Kelime: Dok
Kökeni: "İngilizce dock" kelimesinden Türkçeye geçmiştir.
Anlamlar:
1. Gemilerin yükünün boşaltıldığı veya onarıldığı, üstü örtülü havuz
Özelliği / Tipi / Türü: Isim
Örnek: "Çekiç sesleri geliyor doklardan / Güzelim bahar rüzgârında ter kokuları / İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı"
2. Ticaret mallarını saklamak için rıhtımda yapılan büyük depo
Özelliği / Tipi / Türü: Ekonomi

Dok hakkında eş anlamlı kelimeler
Dok eş anlamlısı
dok kelimesinin eş anlamlı sözcükleri : Sonuç bulunamadı!

Dok hakkında zıt (karşıt) anlamlı kelimeler
Dok zıt anlamlısı
Dok kelimesinin zıt anlamlı sözcükleri : Sonuç bulunamadı!
Diğer dillerde Dok
İngilizce: Docking
Spanish: Acoplamiento
German: Doc
French: Amarrage
Italian: Docking

Dok ile ilgili atasözleri
Aşağıda Dok hakkında ve içinde Dok kelimesi geçen, Dok ile başlayan veya biten atasözleri örnek olarak verilmiştir.
Atasözü: aça dokuz yorgan örtmüşler, yine uyuyamamış
Anlamı: 1) aç olan kimse, kendisine ne kadar rahatlık sağlanırsa sağlansın, dinlendirilemez. 2) bir şeye ihtiyaç duyan kimse, ancak onun giderilmesiyle rahata kavuşturulabilir.
Atasözü: Allah dokuzda verdiğini sekizde almaz
Anlamı: alın yazısı ne ise o olur.
Atasözü: bana dokunmayan (beni sokmayan) yılan bin yaşasın
Anlamı: birçok kimse, kendilerine kötülüğü dokunmayan kişiye ilişmek istemez.
Atasözü: bir baba dokuz evladı besler, dokuz evlat bir babayı beslemez
Anlamı: çok çocuğu olan baba, her çocuk babasına bakılmasını ötekinden beklediği için sıkıntıda kalır.
Atasözü: bir dokun bin ah işit (dinle) (kâseifağfurdan)
Anlamı: insanları konuşturmak için biraz dertlerini deşmek yeter.
Atasözü: bir kötünün yedi mahalleye zararı vardır (dokunur)
Anlamı: bir kötünün, yalnızca yakın çevresine değil daha geniş çevrelere de zararı dokunur.
Atasözü: boğaz dokuz boğumdur
Anlamı: bir söz iyice düşünmeden söylenmemelidir.
Atasözü: devletliye dokun geç, fukaradan sakın geç
Anlamı: zenginle, az da olsa bir ilişkin bulunsun belki yararlanırsın ama fakire yaklaşma, o senden yararlanmak ister.
Atasözü: doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar
Anlamı: doğru olmakla birlikte başkalarının işine gelmeyen sözleri söyleyenlerin sevilmediğini anlatan bir söz.
Atasözü: dokuz at bir kazığa bağlanmaz
Anlamı: bir işin başına, tanınmış kişiliği bulunan birçok kimse birden getirilmemelidir, bunlar anlaşamaz ve birbirlerine düşerler.
Atasözü: donsuzun gönlünden dokuz top bez geçer
Anlamı: bir şeyden yoksun olan kişinin gönlünden hep o şeyden bol bol edinmek geçer.
Atasözü: erkekliğin onda dokuzu kaçmaktır
Anlamı: tehlikeden kaçan kazançlı çıkmış.
Atasözü: güneş girmeyen eve doktor girer
Anlamı: güneşsiz evde hastalık eksik olmaz.
Atasözü: güzellik ondur, dokuzu dondur
Anlamı: güzelliğin büyük bir kısmı giyimle sağlanır.
Atasözü: iyi olacak hastanın, doktor ayağına gelir
Anlamı: Tanrı kötü bir durumun iyiliğe dönmesini dilemişse bunu yapacak kimse işin üstüne gelir.
Atasözü: mart dokuzunda çıra yak, bağ buda
Anlamı: mart ayının dokuzunda bağların kesinlikle budanması gerekir, bu iş gündüz yetiştirilemezse gece çıra ışığında yapılmaya değecek kadar önemlidir.
Atasözü: misafir on kısmetle gelir, birini yer dokuzunu bırakır
Anlamı: Tanrı, misafirin yediğinden kat kat fazlasını, misafir ağırlıyor diye ev sahibine verir.
Atasözü: sana taşla vurana sen aşla (ekmekle, pamukla) var (dokun)
Anlamı: sana sert davranana sen yumuşak davran.
Atasözü: sarhoşa dokunma, kendi yıkılsın
Anlamı: kendi aklını beğenip başkasını dinlemeyen kimseyi gittiği yanlış yoldan döndürmeye kalkmayın, bırakın cezasını çeksin.
Atasözü: su içene yılan bile dokunmaz
Anlamı: düşman olsa bile su içen kimseye dokunulmamalıdır.

Dok ile ilgili deyimler
Aşağıda Dok hakkında ve içinde Dok kelimesi geçen, Dok ile başlayan veya biten deyimler örnek olarak verilmiştir.
Deyim: adı çıkmış dokuza, inmez sekize
Anlamı: 'birinin bir kere adı çıktıktan sonra onun hakkındaki yaygın inanç artık kolay kolay düzelemez' anlamında kullanılan bir söz: 'Artık o yana bir daha gelme, adın çıktı dokuza, inmez sekize, demedim miydi?' -B. Günel.
Deyim: arına dokunmak
Anlamı: utanç duymak: 'Hele meydanı hasımlarına bırakmak arıma dokunuyor.' -R. H. Karay.
Deyim: asabına dokunmak
Anlamı: sinirine dokunmak: 'Bombardımanlar asabıma dokunuyordu, sakin bir yere kaçmak istiyordum.' -R. H. Karay.
Deyim: (bir durum birinin) sinirine dokunmak
Anlamı: hoşuna gitmemek, sinirlendirmek: 'Bu söz sarhoş olmayan zevcesinin fena hâlde sinirine dokunmuş.' -R. N. Güntekin.
Deyim: (bir şey) dişe dokunur (olmak)
Anlamı: işe yarar, belirtilmeye değer, önemli (olmak): 'Bu türlü yazıları okumaktan -içlerinde dişe dokunur bir şey olmadığı için midir, nedir- pek hoşlanmıyorum.' -O. V. Kanık.
Deyim: (birinin) bam teline basmak (dokunmak)
Anlamı: en çok kızacağı şeyi yapmak veya sözü söylemek: 'Firuzan bam teline basıyor, aksi sesler çıkarıyor.' -H. E. Adıvar.
Deyim: (birinin) kılına dokunmamak
Anlamı: bir kimseye dokunacak, zarar verecek en ufak bir davranışta bile bulunmamak.
Deyim: dişe dokunmak
Anlamı: işe yarar olmak, önemli olmak, yerinde ve anlamlı olmak: 'Şöyle iki dişe dokunan, ciğere işleyen söz işitsem, şöyle tatlı, basit bir nağme duysam yok mu...' -S. F. Abasıyanık.
Deyim: doksan kapının ipini çekmek
Anlamı: içinde bulunduğu sorunu çözmek için kapı kapı dolaşmak, birçok yere uğramak.
Deyim: doktor doktor gezmek (dolaşmak)
Anlamı: tedavide çabuk ve kesin sonuç almak ümidiyle birçok doktora başvurmak: 'Çare bulunsun diye az mı ebe kapısı çaldılar, doktor doktor gezdiler?' -A. İlhan.
Deyim: doktora görünmek
Anlamı: muayene olmak.
Deyim: dokunca görmek
Anlamı: zarara uğramak, harap olmak: 'Yangın çıkıp da okul büyük ölçüde dokunca görünce Galatasaray Lisesi buraya taşınmıştır.' -S. Birsel.
Deyim: dokuz ayın çarşambası bir araya gelmek
Anlamı: birçok iş birden ortaya çıkıp sıkışık bir durum yaratmak.
Deyim: dokuz doğurmak
Anlamı: merakla, heyecanla, sabırsızlıkla beklemek: 'Sabahtan beri kamış kökünün içine sığınmış, yüreği ağzında, dokuz doğurarak şahinini bekleyişi...' -Y. Kemal.
Deyim: dokuz körün bir değneği
Anlamı: birçok kimsenin tek yardımcısı, tek dayanağı: 'Dokuz körün bir değneği, işte bir kızımız var.' -R. N. Güntekin.
Deyim: dokuz köyden kovulmuş
Anlamı: geçimsizliği veya başka davranışları yüzünden birçok yerden atılmış.
Deyim: dokuz yorgan eskitmek (paralamak)
Anlamı: çok uzun yaşamak.
Deyim: el dokunulmamak
Anlamı: daha önce kullanılmamak, el değmemiş olmak: 'El dokunulmamışından canı yandığından artık az kullanılmışına fit oldu.' -H. Taner.
Deyim: faydası dokunmak
Anlamı: yararı dokunmak: 'Şimdiye kadar bana iki paralık faydan dokundu mu ki her gün alacaklı gibi gırtlağıma sarılıyorsun!' -R. N. Güntekin.
Deyim: fiske kondurmamak (dokundurmamak)
Anlamı: bir kimse veya nesneyi en küçük bir tehlikeden bile korumak, titizlikle savunmak.