Kelime: Ede

Anlamlar:

1. Ağabey

Özelliği / Tipi / Türü: Isim - Halk ağzında


Ede eş anlamlısı

Ede hakkında eş anlamlı kelimeler

Ede eş anlamlısı

ede kelimesinin eş anlamlı sözcükleri : ağabey


Ede zıt anlamlısı

Ede hakkında zıt (karşıt) anlamlı kelimeler

Ede zıt anlamlısı

Ede kelimesinin zıt anlamlı sözcükleri : Sonuç bulunamadı!


Diğer dillerde Ede

İngilizce: Ede

Spanish: Ede

German: Ede

French: Ede

Italian: De


Ede ile ilgili atasözleri

Ede ile ilgili atasözleri

Aşağıda Ede hakkında ve içinde Ede kelimesi geçen, Ede ile başlayan veya biten atasözleri örnek olarak verilmiştir.

Atasözü: abdal tekkede, hacı Mekke'de bulunur

Anlamı: herkes kendisine yakışan ve uğraştığı işle ilgili olan yerdedir.

Atasözü: ağa borç eder, uşak harç

Anlamı: ağa para sıkıntısı içinde olup borç etse de uşak, bunu anlamaz ve bol harcamayı sürdürür.

Atasözü: ağaca balta vurmuşlar 'sapı bedenimden' demiş

Anlamı: insana en yakını bile kötülük edebilir.

Atasözü: ağanın gözü öküzü (ineği) semiz eder

Anlamı: ana babalar çocuklarına, mal sahipleri de mallarına iyi bakarlarsa iyi sonuçlar alınır.

Atasözü: arabanın ön tekerleği nereden geçerse art tekerleği de oradan geçer

Anlamı: kıdem ve yaş bakımından büyük olanların yaptıkları her zaman örnek alınır.

Atasözü: arpacıya borç eden ahırını tez satar

Anlamı: bir iş borçla sağlıklı bir biçimde yürütülemez.

Atasözü: arsız neden arlanır, çul da giyer sallanır

Anlamı: arsız hiçbir şeyden utanmadığı için elbise diye çul da giyse salına salına gezer.

Atasözü: aslını saklayan (inkâr eden) haramzadedir

Anlamı: kişi yoksul, görgüsüz bir aileden gelmekle değersiz olmaz, toplum içindeki yerini kendisi kazanır.

Atasözü: ayı görmeden bayram etme

Anlamı: bir iş gerçekleşmeden ona oldu gözüyle bakılıp sevinilmemelidir.

Atasözü: bağ babadan, zeytin dededen kalmalı

Anlamı: bağ, bir kuşak geçecek kadar yaşlandıktan sonra bol ürün verir, zeytinin bol ürün verebilmesi için en azından iki kuşaklık bir zaman geçmelidir.

Atasözü: başını acemi berbere teslim eden cebinden pamuğu eksik etmez (etmesin)

Anlamı: işbaşına tecrübesiz yönetici getirenler, onun yaratacağı sıkıntı ve zararları çekmeye hazır olmalıdır.

Atasözü: beslemeyi eslemeden alma

Anlamı: sürekli bir hizmet için evine kabul edeceğin kimseyi iyice sorup soruşturmadan alma.

Atasözü: beylik çeşmeden su içme

Anlamı: resmî işlerde dikkatli olmak gerekir.

Atasözü: bir abam (postum) var atarım, nerede olsam yatarım

Anlamı: tek başına yaşayan bir kimse, sorumluluğunda başkaları olmadığı için rahat hareket eder.

Atasözü: bir dönüm güzlük on dönüm yazlığa bedeldir

Anlamı: sonbaharda ekilen bir dönümlük yerden, yazın ekilen on dönümlük yerin ürünü kadar ürün alınır.

Atasözü: bir karıyla bir koca, dırdır eder her gece

Anlamı: sıkıntı veya yalnızlık yüzünden iki dost bile birbiriyle dalaşır, anlamsız konuşur.

Atasözü: can cümleden aziz

Anlamı: insanın kendisi herkesten önce gelir.

Atasözü: cömert derler maldan ederler, yiğit derler candan ederler

Anlamı: başkalarının pohpohlamalarına kananlar mallarından ve canlarından olurlar.

Atasözü: çift edersen bağlanırsın, bağ edersen eğlenirsin

Anlamı: bakımını iyi yaparsan bağın iyi olur, bağla uğraşmak bir eğlencedir.

Atasözü: çiğnemeden yutulmaz

Anlamı: en kolay bir iş dahi emek gerektirir.


Ede ile ilgili deyimler

Ede ile ilgili deyimler

Aşağıda Ede hakkında ve içinde Ede kelimesi geçen, Ede ile başlayan veya biten deyimler örnek olarak verilmiştir.

Deyim: alt perdeden konuşmak

Anlamı: hafif sesle yavaş konuşmak: 'Gözlerini süze süze alt perdeden, tane tane konuşur.' -K. Korcan.

Deyim: arası geçmeden

Anlamı: vakit geçmeden, sıcağı sıcağına.

Deyim: ayağının tozunu silmeden

Anlamı: ayağının tozu ile.

Deyim: aydedeye misafir olmak

Anlamı: gece açıkta yatmak, geceyi açıkta geçirmek.

Deyim: aynı karede yer almak (bulunmak)

Anlamı: 1) kameranın çektiği görüntü içinde birlikte bulunmak; 2) mec. biriyle duygu ve düşüncesi aynı olmak.

Deyim: baş edememek

Anlamı: 1) gücü yetmemek; 2) engel olamamak.

Deyim: bin dereden su getirmek

Anlamı: birini kandırmak için birçok sebep ileri sürmek, dil dökmek: 'Rıfat Paşa gibi terbiyeli bir zat bile bin dereden su getirir, harp siyasetimizi methederdi.' -Y. K. Karaosmanoğlu.

Deyim: bir iki demeden (demeye kalmadan)

Anlamı: duraksamadan, karşısındakine vakit bırakmadan: 'Sol ayağımı eline aldı, bir iki demeye kalmadan çevirdi mi, bastırdı mı, bilmiyorum.' -T. Dursun K.

Deyim: (bir iş) sürüncemede kalmak

Anlamı: bir iş sonuçlanıncaya kadar boş yere gecikmek, uzamak, askıda kalmak, bir türlü sonuçlanamamak.

Deyim: (bir işi) sürüncemede bırakmak (tutmak)

Anlamı: bir işi sonuçlanıncaya kadar boş yere geciktirmek, uzatmak: 'Bana niye bu davayı böyle sürüncemede tuttuğunu izah etsin.' -A. Kulin.

Deyim: (bir şey) suyu nereden geliyor?

Anlamı: 'bir işi görmek için harcanan para hangi kaynaktan sağlanıyor?' anlamında kullanılan bir söz.

Deyim: (bir şeyi) hedef almak

Anlamı: 1) nişan almak; 2) ulaşılmak istenen amaca göre davranmak; 3) bir kimseyi, bir yeri yıpratmak, eleştirmek amacıyla karşısına almak.

Deyim: (bir şeyi) kuvveden fiile çıkarmak

Anlamı: düşünülen, tasarlanan şeyi gerçekleştirmek.

Deyim: (birine) tepeden bakmak

Anlamı: küçümsemek: 'Bilakis amele olmayanlara karşı tepeden bakar, onları bir ağacın üstündeki mantarlar gibi görür.' -N. Hikmet.

Deyim: (birini) çileden çıkarmak

Anlamı: çok kızdırmak: 'Karşı taraftan konuşanın kolağası Mustafa Kemal oluşu hepsini çileden çıkarır.' -F. R. Atay.

Deyim: (birini veya bir şeyi) gölgede bırakmak

Anlamı: ondan daha üstün bir düzeye yükselmek, ondan çok daha başarılı olmak: 'Enişte, delikanlıları gölgede bırakacak kadar çalıştı; hâlâ ayak üstünde.' -S. M. Alus.

Deyim: (birinin) mahkemede dayısı olmak

Anlamı: yüksek bir makamda koruyucusu, kayırıcısı bulunmak.

Deyim: (biriyle, bir şeyle) baş edebilmek

Anlamı: bir kimseyi yola getirmeye veya bir şeyi yapmaya gücü yetmek.

Deyim: cepheden cepheye koşmak

Anlamı: durmadan değişik cephelerde savaşmak, yılmak bilmemek.

Deyim: çaydan geçip derede boğulmak

Anlamı: büyük güçlükleri yenmişken önemsiz bir sebepten başarısızlığa uğramak.