilir.
Atasözü: bekârın parasını it yer, yakasını bit
Anlamı: bekâr kimse parasını gereksiz harcar, yaşayışı ise düzensizdir.
Atasözü: bir sıçrarsın çekirge, iki sıçrarsın çekirge, sonunda yakalanırsın çekirge (üçüncüsünde avucuma düşersin çekirge)
Anlamı: birkaç kez saklanabilen bir suç günün birinde ortaya çıkarak yapanı kötü bir duruma düşürür, suçlu cezasız kalmaz.
Atasözü: dışı eli yakar, içi beni yakar
Anlamı: görünüşe aldanmamalı.
Atasözü: gündüzün mum yakan geceleyin bulamaz
Anlamı: her şey gerektiği yerde ve zamanda harcanmalıdır.
Atasözü: harman (harmanını) yakarım diyen orağa yetişmemiş
Anlamı: başkasına kötülük yapmayı tasarlayan kimse, kötülüğünü yapmaya fırsat bulmadan cezasını görür.
Atasözü: içi beni yakar, dışı eli (seni) yakar
Anlamı: dış görünüşü ile başkalarının hoşuna giden bir şeyin veya durumun gerçekte kötü yönleri olabilir.
Atasözü: kısmetsiz köpek, sabaha karşı uyuyakalır
Anlamı: Tanrı kendisine kısmet vermemiş olan yaratık, yararlanılacak şeyi elde etmek kolaylaştığı zaman, başka bir işle uğraştığı için bundan yoksun kalır.
Atasözü: ulu sözü dinlemeyen, uluyakalır
Anlamı: büyüklerin verdiği her öğüt yaşadıkları veya tanık oldukları bir olaya dayanır, bir büyüğün kulak ardı ettiğimiz sözünün önemini, başımız derde girip sızlanmaya başladığımız zaman anlarız.

Yaka ile ilgili deyimler
Aşağıda Yaka hakkında ve içinde Yaka kelimesi geçen, Yaka ile başlayan veya biten deyimler örnek olarak verilmiştir.
Deyim: ahirette on parmağı yakasında olmak
Anlamı: kendisine karşı sorumlu olan kimseden ahirette hesap sormak: 'Artık sana dünyada rastlayamazsam yarın ahirette on parmağım yakanda olsun!' -H. R. Gürpınar.
Deyim: ayakaltına almak
Anlamı: hakir görmek, gözden çıkarmak: 'Bunlar kolay kolay ayakaltına alınamaz, değil mi?' -R. N. Güntekin.
Deyim: ayakaltında bırakmak
Anlamı: ezilmesine, yok olmasına göz yummak, korumamak.
Deyim: ayakaltında dolaşmak
Anlamı: bir işe yaramadığı hâlde herkesin işine engel olacak bir biçimde ortalıkta dolaşmak.
Deyim: bir yakadan baş çıkarmak
Anlamı: bir çatı altında dirlik düzenlik içinde yaşamak.
Deyim: (birinden) yaka silkmek
Anlamı: bıkmak, usanmak.
Deyim: (birini) burnundan yakalamak
Anlamı: birini yönetimi altına almak, kaçamak bulamayacağı duruma getirmek: 'Muhasebe ile defter tutma işlerini de üzerine aldığından milleti burnundan yakalamıştı.' -T. Dursun K.
Deyim: (birinin) yakasına asılmak (yapışmak)
Anlamı: hesap sormak veya bir şey istemek için tutup bırakmamak: 'Sonra eşyaya bir zarar gelecek olursa Gülsüm'ün yakasına yapışıyordu.' -R. N. Güntekin.
Deyim: (birinin) yakasına sarılmak
Anlamı: istediği şeyi almak veya dövüşmek için birini bırakmamak, zorlamak.
Deyim: (birinin) yakasını bırakmamak
Anlamı: bezdirecek kadar üstüne düşmek, rahat vermemek, ısrar etmek: 'Kendimi unutturup kaybettirmeye çalıştığım burada da Başkan, yakamı bırakmadı.' -R. N. Güntekin.
Deyim: can damarından yakalamak
Anlamı: 1) konuya en önemli yerinden yaklaşmak; 2) birinin en zayıf noktasından yararlanmak.
Deyim: çağı yakalamak
Anlamı: çağın gerektirdiği gelişmişlik düzeyine ulaşmak.
Deyim: çalyaka etmek
Anlamı: yakasına yapışıp sıkıca tutmak: 'Şimdi karakoldan görürlerse kudurmuşsun diyerek çalyaka ederler.' -H. R. Gürpınar.
Deyim: diliyle tutulmak (yakalanmak)
Anlamı: suçunu, kendi konuşması ile açığa vurmak.
Deyim: fenersiz yakalanmak
Anlamı: beklenmedik bir zamanda istenmeyen bir durumla karşılaşmak.
Deyim: fiyaka satmak (sökmek)
Anlamı: argo gösteriş yapmak, caka yapmak, çalım satmak: 'Okula gidiyor diye fiyaka söküyor bize.' -O. Kemal.
Deyim: frikik yakalamak
Anlamı: argo bilerek veya bilmeyerek gereğinden fazla açılmış olan göğüs, bacak gibi vücudun belirli bölümlerini görmek.
Deyim: gagasından yakalamak
Anlamı: bir kimseyi karşı koyamayacak duruma getirmek.
Deyim: gururunu ayakaltına almak
Anlamı: her türlü fedakârlığı göze alıp ödün vermek, ilkelerden vazgeçmek.
Deyim: hazırlıksız yakalanmak
Anlamı: ani gelişen bir olayla beklenmedik bir biçimde karşılaşmak: 'Hazırlıksız yakalandığım için bir an ne yanıt vereceğimi bilememiştim.' -A. Ümit.