Kelime: üstü
Anlamlar:

üstü hakkında eş anlamlı kelimeler
üstü eş anlamlısı
üstü kelimesinin eş anlamlı sözcükleri : Bulunamadı!

üstü hakkında zıt (karşıt) anlamlı kelimeler
üstü zıt anlamlısı
üstü kelimesinin zıt anlamlı sözcükleri : Bulunamadı!
Diğer dillerde üstü
İngilizce: Top
Spanish: Superior
German: Nach oben
French: Haut
Italian: Cima

üstü ile ilgili atasözleri
Aşağıda üstü hakkında ve içinde üstü kelimesi geçen, üstü ile başlayan veya biten atasözleri örnek olarak verilmiştir.
Atasözü: akıl akıldan üstündür
Anlamı: bir kimsenin aklına gelmeyen bir çare, başka birinin aklına gelebilir.
Atasözü: ayının kırk türküsü var, kırkı da ahlat üstüne
Anlamı: bir kimsenin hep aynı şeyi veya hikâyeyi anlatması karşısında söylenen bir söz.
Atasözü: dağ dağ üstüne olur, ev ev üstüne olmaz
Anlamı: aynı evde oturan iki aile arasında er geç birtakım anlaşmazlıklar çıkar.
Atasözü: dağ ne kadar yüce olsa yol üstünden aşar
Anlamı: yenilmesi imkânsız gibi görünen zorlukların da üstesinden gelinir.
Atasözü: dam üstünde saksağan, vur beline kazmayı
Anlamı: yersiz ve saçma sözler karşısında söylenen bir söz.
Atasözü: el el üstünde olur, ev ev üstünde olmaz
Anlamı: her şey birbirinin üstüne konulamaz, birbiriyle birleştirilemez.
Atasözü: el elden üstündür (ta arşa kadar)
Anlamı: bir kimse, kendisinden üstün bir başkasının da olabileceğini bilmelidir.
Atasözü: el üstünde gömlek eskimez
Anlamı: eğreti olarak alınan şey, dikkatle korunur; bir süre sonra olduğu gibi geri verilir.
Atasözü: et ne kadar arık olsa üstüne ekmek yaraşır
Anlamı: bilgili ve görgülü kişi, iş başında ve zengin olmasa da bilgisiz ve görgüsüz kişilerin üstünde yer alır.
Atasözü: İsa'yı küstürdü, Muhammed'i memnun edemedi
Anlamı: iyilik edeyim derken kimseyi memnun edemedi.
Atasözü: iyi insan sözünün üstüne gelir
Anlamı: yokluğunda kendisinden söz edilen kimse, konuşmanın üzerine gelirse o iyi insandır, denilir.
Atasözü: kediye 'bokun kimya' demişler, üstünü örtmüş
Anlamı: iyilik sevmeyen, karşısındakinin iyi olmasını istemeyen kişi, atacağı bir şeyi diğerine yaramaması için faydalanılamayacak duruma getirir.
Atasözü: kediyi sıkıştırırsan üstüne atılır
Anlamı: senden çekinen, korkan kişi, çok sıkıştırırsan sana karşı gelir.
Atasözü: küstüğün dağın odununu kesme
Anlamı: insan onuruna düşkün olup ilişkisini kestiği bir yerden veya kimseden herhangi bir yarar elde etmeye çalışmamalıdır.
Atasözü: onmadık (talihsiz) hacıyı deve üstünde (Arafat'ta) yılan sokar
Anlamı: amacını gerçekleştirmesi mümkün olmayan kişinin karşısına, hatır ve hayale gelmeyen ve yenilemeyen engeller çıkar.
Atasözü: seyrek git sen (sıkça varma) dostuna, kalksın ayak üstüne
Anlamı: kişi dostuna sık sık giderse seyrek gittiğinde gördüğü konukseverliği görmez.
Atasözü: suç samur kürk olsa kimse üstüne almaz
Anlamı: hiç kimse suçlu olduğunu kabul etmek istemez.
Atasözü: talihsiz hacıyı deve üstünde yılan sokar
Anlamı: amacını gerçekleştirmesi mümkün olmayan kişinin karşısına, hatır ve hayale gelmeyen ve yenilemeyen engeller çıkar.
Atasözü: taş taş üstünde olur, ev ev üstünde olmaz
Anlamı: aynı evde oturan iki aile arasında er geç birtakım anlaşmazlıklar çıkar.
Atasözü: veren el, alandan üstündür
Anlamı: yardımını esirgemeyen, eli açık olan kimseye herkes saygı gösterir.

üstü ile ilgili deyimler
Aşağıda üstü hakkında ve içinde üstü kelimesi geçen, üstü ile başlayan veya biten deyimler örnek olarak verilmiştir.
Deyim: aksiliği üstünde (olmak)
Anlamı: olumsuz davranış içerisinde (olmak): 'Hacı Ömer'in bütün aksiliği üstündeydi.' -R. N. Güntekin.
Deyim: al kiraz üstüne kar yağmış
Anlamı: düşünülmeyen, beklenilmeyen şeylerin de olabileceğini anlatan bir söz.
Deyim: altı alay üstü kalay
Anlamı: içi, dışı gibi özenilmiş olmayan şeyler için söylenen bir söz.
Deyim: altı kaval, üstü şişhane (şeşhane)
Anlamı: giysilerini birbirine uygun düşüremeyen, yakıştıramayanlar için söylenen bir söz.
Deyim: altından girip üstünden çıkmak
Anlamı: 1) malı, parayı düşüncesizce harcayıp tüketmek: 'Babasından kalan servetin altından girip üstünden çıkmıştı.' -R. N. Güntekin. 2) ne yapıp edip istediğini yaptırmak; 3) halletmek; 4) karıştırmak.
Deyim: altını üstüne getirmek
Anlamı: 1) bir şey bulmak için aramadık yer bırakmamak; 2) söz veya tutumuyla çevreyi birbirine düşürmek, karmakarışık etmek: 'İnsanın gözü bir şey görmedi mi dünyanın altını üstüne getirmeli.' -Z. Selimoğlu.
Deyim: ayak üstünde olmak
Anlamı: 1) dinç olmak, canlı olmak: 'Enişte, delikanlıları gölgede bırakacak kadar çalıştı; hâlâ ayak üstünde.' -S. M. Alus. 2) iş görür durumda olmak.
Deyim: ayakları üstünde durmak
Anlamı: başkasının yardımına ihtiyaç duymadan güçlü bir biçimde sorunları çözebilecek durumda olmak.
Deyim: baş üstünde tutmak
Anlamı: çok iyi ağırlamak.
Deyim: baş üstünde yeri var
Anlamı: 'büyük bir saygı ve ilgi ile karşılanır veya ağırlanır' anlamında kullanılan bir söz.
Deyim: başı üstünde yeri olmak
Anlamı: 1) her zaman iyi karşılanmak, ağırlanmak: 'İyi, sefa geldiler, hoş geldiler, başımızın üstünde yerleri vardı elbet.' -T. Dursun K. 2) bir düşünce veya davranışı uygun bulmak.
Deyim: başım gözüm üstüne
Anlamı: belirtilen istekleri içtenlikle yapmayı kabul etmeyi anlatan bir söz.
Deyim: binbir ayak bir ayak üstüne
Anlamı: 'herkesin ayakta olduğu kalabalık' anlamında kullanılan bir söz.
Deyim: bir ayak üstünde bin yalan söylemek
Anlamı: çok kısa sürede pek çok yalan söylemek: 'Bir ayak üstünde kırk yalanın belini büktüğü hâlde para hesabına bir türlü akıl erdiremez, bakkala bozdurulan paranın gerisini daima eksik getirirdi.' -R. N. Güntekin.
Deyim: bir ayak üstünde kırk yalanın belini bükmek
Anlamı: çok kısa sürede pek çok yalan söylemek.
Deyim: (bir iş) kâğıt üzerinde (üstünde) kalmak
Anlamı: 1) yapılması düşünülmüş olduğu hâlde yapılmamak; 2) kararı bağlandığı hâlde uygulanmamak.
Deyim: (bir şeyin, bir kimsenin) üstüne üstüne gitmek
Anlamı: çekinmeden sonucu tehlikeli olabilecek bir şeyle uğraşmak, yılmamak.
Deyim: (bir şeyin, kimsenin) üstüne toz kondurmamak
Anlamı: bir şeyin veya kimsenin kusurlu olabileceğini kabul etmemek.
Deyim: (bir şeyin) üstüne bir bardak (soğuk) su içmek
Anlamı: alay o işten umudunu kesmek, o işin olacağına inanmamak, o işten vazgeçmek.
Deyim: (bir şeyin) üstüne gelmek
Anlamı: bir şey yapılırken veya konuşulurken çıkagelmek.