Kelime: Dara
Kökeni: "İtalyanca tara" kelimesinden Türkçeye geçmiştir.
Anlamlar:
1. Kabıyla birlikte tartılan bir nesnenin kabının ağırlığı
Özelliği / Tipi / Türü: Isim
2. Terazide dengeyi sağlamak için hafif gelen kefeye ağırlık olarak konulan taş, demir, çivi vb., abra
3. İçinde yük taşınan aracın boş durumdaki ağırlığı

Dara hakkında eş anlamlı kelimeler
Dara eş anlamlısı
dara kelimesinin eş anlamlı sözcükleri : abra, demir

Dara hakkında zıt (karşıt) anlamlı kelimeler
Dara zıt anlamlısı
Dara kelimesinin zıt anlamlı sözcükleri : Sonuç bulunamadı!
Diğer dillerde Dara
İngilizce: Dara
Spanish: Dara
German: Dara
French: Dara
Italian: Dara

Dara ile ilgili atasözleri
Aşağıda Dara hakkında ve içinde Dara kelimesi geçen, Dara ile başlayan veya biten atasözleri örnek olarak verilmiştir.
Atasözü: kul sıkışmayınca (daralmayınca, bunalmayınca) Hızır yetişmez
Anlamı: yardım hep en zor anda gelir.
Atasözü: şeytanın dostluğu darağacına kadardır
Anlamı: kötü arkadaş kişiyi yoldan çıkartıp ölüme kadar sürükleyebilir ama ölümün eşiğinde onu kaderiyle baş başa bırakır.

Dara ile ilgili deyimler
Aşağıda Dara hakkında ve içinde Dara kelimesi geçen, Dara ile başlayan veya biten deyimler örnek olarak verilmiştir.
Deyim: başı dara düşmek
Anlamı: sıkıntıya girmek: 'Adamın başı dara düşünce yardımına Hayrullah koşmaz da kim koşar?' -A. İlhan.
Deyim: başı daralmak
Anlamı: para yönünden sıkıntıya, darlığa düşmek: Başınız daralırsa beni arayın.
Deyim: dara boğmak
Anlamı: birinin güç durumundan yararlanmak.
Deyim: dara düşmek
Anlamı: para sıkıntısına düşmek: 'Madam onu çocuğu gibi seviyordu. Dara düştüğü günlerde hizmetini hiç aksatmadan para mara istemedi.' -T. Buğra.
Deyim: dara gelmek
Anlamı: 1) aceleye gelmek; 2) mecbur olmak.
Deyim: dara getirmek
Anlamı: aceleye getirmek.
Deyim: darağacına çekmek
Anlamı: idam cezası alan bir kimseyi asmak: 'Darağacına çekilmiş bir adam gibi göğsüm, nefes borularım birdenbire tıkanıverdi.' -P. Safa.
Deyim: darasını almak
Anlamı: içine bir şey konulacak kabın ağırlığını tartmak.
Deyim: darasını düşmek
Anlamı: kabın ağırlığını hesaba katmamak.
Deyim: daraya atmak (çıkarmak)
Anlamı: değer vermemek.
Deyim: göğsü daralmak (tıkanmak)
Anlamı: 1) güçlükle nefes almak; 2) mec. içi sıkılmak: 'Öteden beri yola yüzü yoktu. Hele yokuşları karşıdan gördüğü vakit göğsü tıkanırdı.' -R. N. Güntekin.
Deyim: içi daralmak
Anlamı: sıkılmak, bunalmak: 'Hayvan aklıma geldikçe içim daralıyor dayı.' -N. Kurşunlu.
Deyim: içine daralma gelmek
Anlamı: sıkıntı basmak, sıkılmak: 'Hava kararmaya yüz tutunca, içine bir daralma geliyor çocuğun.' -A. Kulin.
Deyim: madara etmek
Anlamı: kötü duruma düşürmek, yalanını, yanlışını çıkarmak.
Deyim: madara olmak
Anlamı: kötü duruma düşmek, yalanı, yanlışı ortaya çıkmak.
Deyim: nefesi kesilmek (daralmak veya tutulmak)
Anlamı: 1) güç soluk alacak duruma gelmek veya soluğu büsbütün durmak: 'Nefesi daralıyor, yüzü kızarıyor, böğrüne bir ağrı giriyor ve yol ona gittikçe uzuyordu.' -M. Ş. Esendal. 2) mec. bunalmak, sıkılmak: 'İki güzel filmin arkasından peş peşe on tane moloz film sıralanınca insanın nefesi kesiliyor.' -B. R. Eyuboğlu. 3) mec. hayran kalmak, etkilenmek.
Deyim: ufku daralmak
Anlamı: ileriyi görememek, bakış açısı geniş olmamak.
Deyim: yüreği daralmak
Anlamı: sıkılmak, bunalmak, içi daralmak: 'Yusuf bütün olayları korkuyla, yüreği daralarak izliyordu.' -Y. Kemal.
