çalmak kısaca sözlük anlamı ne demek?
çalmak kelimesinin sözlük anlamı, eş ve zıt anlamlı karşılıkları, diğer dillerdeki anlamları, çalmak hakkında örnek cümleler, atasözü ve deyimler...
Kelime: çalmak
Anlamlar:
1. Başkasının malını gizlice almak, hırsızlık etmek, aşırmak
Özelliği / Tipi / Türü: -e - -i
Örnek: "İngiliz cephesinden at kaçırıp bize satan bedeviler dönüşlerinde bizim atlarımızı çalıp İngilizlere satarlardı."
2. Vurarak veya sürterek ses çıkartmak
Örnek: "Bir yandan mızıka istiklal havasını çalıyordu."
3. Bir müziği dinlemeyi sağlayan aleti çalıştırmak
Örnek: "Fevkalade zekidir, iyi dans eder, piyano çalar, tenis oynar, ata biner, avcıdır, kayakçıdır."
4. Ses çıkarmak, ses vermek
Özelliği / Tipi / Türü: Nesnesiz
Örnek: "Hafif hafif ıslıklar çalan sesi eski keskinliğini kaybetmiştir."
5. Atmak, çarpmak, vurmak
6. Üzerine sürmek
Örnek: "Ekmeğin üzerine yağ çaldı."
7. Bozmak, zarar vermek
Özelliği / Tipi / Türü: -i
8. Kumaşın bir parçasını kesmek
Özelliği / Tipi / Türü: -i
9. Madeni oymak, kalemle işlemek
10. Benzemek, andırmak
Özelliği / Tipi / Türü: -e
Örnek: "Geniş alınlı, kırmızıya çalar, kahverengi saçlı, altın dişli tuhaf bir delikanlı gülümsedi."
11. Zamanı boşa harcatmak, ziyan edilmesine yol açmak
Özelliği / Tipi / Türü: Mecaz Anlam
12. Süpürmek, temizlemek
Özelliği / Tipi / Türü: -i - Halk ağzında
Örnek: "Tozu çalmak."
İçinde çalmak geçen birleşik ve kökteş kelimeler: diskçalar, kasetçalar, uzunçalar, yürürçalar
çalmak hakkında eş anlamlı kelimeler
çalmak eş anlamlısı
çalmak kelimesinin eş anlamlı sözcükleri : aşırmak , hırsızlık etmek , temizlemek , süpürmek , andırmak , benzemek , vurmak , çarpmak , atmak , zarar vermek , ses vermek
çalmak hakkında zıt (karşıt) anlamlı kelimeler
çalmak zıt anlamlısı
çalmak kelimesinin zıt anlamlı sözcükleri : Sonuç bulunamadı!
çalmak ile ilgili 17 örnek cümle
"çalmak" kelimesini bir cümle içinde kullanmak gerekirse, aşağıdaki cümleler gerçek veya mecaz anlamı ile "çalmak" kelimesinin cümle içinde kullanımına örnek gösterilebilir.
1. Zili çaldım, kapı açılmadı
2. Elindeki çantayı yere çaldı
3. İçerde bir radyo çalıyordu
4. O, gitar çalar
5. Orkestra, Mozart’ın bir yapıtını çaldı
6. Biraz pikap çalmak istiyorum
7. Bir tencere yoğurt çaldık
8. Yaraya merhem çaldılar
9. Sebzeyi kırağı çalmış
10. Eninden biraz çalmakla düzelir bu kumaş
11. Rengi sarıya çalıyordu
12. Birkaç dakikanızı çalacağım
13. Çantasını yere çala çala gidiyordu
14. Kamu malını çala çala tükettiler
15. Bağlama çala çala yorulmuştu
16. Adam çalıp çırparak böyle varsıllaştı
17. Bunu duyunca çalmadan oynamaya başladı
Diğer dillerde çalmak
İngilizce: Play
Spanish: Jugar
German: Stehlen
French: Jouer
Italian: Giocare
çalmak ile ilgili atasözleri
Aşağıda çalmak hakkında ve içinde çalmak kelimesi geçen, çalmak ile başlayan veya biten atasözleri örnek olarak verilmiştir.
çalmak ile ilgili deyimler
Aşağıda çalmak hakkında ve içinde çalmak kelimesi geçen, çalmak ile başlayan veya biten deyimler örnek olarak verilmiştir.
Deyim: ağız tamburası çalmak
Anlamı: 1) sözle avutmaya, oyalamaya çalışmak; 2) soğuktan dişleri birbirine çarpmak, çenesi titremek.
Deyim: arkasından teneke çalmak
Anlamı: tenekeye sopa vb. ile vurarak giden bir kişiye hakaret etmek.
Deyim: ayıya kaval çalmak
Anlamı: anlayışsız bir kimseye bir şey anlatmaya çalışmak.
Deyim: aynı telden çalmak
Anlamı: aynı şeyi söylemek.
Deyim: bakır çalmak
Anlamı: bakır kapta oluşan bakır tuzları nedeniyle yemek insanı zehirlemek.
Deyim: (bir işe) kendini vermek (vurmak veya çalmak)
Anlamı: bir şeye bütün varlığıyla bağlanmak, başka her şeyle ilgisini kesip tek şeyle aşırı ölçüde ilgilenmek: 'Sattım dükkânı, verdim kendimi tiyatroculuğa.' -N. Hikmet.
Deyim: (bir şey birinin) aklını çalmak
Anlamı: ilgisini aşırı derecede çekmek.
Deyim: (birine) kara çalmak
Anlamı: birine iftira etmek, kara sürmek: 'Allah için güzel kapışıyoruz, birbirimize kara çalmakta üstümüze yok!' -H. Taner.
Deyim: (birine) yuf borusu çalmak
Anlamı: kınama, üzüntü ve nefretini bildirmek.
Deyim: (birinin) ağzına bir parmak bal çalmak
Anlamı: birini tatlı sözlerle veya çeşitli hediyelerle bir süre için kandırmak, oyalamak: 'Hürriyet, müsavat diye herkesin ağzına bir parmak bal çaldılar.' -H. R. Gürpınar.
Deyim: (birinin) başına çalmak
Anlamı: bir şeyi öfkeyle, nefretle geri vermek.
Deyim: (birinin) borusunu çalmak
Anlamı: çıkar sağladığı kimsenin davasını gütmek.
Deyim: (birinin) kapısını çalmak
Anlamı: birine başvurmak: 'İskele memurluğu isteyen işçiler hep benim kapımı çalıyorlar.' -M. Ş. Esendal.
Deyim: bozuk çalmak
Anlamı: argo canı sıkılmış, yüzü asılmış olmak.
Deyim: çan çalmak
Anlamı: herkese bildirmek.
Deyim: çene çalmak
Anlamı: gevezelik etmek: 'Komşu kadınlar akşam yemeğinden sonra onun etrafında toplanırlar, geç vakitlere kadar çene çalarlardı.' -R. N. Güntekin.
Deyim: (çocuğu) süt çalmak
Anlamı: bozuk süt, çocuğu hasta etmek.
Deyim: davul çalmak (dövmek)
Anlamı: 1) davula vurarak ses çıkarmak; 2) mec. bir şeyi herkesin haber alabileceği biçimde ortalığa yaymak.
Deyim: dili (başka bir dile) çalmak
Anlamı: bir kimsenin konuşması başka bir dile benzemek.
Deyim: etekleri zil (ıslık veya çalpara) çalmak
Anlamı: 1) çok sevinmek: 'İlk mektebe gittiği gün Gülsüm'ün sevincinden etekleri zil çalıyordu.' -R. N. Güntekin. 2) alınan sevinçli bir haber üzerine telaşa ve heyecana kapılmak.