Kelime: Vermek
Anlamlar:
1. Üzerinde, elinde veya yakınında olan bir şeyi birisine eriştirmek, iletmek
Özelliği / Tipi / Türü: -e - -i
Örnek: "Okumadığım zaman tavukların bahçesindeyim, yemlerini ben veririm."
2. Bırakmak veya bağışlamak
3. Ondan bilmek, atfetmek
Örnek: "Bilgin'in bu çekingen tavırlarını kusurlu ve zayıf oluşuna verdi."
4. Düşünce veya bilgi anlatan şeyleri başkalarına iletmek, bildirmek
Örnek: "Geçenlerde bir derginin, 'Eski ünlüler ne yapıyor?' adlı bir röportajına verdiği cevapları okudum."
5. Döndürmek, çevirmek, yöneltmek
Örnek: "Arabanın burnunu en tenha kahvelerden birinin önünde rıhtıma verdiler."
6. Herhangi bir duruma yol açmak
Örnek: "Kendilerine iyi bir çalışma fırsatı verdim."
7. Satmak
Örnek: "Ucuz pahalı deme de ver gitsin; ver de kurtul."
8. Kızı, kadını biriyle evlendirmek
Örnek: "Uzun Osman, Zeynep'le Süleyman'a, ikisini birbirine vereceğini söylediği zaman şaşmadılar."
9. Ödemek
Özelliği / Tipi / Türü: -i
Örnek: "Haydi ... arabaya atlayın... Köşkten parayı verirler."
10. Yaymak
Örnek: "Ses vermek. Korku vermek. Işık vermek."
11. Bitki ve ağaç, ürün üretmek
Örnek: "Dal budak saldı, yemiş vermeye başladı."
12. Herhangi bir şey ortaya çıkarmak, oluşturmak
Örnek: "Kendisi de muhakkak artistlerden, güzel eser veren, güzel konuşan, hayalleri işlek adamlardan hoşlanıyor."
13. Hepsini herhangi bir duruma sokmak
Örnek: "Ateşe vermek. Ortalığı heyecana vermek."
14. Sahip olmasını sağlamak
15. Bir şey üzerinde etki yapmak, biçimini değiştirmek
Örnek: "Hareket vermek. Biçim vermek."
16. Tespit etmek
Örnek: "Randevu vermek. Ad vermek."
17. Kazandırmak, katmak
Örnek: "Tat, çeşni vermek."
18. Ayırmak, harcamak
Örnek: "Emek vermek. Zaman vermek."
19. Dayamak
Örnek: "Duvara sırtını verip çömeldi. Gözünü hamamcının geleceği yola çiviledi."
20. Doğurmak
Örnek: "Kezban, ona yedi evlat vermişti."
21. Cinsel yönden kendisini kullandırmak
Özelliği / Tipi / Türü: Argo
22. Kök veya gövdeleri sonuna -ı (-i, -u, -ü) zarf-fiil eki almış fiillere gelerek tezlik bildiren birleşik fiiller oluşturur
Özelliği / Tipi / Türü: Yardımcı fiil
Örnek: "alıvermek, dizivermek, yapıvermek, görüvermek."
İçinde Vermek geçen birleşik ve kökteş kelimeler: verkaç, elvermek, ısıveren, işveren, özveren, yediveren

Vermek hakkında eş anlamlı kelimeler
Vermek eş anlamlısı
vermek kelimesinin eş anlamlı sözcükleri : harcamak , ayırmak , oluşturmak , tespit etmek , iletmek , üzerinde , dayamak , yaymak , katmak , kazandırmak , ödemek , satmak , icra etmek , yöneltmek , çevirmek , döndürmek , bildirmek , atfetmek

Vermek hakkında zıt (karşıt) anlamlı kelimeler
Vermek zıt anlamlısı
vermek kelimesinin zıt anlamlı sözcükleri : almak
Vermek ile ilgili 22 örnek cümle
"Vermek" kelimesini bir cümle içinde kullanmak gerekirse, aşağıdaki cümleler gerçek veya mecaz anlamı ile "Vermek" kelimesinin cümle içinde kullanımına örnek gösterilebilir.
1. Babam arabayı bana verdi
2. Arabayı ucuza verdik
3. Ali atın önünü doğuya verip sürdü
4. Başının ağrısını rüzgârda kalışına verdi
5. İki saat ders verince yoruldu
6. Aile kızlarını ona vermek istememişti
7. Dolu ekinlere zarar vermişti
8. Arkadaşlara bu akşam bir yemek vermek istiyorum
9. Duvara sırtını verip bir sigara yaktı
10. Patlama ortalığı heyecana vermişti
11. Orkestra iki konser vermek üzere hazırlanmıştı
12. Ona yetki vermek olacak şey miydi?
13. Borcunu vermek için yeni borç alıyordu
14. Lamba az ışık veriyor
15. Çukurova toprağı bire yüz verirdi
16. Herkese sıkıntı vermekten kaçınırdı
17. Kimseye verecek zamanı yokmuş
18. Yaşam, ona çok şey vermişti
19. Yemeğe tat vermek için biraz baharat koydu
20. Doktor, ona gün vermek için defterini açmıştı
21. Lütfen işimizi yapıver
22. Bir koşu bakkaldan bir ekmek alıvermişti
Diğer dillerde Vermek
İngilizce: Give
Spanish: Dar
German: Geben
French: Donner
Italian: Dare

Vermek ile ilgili atasözleri
Aşağıda Vermek hakkında ve içinde Vermek kelimesi geçen, Vermek ile başlayan veya biten atasözleri örnek olarak verilmiştir.
Atasözü: ağalık (beylik) vermekle, yiğitlik vurmakla
Anlamı: sözü geçer bir adam olmak istersen herkese yardımda bulunacaksın, yiğit adam olmak için de savaşta da barışta da vurucu, kırıcı olacaksın.
Atasözü: almadan vermek Allah'a mahsus
Anlamı: insan yaptığı herhangi bir şey için mutlaka karşılık bekler.
Atasözü: borcun iyisi vermek, derdin iyisi ölmek
Anlamı: borçlu ve dertli bir biçimde yaşanılmaz; borçtan kurtulmanın yolu onu vermek, onulmaz dertten kurtulmanın çıkar yolu ise ölmektir.
Atasözü: borç ödemekle (vermekle), yol yürümekle tükenir
Anlamı: birden ödenemeyen bir borç azar azar verilerek ödenebilir.
Atasözü: borç vermekle, düşman vurmakla
Anlamı: borç vermekle, düşman vurmakla yok edilir.
Atasözü: yol yürümekle, borç ödemekle (vermekle) (tükenir) (biter)
Anlamı: birden ödenemeyen bir borç azar azar verilerek ödenebilir.

Vermek ile ilgili deyimler
Aşağıda Vermek hakkında ve içinde Vermek kelimesi geçen, Vermek ile başlayan veya biten deyimler örnek olarak verilmiştir.
Deyim: abliyi kaçırmak (bırakmak, koyuvermek)
Anlamı: 1) soğukkanlılığını yitirip davranışlarını denetleyememek; 2) şaşırıp ne yapacağını bilememek.
Deyim: açık vermek
Anlamı: 1) geliri, giderini karşılamamak; 2) gizlenmek istenen bir olayı, bir düşünceyi veya durumu elde olmayarak ortaya koymak, açıklamak.
Deyim: ad vermek
Anlamı: adlandırmak.
Deyim: adres bırakmak (göstermek, vermek)
Anlamı: arandığında bulunabileceği, oturduğu yeri bildirmek: 'Kendisi, soracak olurlarsa Hayrettin Ağa'nın adresini vermesini söyledi.' -M. Yesari.
Deyim: ağız ağıza vermek (konuşmak)
Anlamı: iki kişi birbirine pek yakın durarak başkaları işitmeyecek bir biçimde konuşmak: 'Tenha köşelerde ağız ağıza konuşurken yanlarına biri gelecek olursa hemen susuyorlardı.' -R. N. Güntekin.
Deyim: ağzını kiraya vermek
Anlamı: kendini de ilgilendiren bir konuda düşüncesini söylememek.
Deyim: ahenk vermek
Anlamı: düzeni, uyumu sağlamak: 'Türk diline en asil ahengini veren sanatkârı düşüneceğiz.' -O. S. Orhon.
Deyim: akıl vermek
Anlamı: akıl öğretmek.
Deyim: akla (akıllara) durgunluk vermek
Anlamı: hayranlık uyandırmak: 'Fatih Sultan Mehmet Han hazretlerinin akıllara durgunluk veren bir fetihle Osmanlı mülkü hâline getirdiği İstanbul dünyanın en güzel, en harikulade şehridir.' -B. Akyavaş.
Deyim: akla fenalık vermek
Anlamı: çok şaşırtmak, çıldırtmak, zıvanadan çıkarmak: 'Aman ya Rabbi, akla fenalık verecek hadiseler bundan sonra başladı.' -R. H. Karay.
Deyim: aklını başka yere vermek
Anlamı: konuşulan konudan başka bir şey düşünür olmak.
Deyim: alabanda vermek
Anlamı: argo azarlamak, paylamak, haşlamak.
Deyim: albeni vermek
Anlamı: çekiciliğini artırmak, ilgi toplamak, hoş ve güzel göstermek: 'Son yirmi yılın matematikçileri bilimlerine albeni verebilmek için yeni bir matematik buldular.' -H. Taner.
Deyim: alıp vermek
Anlamı: 1) kalp çarpıntısı geçirmek; 2) herhangi bir konu üzerinde yoğun olarak düşünmek.
Deyim: aman vermek
Anlamı: canını bağışlamak, öldürmemek: 'Teslim olan halka aman vererek hepsini evlerine yolladı.' -F. R. Atay.
Deyim: anahtar vermek
Anlamı: tiy. tuluat tiyatrosunda komiğe nükte yapma kolaylığı vermek.
Deyim: anlam vermek
Anlamı: kendince bir yargıya varmak, yorumlamak.
Deyim: ant vermek
Anlamı: Allah aşkına, çocuklarının başı için vb. sözlerle karşısındakini bir şeye zorlamak.
Deyim: aralık vermek
Anlamı: 1) yeniden başlamak üzere bir işi kısa süre bırakmak; 2) harfler veya satırlar arasında boşluk bırakmak.
Deyim: araya vermek
Anlamı: yararsız bir işe harcamak.