Kelime: Duru

Anlamlar:

1. Bulanıklığı olmayan, temiz, berrak

Özelliği / Tipi / Türü: Sıfat

2. Pürüzsüz (ten)

Örnek: "Bu, duru beyaz tenli ve kıpkızıl dudaklı bir körpe Rus kızıydı."

"Yakup Kadri Karaosmanoğlu "

3. Arınmış, karışık olmayan (dil, üslup vb.)

Özelliği / Tipi / Türü: Mecaz Anlam

Örnek: "Böyle duru bir mantık karşısında akan sular duruyordu."

"Ayşe Kulin"

İçinde Duru geçen birleşik ve kökteş kelimeler: arı duru


Duru eş anlamlısı

Duru hakkında eş anlamlı kelimeler

Duru eş anlamlısı

duru kelimesinin eş anlamlı sözcükleri : Berrak


Duru hakkında zıt (karşıt) anlamlı kelimeler

Duru zıt anlamlısı

duru kelimesinin zıt anlamlı sözcükleri : bulanık


Duru ile ilgili 4 örnek cümle

"Duru" kelimesini bir cümle içinde kullanmak gerekirse, aşağıdaki cümleler gerçek veya mecaz anlamı ile "Duru" kelimesinin cümle içinde kullanımına örnek gösterilebilir.

1. Kuyunun suyu duruydu

2. Bu duru havada sokağa çıkmalı

3. Kadının duru bir teni vardı

4. Ozanın duru bir dili var


Diğer dillerde Duru

İngilizce: Predicament

Spanish: Aprieto

German: Duru

French: Situation

Italian: Situazione difficile


Duru ile ilgili atasözleri

Duru ile ilgili atasözleri

Aşağıda Duru hakkında ve içinde Duru kelimesi geçen, Duru ile başlayan veya biten atasözleri örnek olarak verilmiştir.

Atasözü: boş başak dik durur

Anlamı: bilgisiz olan üstün görünmek için kasılır.

Atasözü: güvenme (inanma) dostuna, saman doldurur postuna

Anlamı: dost sandığın birtakım kimseler sana kolaylıkla kötülük edebilirler.

Atasözü: hak deyince akan sular durur

Anlamı: bir anlaşmazlıkta adalet, tarafsızlık, hakkaniyet devreye girdiğinde kimsenin söyleyecek sözü kalmaz.

Atasözü: sağır işitmez (duymaz) uydurur (yakıştırır)

Anlamı: sağır, yanında konuşulan şeyleri işitmez ama konuşanların durumuna bakarak ve anladığını sanarak bir şeyler yakıştırıp söyler.

Atasözü: su bulanmayınca durulmaz

Anlamı: bir konu, türlü çekişmelerden sonra aydınlığa kavuşur, yoluna girer.

Atasözü: suyun duru akanından, insanın yere bakanından korkmalı

Anlamı: duygu ve düşüncelerini açığa vurmayan sessiz insan yavaş akan derin su gibi tehlikelidir.

Atasözü: tayfanın akıllısı, geminin dümeninden uzak durur

Anlamı: akıllı işçi, beceremeyeceği yönetim işine el atmaz.

Atasözü: yalnız öküz çifte (boyunduruğa) koşulmaz

Anlamı: iki kişi ile yapılması gereken bir işi tek kişi ile yapmaya kalkışmak yanlıştır.


Duru ile ilgili deyimler

Duru ile ilgili deyimler

Aşağıda Duru hakkında ve içinde Duru kelimesi geçen, Duru ile başlayan veya biten deyimler örnek olarak verilmiştir.

Deyim: (bir durum) açığa çıkmak

Anlamı: 1) belli olmak, anlaşılmak: 'Ama daha önemlisi komünle bizim aramızda bir anlayış farkı olduğu açığa çıktı.' -A. Ümit. 2) rıhtıma aborda veya kıçtankara olmuş bir gemi bulunduğu yerden kalkarak daha uzaktaki bir yere demirlemek üzere kıyıdan uzaklaşmak.

Deyim: (bir durum birinin) sinirine dokunmak

Anlamı: hoşuna gitmemek, sinirlendirmek: 'Bu söz sarhoş olmayan zevcesinin fena hâlde sinirine dokunmuş.' -R. N. Güntekin.

Deyim: (bir durum, düşüncenin) ışığı altında

Anlamı: 'bir durum veya düşüncenin konuyu aydınlatmasından yararlanarak, onu göz önünde tutarak' anlamında kullanılan bir söz.

Deyim: (bir durum) gün ışığına çıkmak

Anlamı: açıklığa kavuşmak, aydınlanmak: 'Bu mesele gün ışığına çıkmadıkça toplumun doğru dürüst bir düzen kurabileceğine inanmak zordur.' -B. R. Eyuboğlu.

Deyim: (bir durumu) açığa çıkarmak

Anlamı: ortaya çıkarmak, gözler önüne sermek, anlaşılır duruma getirmek: 'Yolsuzluklarını açığa çıkarması bardağı taşıtan damla oldu.' -H. Topuz.

Deyim: (bir durumu) açığa vurmak

Anlamı: belli etmek, ortaya çıkarmak: 'Mantıksal bir dille açığa vurduğu bu harika önerinin aksayan bir yanı vardı.' -N. Nadi.

Deyim: (bir iş veya durum) tersine dönmek

Anlamı: beklenildiği, umulduğu gibi gerçekleşmemek, aksi olmak: 'Ya hesapları tersine dönüverirse o vakit başımıza gelecek belada ortağız kardeşim!.' -Y. K. Karaosmanoğlu.

Deyim: (bir iş veya durum) tersine gitmek

Anlamı: 1) istenildiği gibi gerçekleşmemek, iyi sonuç vermemek; 2) bir işten veya bir durumdan hoşlanmamak: 'Kızların keman çalması benim o zamanlar bir tersime giderdi.' -H. Taner.

Deyim: boyunduruğa atmak (almak)

Anlamı: güreşte hasmın başını koltuk altına alıp boynuna kol dolamak.

Deyim: boyunduruğa vurmak

Anlamı: baskı altına almak.

Deyim: boyunduruk altına girmek

Anlamı: başkasının baskısı altında kalmak.

Deyim: dolduruşa gelmek

Anlamı: argo 1) olumsuz yönde yönlendirilmek, kışkırtılmak; 2) biri çeşitli yollarla pohpohlanarak yönlendirilmek, kışkırtılmak, gaza getirilmek.

Deyim: dolduruşa getirmek

Anlamı: argo birini çeşitli yollarla pohpohlayarak yönlendirmek, kışkırtmak, gaza getirmek: 'Kimler dolduruşa getirdi sizleri, kimlere kandınız?' -A. Kulin.

Deyim: dolduruşa kapılmak

Anlamı: dolduruşa gelmek.

Deyim: dur! (durun!)

Anlamı: 'biraz zaman geçsin' anlamıyla cümlelerin başına gelen bir söz: Dur! Bu işi ben yaparım. Durun hele, bakalım ne olacak!

Deyim: durum almak

Anlamı: 1) belli bir duruş biçimine geçmek; 2) bir olay karşısında belli bir tavır almak.

Deyim: durumdan ders çıkarmak

Anlamı: içinde bulunulan şartları değerlendirerek yanlış adım atmamak.

Deyim: durumdan vazife çıkarmak

Anlamı: içinde bulunulan şartları değerlendirerek sorumluluk yüklenmek.

Deyim: ... durumuna düşmek

Anlamı: şartları kötüleşmek.

Deyim: ... durumunda olmak (bulunmak)

Anlamı: zorunluluğunda olmak.