Dü nedir? TDK Türkçe sözlük anlamı ne demek?
Dü kelimesinin sözlük anlamı, eş ve zıt anlamlı karşılıkları, diğer dillerdeki anlamları, Dü hakkında örnek cümleler, atasözü ve deyimler...
Kelime: Dü
Kökeni: "Farsça dū" kelimesinden Türkçeye geçmiştir.
Anlamlar:
1. İki
Özelliği / Tipi / Türü: Isim
İçinde Dü geçen birleşik ve kökteş kelimeler: ciharıdü
Dü hakkında eş anlamlı kelimeler
Dü eş anlamlısı
dü kelimesinin eş anlamlı sözcükleri : Geçmiş Zaman
Dü hakkında zıt (karşıt) anlamlı kelimeler
Dü zıt anlamlısı
Dü kelimesinin zıt anlamlı sözcükleri : Sonuç bulunamadı!
Diğer dillerde Dü
İngilizce: Du
Spanish: Co
German: Du
French: Du
Italian: Du
Dü ile ilgili atasözleri
Aşağıda Dü hakkında ve içinde Dü kelimesi geçen, Dü ile başlayan veya biten atasözleri örnek olarak verilmiştir.
Atasözü: abdal düğünden, çocuk oyundan usanmaz
Anlamı: bir kimse sevdiği işi sürekli olarak yapmaktan bıkmaz.
Atasözü: akıl akıldan üstündür
Anlamı: bir kimsenin aklına gelmeyen bir çare, başka birinin aklına gelebilir.
Atasözü: akıllı düşman akılsız dosttan hayırlıdır
Anlamı: akılsız kimse iyi niyetli olsa dahi yaptığı işin ne gibi kötü sonuçlar doğuracağını hesap edemediğinden dostuna bilmeyerek fenalık edebilir, akıllı düşmanın yapacağı kötülükse akıl yoluyla sezilir ve gereken tedbir alınabilir.
Atasözü: akıllı düşününceye kadar deli çocuğunu (oğlunu) everir
Anlamı: kendilerini akıllı sananlar çok kez akılsız diye tanınanlardan daha az başarı gösterir.
Atasözü: altın yere düşmekle pul olmaz
Anlamı: üstün nitelikli kişinin değeri, bulunduğu yerden uzaklaştırılmasıyla azalmaz.
Atasözü: ar dünyası değil, kâr dünyası
Anlamı: kişi para kazanmak için namusuna dokunmadıktan sonra şu veya bu işi yapmaktan utanmamalıdır.
Atasözü: arı söğüdü, akıllı öğüdü sever
Anlamı: herkes işine yarayan şeyi benimser.
Atasözü: armut dalının dibine düşer
Anlamı: bir kimse önce yakınlarına yararlı olur.
Atasözü: âşığın gözü kördür
Anlamı: kendisini aşka kaptıran kimse, sevgilisinin kusurlarını görmediği gibi çevresinde olup bitenlerle de ilgilenmez.
Atasözü: ata dost gibi bakmalı, düşman gibi binmeli
Anlamı: çalışanınızı iyi beslerseniz onun gücü artar ve daha verimli işler yapar.
Atasözü: ateş düştüğü yeri yakar
Anlamı: bir acıyı onu çekenden başkası tam anlayamaz veya aynı ölçüde üzülemez.
Atasözü: atın bahtsızı arabaya düşer
Anlamı: değerli ama talihsiz kimseler, kişiliklerine uygun olmayan ağır ve aşağılık işlerde kullanılırlar.
Atasözü: attan düşene yorgan döşek, eşekten düşene kazma kürek
Anlamı: soylu kimse yüzünden başımıza gelen felaketi çabuk atlatırız, soysuz kimse yüzünden başımıza gelen felaketi kolay kolay atlatamayız.
Atasözü: ayağını sıcak tut, başını serin; gönlünü ferah tut, düşünme derin
Anlamı: hastalıktan korunmak istiyorsak ayağımızı sıcak, başımızı serin tutmalı, olur olmaz şeyleri sıkıntı konusu yapmamalı, geniş yürekli olmalıyız.
Atasözü: ayı gördüm, yıldıza itibarım (minnetim) yok
Anlamı: bir şeyin en iyisine alıştıktan sonra ondan aşağı olanlar beni ilgilendirmez.
Atasözü: baş sağlığı, dünya varlığı
Anlamı: en büyük zenginlik, beden sağlığıdır.
Atasözü: başın sağlığı, dünyanın varlığı
Anlamı: dünyanın en büyük zenginliği, beden sağlığından başka bir şey değildir.
Atasözü: bey aşı borç, düğün aşı ödünç
Anlamı: beyin sofrasında ağırlanan kimsenin karşılık olarak beye ziyafet vermesi kolay olmadığından bu bir borç olarak kalır; düğün aşı yiyen de günün birinde kendisinin yapacağı düğüne önceden gittiği düğün sahibini çağırır böylece borcun altından kalkmış olur.
Atasözü: bin dost az, bir düşman çok
Anlamı: dostun ne denli çok olursa olsun onlardan zarar gelmez ama bir tek düşmanın olsa hep zarar görme tehlikesi içerisinde yaşarsın.
Atasözü: bir sıçrarsın çekirge, iki sıçrarsın çekirge, sonunda yakalanırsın çekirge (üçüncüsünde avucuma düşersin çekirge)
Anlamı: birkaç kez saklanabilen bir suç günün birinde ortaya çıkarak yapanı kötü bir duruma düşürür, suçlu cezasız kalmaz.
Dü ile ilgili deyimler
Aşağıda Dü hakkında ve içinde Dü kelimesi geçen, Dü ile başlayan veya biten deyimler örnek olarak verilmiştir.
Deyim: acze düşmek
Anlamı: çaresiz kalmak, elinden bir şey gelmemek.
Deyim: açık düşmek
Anlamı: 1) herhangi bir sebeple bir filodan veya istenilen yerden uzakta kalmak; 2) sp. yağlı güreşte yenilgi sebebi olan sırtı veya yanı toprağa değmek.
Deyim: açlığını öldürmek
Anlamı: açlık duygusunu yatıştırmak: 'Kaldırılmış harman yerlerinden buğday toplayıp açlığımızı öldürdük.' -O. Kemal.
Deyim: açmaza düşmek
Anlamı: içinden çıkılması güç durumda kalmak.
Deyim: açmaza getirmek (düşürmek)
Anlamı: düzen, hile yapmak, bir kimseyi oyuna getirmek, zor duruma sokmak.
Deyim: ağına düşürmek
Anlamı: tuzağına düşürmek.
Deyim: ağza (ağızlara) düşmek
Anlamı: dedikodu konusu olmak.
Deyim: ağzından düşmemek (düşürmemek)
Anlamı: her zaman sözünü etmek, söylemek: 'Bu ne cehennemdir lafı ağzından düşmüyordu.' -N. Cumalı.
Deyim: aklına düşmek
Anlamı: 1) hatırlamak: 'Kırmızı gül goncasına kavuştu / Sılada sevdiğim aklıma düştü' -Halk türküsü. 2) kafasında bir düşünce doğmak.
Deyim: alaca düşmek
Anlamı: meyve olgunlaşmaya başlamak.
Deyim: ana rahmine düşmek
Anlamı: döl yatağında cenin oluşmak: 'Ulan Mustafa, insanoğlu ana rahmine düşer de dokuz ay on gün sonra capcanlı fırlar.' -S. F. Abasıyanık.
Deyim: anlaşmazlığa düşmek
Anlamı: anlaşamamak, uyuşamamak: 'Anlaşmazlığa düşmezdik. İyi çocuklardı.' -A. Kutlu.
Deyim: arabasını düze çıkarmak
Anlamı: karşılaştığı güçlükleri yenip işini kolay yürür duruma getirmek.
Deyim: arının yuvasına kazık (çöp) dürtmek
Anlamı: tehlikeli kişiyi kışkırtmak.
Deyim: armut piş ağzıma düş!
Anlamı: bir işe emek harcamaksızın onun kendiliğinden olmasını bekleyenlerin durumunu anlatan bir söz.
Deyim: arpacı kumrusu gibi düşünmek
Anlamı: içinde bulunduğu sorunu nasıl çözeceğini uzun uzun düşünmek: 'Bak, o şoförün yanında arpacı kumrusu gibi düşünen maarif müdürü beye.' -R. N. Güntekin.
Deyim: aşağı düşmek
Anlamı: düzeyi, miktarı, niteliği azalmak: 'Bunlar arasında birkaç gazete ve dergi alanları hesaba katacak olursanız gazete ve dergi okuyucularının nispeti daha da aşağı düşer.' -N. F. Kısakürek.
Deyim: aşka düşmek
Anlamı: âşık olmak.
Deyim: ateşi düşmek
Anlamı: hastanın ateşi geçmek veya azalmak.
Deyim: ayağı düze basmak
Anlamı: güçlükleri yenerek ilerisinden korkmayacak bir duruma girmek.