Düğü kısaca kelime anlamı ne demek?

Kelime: Düğü

Anlamlar:

1. Elendikten sonra geriye kalan en ince bulgur

Özelliği / Tipi / Türü: Isim - Halk ağzında

2. Pirinç

Düğü hakkında eş anlamlı kelimeler

Düğü eş anlamlısı

düğü kelimesinin eş anlamlı sözcükleri : pirinç

Düğü hakkında zıt (karşıt) anlamlı kelimeler

Düğü zıt anlamlısı

Düğü kelimesinin zıt anlamlı sözcükleri : Sonuç bulunamadı!

Diğer dillerde Düğü

İngilizce: Dugu

Spanish: Dugu

German: Hochzeit

French: Dugu

Italian: Dugu

Düğü ile ilgili atasözleri

Aşağıda Düğü hakkında ve içinde Düğü kelimesi geçen, Düğü ile başlayan veya biten atasözleri örnek olarak verilmiştir.

Atasözü: abdal düğünden, çocuk oyundan usanmaz

Anlamı: bir kimse sevdiği işi sürekli olarak yapmaktan bıkmaz.

Atasözü: bey aşı borç, düğün aşı ödünç

Anlamı: beyin sofrasında ağırlanan kimsenin karşılık olarak beye ziyafet vermesi kolay olmadığından bu bir borç olarak kalır; düğün aşı yiyen de günün birinde kendisinin yapacağı düğüne önceden gittiği düğün sahibini çağırır böylece borcun altından kalkmış olur.

Atasözü: deli kız düğün etmiş, kendi baş sedire geçmiş

Anlamı: densiz, budala ev sahibi, konuklarından çok kendini ağırlanacak konuk yerine koyar.

Atasözü: dilenciye borçlu olma, ya düğünde ister ya bayramda

Anlamı: çıkarından başka bir şey düşünmeyen kimse ile ilişki kurma, seni nerede rahatsız edeceği belli olmaz.

Atasözü: dille düğümlenen, dişle çözülmez

Anlamı: verdiği sözü yerine getirmeyen kişi, sebebi sorulduğu zaman kendini savunmakta zorlanır.

Atasözü: düğün aşıyla dost ağırlanmaz

Anlamı: ağırlamanın değeri, özel olarak hazırlanmasında, bir fedakârlık yapılmasındadır.

Atasözü: düğün olur iki kişiye, kaygısı düşer deli komşuya

Anlamı: akılsız kişi, başkalarının eğlence programlarında bir aksama olmasın diye çabalar.

Atasözü: düğünü okuyucu boklar

Anlamı: iki taraf arasındaki güzel ilişkileri, söz götürüp getiren anlayışsız aracı bozar.

Atasözü: el ile gelen düğün bayram

Anlamı: herkese birden gelen sıkıntı ve felakete katlanmak, yalnızca bir kişiye gelene katlanmaktan daha kolaydır.

Atasözü: eşeği düğüne çağırmışlar, 'ya odun eksik ya su demiş'

Anlamı: bir işi yapmamak için bahane bulmayı anlatan bir söz.

Atasözü: eşeği düğüne çağırmışlar, 'ya su lazımdır ya odun' demiş

Anlamı: bir işi yapmamak için bahane bulmayı anlatan bir söz.

Atasözü: eşeğin ölümü köpeğe ziyafettir (düğündür)

Anlamı: bir kişinin uğradığı zarar kimi zaman bir başkası için çıkar kaynağı olur.

Atasözü: gökyüzünde düğün var deseler kadınlar merdiven kurmaya kalkar

Anlamı: kadınların düğün ve eğlence için katlanamayacakları fedakârlık yoktur.

Atasözü: görgülü kuşlar gördüğünü işler, görmedik kuşlar ne görsün ki ne işler?

Anlamı: iyi eğitim alanlar aldıkları eğitimin gereğini yaparlar, iyi eğitim görmeyenler bir şey yapamazlar.

Atasözü: göz gördüğünü (ağız yediğini) ister

Anlamı: kişi, her zaman gördüğü, (yemeye) alıştığı güzel şeyleri arzular.

Atasözü: harman yel ile, düğün el ile

Anlamı: her işin gerçekleşmesi birtakım koşulların bulunmasına bağlıdır.

Atasözü: hısım hısımının ne öldüğünü ister, ne onduğunu

Anlamı: kardeş, kardeşe zarar gelmesini istemez ama onun kendisinden üstün durumda olmasını da kıskanır.

Atasözü: kambersiz düğün olmaz

Anlamı: her toplantıda veya her işin içinde bulunmak merakında olanlar için yarı sitem, yarı şaka olarak söylenen bir söz.

Atasözü: kardeş kardeşin ne öldüğünü ister, ne onduğunu

Anlamı: kardeş, kardeşe zarar gelmesini istemez ama onun kendisinden üstün durumda olmasını da kıskanır.

Atasözü: ölü evinde ağlamasını, düğünevinde gülmesini bilmeli

Anlamı: insan içinde bulunduğu çevrenin durum ve koşullarına uygun biçimde davranmasını bilmelidir.

Düğü ile ilgili deyimler

Aşağıda Düğü hakkında ve içinde Düğü kelimesi geçen, Düğü ile başlayan veya biten deyimler örnek olarak verilmiştir.

Deyim: (birinin) düğününde kalburla (elekle) su taşımak

Anlamı: bir yardımına karşılık olarak bekâr bir kimseye çok büyük bir yardımda bulunma sözü vermek.

Deyim: boğazı düğümlenmek

Anlamı: üzüntüden boğazı tıkanmak.

Deyim: boğazında düğümlenmek

Anlamı: söylemek istediğini heyecan veya üzüntü yüzünden diyememek.

Deyim: canına tükürdüğümün (üfürdüğümün)

Anlamı: argo kızgınlık ve öfke belirten bir söz.

Deyim: dediğim dedik, öttürdüğüm (çaldığım) düdük

Anlamı: bir insanın sözünde direndiğini anlatmak için söylenen bir tekerleme: 'Adamın dediği dedik, çaldığı düdüktür. Böyle olduğu için de her istediğini yapabilen toy ve şımarık bir çocuğu hatırlatır.' -H. Taner.

Deyim: dili (dilinin) döndüğü kadar

Anlamı: söyleyebildiği kadar, anlatma gücünün elverdiği ölçüde: 'Mademki çocuk terbiyesi hakkında konuşmak istiyorsunuz, dilimin döndüğü kadar söyleyeyim.' -S. Ayverdi.

Deyim: düğüm atmak

Anlamı: düğümlemek: 'Bir ağıtla mendillerinin, yazmalarının ucuna düğüm attılar.' -L. Tekin.

Deyim: düğüm düğüm olmak (düğümlenmek)

Anlamı: 1) çok karışık bir duruma gelmek; 2) birbirine geçmek; 3) içinden çıkılmaz bir durum almak.

Deyim: düğüm üstüne düğüm vurmak (atmak)

Anlamı: parasını pintilik ederek saklamak.

Deyim: düğüm vurmak

Anlamı: 1) düğümlemek; 2) parasını pintilik ederek saklamak, biriktirmek.

Deyim: düğümünü çözmek

Anlamı: anlaşılmaz bir şeyi anlaşılır duruma getirmek.

Deyim: düğün aşıyla dost ağırlanmaz

Anlamı: 'ağırlamanın değeri, özel olarak hazırlanmasında, bir fedakârlık yapılmasındadır' anlamında kullanılan bir söz.

Deyim: düğün bayram etmek

Anlamı: çok sevinmek, çok sevinç duymak.

Deyim: düğün değil bayram değil, eniştem beni niye öptü

Anlamı: gösterilen yakınlığın, iltifatın gizli bir nedeni olduğu düşünüldüğünde söylenen bir söz.

Deyim: düğün dernek, hep bir örnek

Anlamı: olayların veya yapılan işlerin hep birbirine benzediğini anlatan bir söz.

Deyim: düğün pilavıyla dost ağırlamak

Anlamı: başkasının kesesinden veya elinden ikramda bulunmak.

Deyim: düğünevi gibi

Anlamı: sevinçli ve telaşlı bir kalabalık bulunan (yer).

Deyim: her gördüğü sakallıyı babası sanmak

Anlamı: şaka görünüşe aldanmak.

Deyim: kör itin öldüğü yer

Anlamı: çok uzakta olan yer: 'Sabah sabah kör itin öldüğü yerlerde işim yok.' -O. Kemal.

Deyim: tükürdüğünü yalamak

Anlamı: tkz. verdiği sözden benliğini küçülterek geri dönmek.