Don kısaca sözlük anlamı ne demek?
Don kelimesinin sözlük anlamı, eş ve zıt anlamlı karşılıkları, diğer dillerdeki anlamları, Don hakkında örnek cümleler, atasözü ve deyimler...
Kelime: Don
Anlamlar:
1. Giysi
Özelliği / Tipi / Türü: Isim - Halk ağzında
2. Vücudun belden aşağısına giyilen uzun veya kısa iç giysisi, külot
İçinde Don geçen birleşik ve kökteş kelimeler: don gömlek, çatal don, iç donu, iş donu
2. Hava sıcaklığının sıfırdan aşağı düşmesiyle suların buz tutması
Özelliği / Tipi / Türü: Isim
İçinde Don geçen birleşik ve kökteş kelimeler: don yağı
3. At kılının rengi
Özelliği / Tipi / Türü: Isim
İçinde Don geçen birleşik ve kökteş kelimeler: at donu
Don hakkında eş anlamlı kelimeler
Don eş anlamlısı
don kelimesinin eş anlamlı sözcükleri : külot, giysi
Don hakkında zıt (karşıt) anlamlı kelimeler
Don zıt anlamlısı
don kelimesinin zıt anlamlı sözcükleri : git
Don ile ilgili 1 örnek cümle
"Don" kelimesini bir cümle içinde kullanmak gerekirse, aşağıdaki cümleler gerçek veya mecaz anlamı ile "Don" kelimesinin cümle içinde kullanımına örnek gösterilebilir.
1. Don bitkilere zarar verir
Diğer dillerde Don
İngilizce: Don
Spanish: Don
German: Don
French: Don
Italian: Don
Don ile ilgili atasözleri
Aşağıda Don hakkında ve içinde Don kelimesi geçen, Don ile başlayan veya biten atasözleri örnek olarak verilmiştir.
Atasözü: ak göt (don, bacak) kara göt (don, bacak) kara geçit başında (hamamda) belli olur
Anlamı: bir iddiadaki doğruluk ancak deney veya sınav sonucunda belli olur.
Atasözü: akçe akıl öğretir, don yürüyüş
Anlamı: imkânların fazlalığı insanların iyi işler yapmasını kolaylaştırır.
Atasözü: alışmadık götte don durmaz
Anlamı: bir kimse alışmadığı, sıkıcı bir duruma kendini kolay kolay uyduramaz, ondan bir an önce kurtulmaya çalışır.
Atasözü: ayağında donu yok, fesleğen ister (takar) başına
Anlamı: yoksulluğuna bakmayarak süs ve gösteriş yapmak ister.
Atasözü: bir ev (gemi) donanır, bir kız (çıplak) donanmaz
Anlamı: bir kızı donatmak, bir ev düzmekten daha güç, daha masraflıdır.
Atasözü: doğmadık çocuğa don biçilmez
Anlamı: ele geçeceği, ortaya çıkacağı daha belli olmayan şey için önceden hazırlık yapmak doğru değildir.
Atasözü: donsuzun gönlünden dokuz top bez geçer
Anlamı: bir şeyden yoksun olan kişinin gönlünden hep o şeyden bol bol edinmek geçer.
Atasözü: güzellik ondur, dokuzu dondur
Anlamı: güzelliğin büyük bir kısmı giyimle sağlanır.
Atasözü: sona kalan dona kalır
Anlamı: bir işte geç kalan istediği şeyi elde edemez.
Don ile ilgili deyimler
Aşağıda Don hakkında ve içinde Don kelimesi geçen, Don ile başlayan veya biten deyimler örnek olarak verilmiştir.
Deyim: arma donatmak
Anlamı: den. armayı yerli yerine koymak.
Deyim: bir don bir gömlek
Anlamı: yarı çıplak.
Deyim: don çekmek
Anlamı: donmak: 'Badem ağacı, ayaz vurmaz, don çekmez, solmaz, dökülmez çiçeklerini açmıştı.' -T. Buğra.
Deyim: don çözülmek
Anlamı: hava ısınarak buzlar erimeye başlamak.
Deyim: don gömlek kalmak
Anlamı: her şeyini kaybetmek.
Deyim: don kesmek
Anlamı: hlk. bitki soğuktan bozulmak, donmak.
Deyim: don tutmak
Anlamı: buz tutmak, donmak.
Deyim: don yağı gibi
Anlamı: konuşmayan, hareketsiz (kimse).
Deyim: don yağının tortusu gibi kalmak (oturmak)
Anlamı: çevresindekilerle iletişim kurmadan ilgisiz ve donuk kalmak.
Deyim: dona çekmek
Anlamı: hava, suları donduracak derecede soğumak.
Deyim: donuna etmek (kaçırmak veya doldurmak veya yapmak)
Anlamı: 1) küçük veya büyük abdestini donuna etmek; 2) mec. çok korkmak.
Deyim: donup kalmak
Anlamı: donakalmak.
Deyim: fiyatları dondurmak
Anlamı: fiyatların yükselmesini önlemek, fiyatların olduğu gibi kalmasını sağlamak.
Deyim: hayretten donakalmak
Anlamı: çok şaşırmak, inanamamak.
Deyim: içini dondurmak
Anlamı: şaşırtmak, ürpertmek: 'Benden bu denli emin olması içimi dondurdu.' -R. Mağden.
Deyim: iliği kemiği donmak
Anlamı: çok üşümek.
Deyim: kanı donmak (çekilmek)
Anlamı: donakalmak, çok şaşırmak.
Deyim: kordon altına almak
Anlamı: bir yere giriş çıkışı önlemek için o yeri görevlilerce korumak.
Deyim: sofra donatmak
Anlamı: sofraya bol ve türlü yiyecekler koymak.
Deyim: şap gibi donmak (kalmak)
Anlamı: şaşırarak ses çıkarmayacak duruma gelmek.