Ayet kısaca ne demek? Anlamı nedir?
Ayet kelimesinin sözlük anlamı, eş ve zıt anlamlı karşılıkları, diğer dillerdeki anlamları, Ayet hakkında örnek cümleler, atasözü ve deyimler...
Kelime: Ayet
Kökeni: "Arapça āyet" kelimesinden Türkçeye geçmiştir.
Anlamlar:
1. Kur'an surelerini oluşturan kısımlardan her biri
Özelliği / Tipi / Türü: Isim - Din bilgisi
Örnek: "Unutmadığı ayetlerle namaz kılıyor, dua ediyordu."
Ayet hakkında eş anlamlı kelimeler
Ayet eş anlamlısı
ayet kelimesinin eş anlamlı sözcükleri : Sonuç bulunamadı!
Ayet hakkında zıt (karşıt) anlamlı kelimeler
Ayet zıt anlamlısı
Ayet kelimesinin zıt anlamlı sözcükleri : Sonuç bulunamadı!
Diğer dillerde Ayet
İngilizce: Verse
Spanish: Verso
German: Vers
French: Verset
Italian: Versetto
Ayet ile ilgili atasözleri
Aşağıda Ayet hakkında ve içinde Ayet kelimesi geçen, Ayet ile başlayan veya biten atasözleri örnek olarak verilmiştir.
Ayet ile ilgili deyimler
Aşağıda Ayet hakkında ve içinde Ayet kelimesi geçen, Ayet ile başlayan veya biten deyimler örnek olarak verilmiştir.
Deyim: hidayete ermek
Anlamı: 1) Müslüman olmak, İslam dinini kabul etmek: 'Önce onu sünnet ettirmiş, hidayete erdiği için adını da Hadi koymuş ve konağına almış.' -Y. Z. Ortaç. 2) gerçeği görüp kabullenmek, aklı başına gelmek: 'Bizim gibi nice avareler burada hidayete ermişlerdir.' -R. N. Güntekin.
Deyim: inayette bulunmak
Anlamı: inayet etmek.
Deyim: nihayet vermek
Anlamı: 1) ilişkiyi kesmek, bir işi, alışkanlığı yapmaktan vazgeçmek: 'Tekaüt olduktan sonra doktorlara inat, oburluğa, nargileye bir nihayet vermemişti.' -Ö. Seyfettin. 2) bitirmek, tamamlamak, sonuçlandırmak: 'Bu komediye nihayet vermek, buraya bir daha gelmemek üzere çıkıp gitmek isterdim.' -H. E. Adıvar.
Deyim: nihayete ermek
Anlamı: sona varmak, sonuçlanmak, bitmek: 'Geçirmiş olduğum elim sergüzeştin ve sefaletin nihayete ermiş olduğu bir gündü.' -Y. K. Beyatlı.
Deyim: rivayet olunmak (edilmek)
Anlamı: bir olay, bir haber vb. anlatılmak: 'Mahkemeden kurtulup kapıdan çıkarken gizlice söylediği rivayet edilen bir laf var.' -N. F. Kısakürek.
Deyim: sirayet etmek
Anlamı: 1) hastalık geçmek, bulaşmak: 'Valinin hızı ve coşkusu, yanındakilere de bulaşıcı bir hastalık gibi sirayet ediyordu.' -A. Kulin. 2) mec. yayılmak, dağılmak: 'Bu dedikodular bizim eve bile sirayet etti.' -A. Gündüz.
Deyim: şikâyet getirmek
Anlamı: sızlanmak, yakınmak: 'Hüsmen de yorgunluğundan şikâyet getirmiyor, hak uğruna çalışmak ona yol mihnetlerini unutturuyordu.' -R. H. Karay.
Deyim: şikâyette bulunmak
Anlamı: yakınmak, şikâyet etmek.