Bel ne demek? TDK sözlük anlamı nedir?
Bel kelimesinin sözlük anlamı, eş ve zıt anlamlı karşılıkları, diğer dillerdeki anlamları, Bel hakkında örnek cümleler, atasözü ve deyimler...
Kelime: Bel
Anlamlar:
1. İşaret
Özelliği / Tipi / Türü: Isim - Halk ağzında
2. İnsan bedeninde göğüsle karın, sırtla kalçalar arasında daralmış bölüm
Özelliği / Tipi / Türü: Isim - Anatomi
Örnek: "Kolum, boynundan beline doğru kayıyor."
3. Bu bölümün, sırtın altına rastlayan bölgesi
Özelliği / Tipi / Türü: Anatomi
Örnek: "Bel ağrısı."
4. Hayvanlarda omuz başı ile sağrı arası
Özelliği / Tipi / Türü: Anatomi
5. Dağ sırtlarında geçit veren çukur yer
Örnek: "Çıksam yüksek bellere gün eylesem / Acep nazlı yâr duyar mı ola?"
6. Geminin orta bölümü
7. Bardak, şişe, vazo vb.nin ortasındaki dar bölüm
İçinde Bel geçen birleşik ve kökteş kelimeler: bel ağrısı, bel bağı, bel evladı, bel fıtığı, belgevşekliği, bel kemeri, belkemiği, bel kemiği, bel kündesi, belsoğukluğu, beli bükük, yarı bel, yol bel, etek belde, elibelinde, eteği belinde, kantarı belinde
3. Meni
Özelliği / Tipi / Türü: Isim - Fizyoloji
4. Toprağı aktarmaya veya işlemeye yarayan, uzun saplı, ayakla basılacak yeri tahta, ucu sivri kürek veya çatal biçiminde bir tarım aracı
Özelliği / Tipi / Türü: Isim
İçinde Bel geçen birleşik ve kökteş kelimeler: çatal bel
5. Ses şiddetiyle ilgili birim
Özelliği / Tipi / Türü: Isim - Fizik
Bel hakkında eş anlamlı kelimeler
Bel eş anlamlısı
bel kelimesinin eş anlamlı sözcükleri : işaret, meni
Bel ile ilgili 5 örnek cümle
"Bel" kelimesini bir cümle içinde kullanmak gerekirse, aşağıdaki cümleler gerçek veya mecaz anlamı ile "Bel" kelimesinin cümle içinde kullanımına örnek gösterilebilir.
1. İki gündür belim ağrıyor
2. Şuradaki beli aşınca köy görünür
3. Kazayı duyunca adamın beli büküldü, oturup kaldı
4. Kaçakçıların beli kırıldı
5. Kuraklık, köylünün belini kırmıştı
Diğer dillerde Bel
İngilizce: Back
Spanish: Volver
German: Taille
French: Arrière
Italian: Indietro
Bel ile ilgili atasözleri
Aşağıda Bel hakkında ve içinde Bel kelimesi geçen, Bel ile başlayan veya biten atasözleri örnek olarak verilmiştir.
Atasözü: acıkanın yanağından, susayanın dudağından belli olur
Anlamı: bir insanın ne durumda olduğu yüzünden anlaşılır.
Atasözü: adam olacak çocuk bokundan belli olur
Anlamı: bir kimsenin yeni başladığı işte usta olup olamayacağı ilk davranışlarından anlaşılır.
Atasözü: adamın iyisi işbaşında (alışverişte) belli olur
Anlamı: bir kişinin iyi ve becerikli olduğu yaptığı işlerden anlaşılır.
Atasözü: ağzı eğri, gözü şaşı ensesinden belli olur
Anlamı: bir kişinin tutum ve davranışları, o kişide birtakım eksiklikler bulunduğunu gösterir.
Atasözü: ak göt (don, bacak) kara göt (don, bacak) kara geçit başında (hamamda) belli olur
Anlamı: bir iddiadaki doğruluk ancak deney veya sınav sonucunda belli olur.
Atasözü: akı karası geçitte belli olur
Anlamı: bir iddiadaki doğruluk ancak deney veya sınav sonucunda belli olur.
Atasözü: altın ateşte, insan mihnette belli olur
Anlamı: altına benzeyen maddenin altın olup olmadığı ateşe dayanıklılık derecesi ile anlaşıldığı gibi bir kişinin değeri de sıkıntılara katlanma, zorlukları yenme ve benliğini koruma gücü ile ölçülür.
Atasözü: arayan Mevla'sını da bulur, belasını da
Anlamı: iyiyi amaçlayanlar iyiye, kötüyü amaçlayanlar ise kötüye ulaşırlar.
Atasözü: aslan yatağından (yattığı yerden) bellidir (belli olur)
Anlamı: bir kimsenin oturduğu yerin durumu, onun kişiliğini belli eder.
Atasözü: at yedi günde, it yediği günde (belli olur, semirir)
Anlamı: değerli kişilikler zamanla gelişir, kısa sürede beliren kişilikler gerçek değer taşımayanlardır.
Atasözü: ay aydın, hesap belli
Anlamı: anlaşılmayacak bir şey yok, hesap ortada, açık.
Atasözü: bahşiş (beleş) atın dişine (yaşına) bakılmaz
Anlamı: para verilmeden sağlanan bir şeyin ufak tefek kusurları hoş görülmelidir.
Atasözü: bol bol yiyen bel bel bakar
Anlamı: kazandığını ölçüsüzce harcayan ve ilerisi için bir şey artırmayan kişi kazançsız kaldığında acıklı bir duruma düşer.
Atasözü: bülbülün çektiği dili belası
Anlamı: ilerisi düşünülmeden söylenen söz insanın başına dert açabilir.
Atasözü: dağda gez belde gez, insafı elden bırakma
Anlamı: eşkıya dahi olsan insafı elden bırakma.
Atasözü: dam üstünde saksağan, vur beline kazmayı
Anlamı: yersiz ve saçma sözler karşısında söylenen bir söz.
Atasözü: deli ile çıkma yola, başına getirir bela
Anlamı: deli, kendisiyle arkadaşlık edenin başına çeşit çeşit dert açar.
Atasözü: dost (iyi dost) kara günde belli olur
Anlamı: gerçek dost üzüntülü, sıkıntılı günlerde insanı yalnız bırakmaz.
Atasözü: fakirlik ayıp değil, tembellik ayıp
Anlamı: yoksulluk utanılacak bir şey değildir, çalışmamak en büyük ayıptır.
Atasözü: kasım yüz elli, yaz belli
Anlamı: işin zor yanı atlatıldıktan sonra gerisi nasıl olsa gelir.
Bel ile ilgili deyimler
Aşağıda Bel hakkında ve içinde Bel kelimesi geçen, Bel ile başlayan veya biten deyimler örnek olarak verilmiştir.
Deyim: Allah'ın belası
Anlamı: sıkıntı veren, kötü olan.
Deyim: anahtarı beline takmak
Anlamı: evde yönetimi ele almak.
Deyim: anasını bellemek
Anlamı: kaba en büyük kötülüğü yapmak: 'Geçmeyen zamanın anasını uyku beller.' -N. F. Kısakürek.
Deyim: başı belada olmak
Anlamı: çözülmesi güç, sıkıntılı bir durumda olmak.
Deyim: başı belaya girmek (uğramak)
Anlamı: sıkıcı, üzücü bir durumla karşılaşmak: 'Bir keresinde başı polisle belaya girmişti.' -A. Ümit.
Deyim: başına bela açmak
Anlamı: kötü bir olay dolayısıyla dert sahibi olmak: 'Şu Yaşar kaçakçılıkla başına bir bela açabilir.' -N. Araz.
Deyim: başına bela almak
Anlamı: bir sorunla karşılaşmak, kötü bir duruma düşmek: 'Al başına belayı, bir de hasta bakıcılık edeceğiz.' -Z. Selimoğlu.
Deyim: başına bela olmak (kesilmek)
Anlamı: sıkıntı vermek, tedirgin etmek, musallat olmak: 'Yazdığın mektuplar, yaptığın itiraflar, anlattığın sırlar cümleten başına bela olur sonradan.' -E. Şafak.
Deyim: başına dünyanın belasını sarmak
Anlamı: büyük felaket getirmek: 'Sonradan Kayabaşı'nın başına ve bizim başımıza dünyanın belasını saracak kadar zengindik.' -T. Dursun K.
Deyim: başını belaya sokmak
Anlamı: birini, kötü sonuçlar verecek bir duruma itmek: 'Ayrıca benim başımı belaya sokmaktan da çekinmiş olabilir.' -A. Ümit.
Deyim: bel bağlamak
Anlamı: birisinin kendisine yardımcı olacağına inanmak, güvenmek: 'Ne var ki böyle araçlara biz pek bel bağlayamayız.' -T. Halman.
Deyim: bel kırmak
Anlamı: kırıtmak, salınmak.
Deyim: bel vermek
Anlamı: 1) duvar gibi dik şeyler dışarıya veya tavan gibi yatay şeyler aşağıya doğru kamburlaşmak: 'İsli tavan bel vermiş, duvarları içeri kamburlaşmıştı.' -O. Kemal. 2) mec. herhangi bir konuda destek olmak.
Deyim: bela aramak
Anlamı: kavga çıkarmak için fırsat kollamak: 'Geceleyin belanı arama, haydi nerden geldinse bas git oraya.' -E. İ. Benice.
Deyim: bela çıkarmak
Anlamı: kavga çıkarmak.
Deyim: bela getirmek
Anlamı: kötülüğe, felakete uğratmak: 'Yurtlarına bela getiren bu kadını, ayıplamıyor kentin uluları.' -A. Erhat.
Deyim: bela kesilmek
Anlamı: birisine sıkıntı ve eziyet vermek, musallat olmak: 'Zavallı Reşat Efendi kendisinden başkaları için âdeta bir bela kesilmişti.' -A. Ş. Hisar.
Deyim: bela okumak
Anlamı: birine ilenmek.
Deyim: belalar mübareği
Anlamı: alay istenilmeyen, kaçınılan bir durumun gerçekleştiği bildirilirken söylenen bir söz.
Deyim: (...) belası
Anlamı: -den dolayı, sebebiyle: 'İlme karşı saygı belası olarak dinlemek zaruridir.' -Y. K. Beyatlı.