Boz ne demek? Boz Türkçe anlamı nedir?
Boz kelimesinin sözlük anlamı, eş ve zıt anlamlı karşılıkları, diğer dillerdeki anlamları, Boz hakkında örnek cümleler, atasözü ve deyimler...
Kelime: Boz
Anlamlar:
1. Açık toprak rengi
Özelliği / Tipi / Türü: Isim
2. Kül rengi, gri
3. Bu renklerde olan
Özelliği / Tipi / Türü: Sıfat
4. Açılmamış, sürülmemiş (toprak)
Özelliği / Tipi / Türü: Sıfat
İçinde Boz geçen birleşik ve kökteş kelimeler: bozayı, bozbakkal, boz bulanık, bozdoğan, bozgeven, boz madde, bozördek, boz yel, bozyürük
Boz hakkında eş anlamlı kelimeler
Boz eş anlamlısı
boz kelimesinin eş anlamlı sözcükleri : gri
Boz hakkında zıt (karşıt) anlamlı kelimeler
Boz zıt anlamlısı
boz kelimesinin zıt anlamlı sözcükleri : yap, onar
Boz ile ilgili 2 örnek cümle
"Boz" kelimesini bir cümle içinde kullanmak gerekirse, aşağıdaki cümleler gerçek veya mecaz anlamı ile "Boz" kelimesinin cümle içinde kullanımına örnek gösterilebilir.
1. Boz bir ceketi vardı
2. Öküzler boz yerde ne yiyecek?
Diğer dillerde Boz
İngilizce: Brown
Spanish: Marrón
German: Grizzly
French: Brun
Italian: Marrone
Boz ile ilgili atasözleri
Aşağıda Boz hakkında ve içinde Boz kelimesi geçen, Boz ile başlayan veya biten atasözleri örnek olarak verilmiştir.
Atasözü: bir korkak bir orduyu bozar
Anlamı: bir toplumda korkak kişi, kaygılı, heyecanlı sözleriyle kargaşa çıkarır.
Atasözü: bozacının şahidi şıracı
Anlamı: aynı düşüncede ve aynı yapıda olan insanlar birbirlerini korurlar, kollarlar.
Atasözü: el yumruğunu yemeyen, kendi yumruğunu bozdoğan armudu sanır
Anlamı: başkasının gücü karşısında boyun eğmek zorunda kalacağını anlayamamış kimse, kendi gücünün herkese boyun eğdireceğini sanır.
Atasözü: haramzade pazar bozar, helalzade pazar yapar
Anlamı: sütü bozuk kişi, iki kimsenin arasını açar, anlaşmalarına engel olur; soylu kişi ise arabuluculuk yapar, anlaşmalarına yardım eder.
Atasözü: körün istediği iki göz, biri ela biri boz
Anlamı: istenilen şey fazlasıyla elde edildi.
Atasözü: meyhaneciden şahit istemişler, bozacıyı göstermiş
Anlamı: uygunsuz iş yapan kimse, haklı olduğunu göstermek için kendisine benzeyen birini tanık gösterir.
Atasözü: öküz öldü, ortaklık bozuldu (bitti)
Anlamı: iki ortak veya taraf arasındaki yakınlığın dayandığı sebep yok olduğunda bu yakınlık da çözülür.
Atasözü: suyu görünce teyemmüm bozulur
Anlamı: bir zorunluluk dolayısıyla yapılmakta olan bir işin, bu zorunluluk ortadan kalktığında gereği gibi yapılmak için yeni baştan ele alınması gerekir.
Atasözü: şaraptan bozma sirke keskin olur
Anlamı: sonradan azan kişi, eskiden beri yolunu şaşırmış kimseden daha azgın olur.
Atasözü: utanma pazar, dostluğu bozar
Anlamı: taraflar birbirine ne denli yakın da olsalar bir alışverişte açıkça konuşup anlaşmaları gerekir, 'ayıp olur' kaygısıyla başta değinilmeyen konular yüzünden sonradan araya soğukluk, kırgınlık girer.
Atasözü: utanma pazar, mideyi bozar
Anlamı: taraflar birbirine ne denli yakın da olsalar bir alışverişte açıkça konuşup anlaşmaları gerekir, 'ayıp olur' kaygısıyla başta değinilmeyen konular yüzünden sonradan araya soğukluk, kırgınlık girer.
Atasözü: zor oyunu bozar
Anlamı: hileyle hazırlanan bir düzenin güç kullanılarak üstesinden gelinebilir.
Atasözü: züğürtlük, zadeliği bozar
Anlamı: soylu kimse fakirleşince soyluluğu unutulur.
Boz ile ilgili deyimler
Aşağıda Boz hakkında ve içinde Boz kelimesi geçen, Boz ile başlayan veya biten deyimler örnek olarak verilmiştir.
Deyim: abdest bozmak
Anlamı: idrar veya dışkı yapmak.
Deyim: ağzını bozmak
Anlamı: kaba sözler söylemek, küfretmek: 'Bütün yapma inceliğine karşın kabaydı karısına karşı. Dövdüğü de oluyordu, ağzını bozduğu da.' -O. Rifat.
Deyim: ağzının tadı bozulmak (kaçmak)
Anlamı: bir kimsenin kurulu düzeni, dirliği bozulmak.
Deyim: akideyi bozmak (akidesi bozulmak)
Anlamı: doğru bilinen bir inanış veya gidişten ayrılmak.
Deyim: aklını (bir şeyle) bozmak
Anlamı: bir şey üzerine çok düşerek hep onunla uğraşıp durmak.
Deyim: aklının ayarını bozmak
Anlamı: doğru düşünemez, davranamaz duruma gelmek: 'Âşık olunca aklının ayarını bozanları çok gördüm ama Ethel benliğini yitirmişti düpedüz.' -E. Şafak.
Deyim: aklının terazisi bozulmak
Anlamı: akıllıca olmayan davranışlarda bulunacak bir duruma düşmek.
Deyim: alaya bozmak
Anlamı: alay niteliği vermek.
Deyim: andını bozmak
Anlamı: andına uymamak, andına aykırı davranmak.
Deyim: anız bozmak
Anlamı: anızı altüst etmek için toprağı yüzden sürmek.
Deyim: arası (araları) açılmak (açık olmak, bozulmak)
Anlamı: arkadaşlıkları sarsılmak, arkadaşlık bağları kopmak, birbirine darılmak: 'O ara garajcı ile de araları açıldığından tiyatroculuk oyununu bırakıp dergicilik oyununa geçtiler.' -H. Taner.
Deyim: arasını (aralarını) açmak (bozmak)
Anlamı: iki kişi arasındaki dostluğu, ilişkiyi bozmak.
Deyim: bağ bozmak
Anlamı: bağın üzümlerini toplamak.
Deyim: bağırsakları bozulmak
Anlamı: ishal olmak.
Deyim: (biri bir şeyle) zihnini bozmak
Anlamı: sürekli olarak aynı şeyi düşünmek.
Deyim: (birini) bozuk para gibi harcamak
Anlamı: değerini düşürecek biçimde bir kimseden yararlanmaya kalkışmak.
Deyim: (birinin) dümenini bozmak
Anlamı: argo hileli işe engel olmak: 'Müdür beyin onların dümenini bozabilecek bir kudreti olmadığı belliydi.' -K. Korcan.
Deyim: (birinin) keyfini kaçırmak (bozmak)
Anlamı: üzmek: 'Ne istedin adamdan, dedi. Keyfini kaçırdın oruçlu oruçlu.' -H. Taner.
Deyim: (birinin) sinirlerini bozmak
Anlamı: kızdırmak, sinirlendirmek.
Deyim: boza gibi
Anlamı: koyu ve bulanık (sıvılar).